Onu geri kazanmak istiyorum...
“Merhaba, öncelikle insanların sorunlarına karşı duyarlılığınız beni çok etkiledi, bu konuda sizi tebrik ederim Yeşim Abla. Ben 17 yaşındayım. 3 sene boyunca platonik sevdiğim birisi vardı, çok seviyordum. O da bana bakıyordu, ben daha da ümitleniyordum. Sonra okula yeni bir çocuk geldi.3 senedir sevdiğim çocukla aynı sınıftaydı, bayağı da yakın arkadaş olmuşlardı. Ben de okulda bir sosyal etkinlikte o yeni gelen çocukla tanıştım. Sevdiğim çocuğun arkadaşı olduğu için belki aramızı yapar diye düşündüm. Bir gün benimle konuşmak istedi ve benden hoşlandığını, arkadaşını sevdiğimi bildiğini, bunun kendisini üzdüğünü söyledi. Hatta 3 senedir aşık olduğum çocuğun arkamdan dalga geçtiğini de söyledi. O gün o aşkımı bitirdim zaten kafamda ama hala içim çok acıyordu. Sevdiğim çocuğun arkadaşı da benden hoşlandığını söylüyordu. Beni sahiplenmesi, arkadaşı olduğu halde o 3 yıl aşık olduğum çocuğun hakkımda söylediği kötü şeyleri bana söylemesi çok hoşuma gitmişti. Ben de hoşlanmaya başlamıştım artık. Sevgili olduk, onu hala seviyorum, ama ona güvenmediğim için ayrıldık. Ben sevgimi belli edemeyen bir insanım. Şimdi o kadar pişmanım ki ona o kadar değer verdiğim halde hiç hissettiremedim. Ortak arkadaşlarımız bana hala çok sinirli olduğunu söylediler. O da beni hala seviyor mu bilmiyorum, ama benden hoşlanan biri olduğunu duyunca kapıyı çarpıp gidiyormuş. Ben onu çok seviyorum ve geri kazanmak istiyorum ama çok gururlu ve inatçı bir insan. Yardım edersen çok mutlu olurum Yeşim Ablacım. Teşekkürler...”
Yeşim Tijen’in cevabı:
Sen nereden bilirsin ki insan olmayı yalnızlık,
Hep merak ederdim
Üşümez mi senin ellerin söylesene yalnızlık!
… Y. TİJEN
Geçenlerde sabah yürüyüşe çıkmıştım ağaçlar arasında yürüyorum. Yerlerde ağaçların dallarından kopmuş, sararmış, solmuş yapraklar vardı ayaklarımın altında. Ezilsinler istemesem de kendimden koruyamadım onları, benim için değerliydiler çünkü bir zaman önce yemyeşildiler. O yeşilliğin hatırı hep olmuştur ruhumda ama şimdi toprakla bütünleşme faslı başlamıştı onlar için, sararmış solmuş yapraklar, o meşhur sonbahar hüznü onlarla bizlere yansıyordu şimdi. Ağaçlar yaprakları olunca bir başka güzel oluyor, sizi kendine çekiyor. O nedenle size nasıl bir ağaç olmak istersiniz sevgili okurum diyeceğim. Yemyeşil yapraklarla etrafa güzellik katan renk veren bir ağaç mı, yaprakları olmayan odun olmaktan öteye gidemeyecek bir ağaç mı? Biliyor musunuz eğer isterlerse insanlar da bir ağaç gibi yeşerebilir. Bunun için kendinde olanları fark etmesi yeterli ama bu, bu kadar kolay değil tabi. Kendi içinizde bir hazine arayacaksınız, o hazinenin nerde olduğunu bilseniz de ne olduğunu bilmeden tek tek bakacaksınız değerli mi, işe yarar mı diye. Durum böyle zor da olsa hepimizin bildiği bir şey var: Allah kimseyi alelade yaratmamış. Biz insanlara düşen ise içimizdeki o gizli yanlarımızı bulmak, keşfetmek, ön plana çıkarmaktır. Bunu var olmak için yapmalıyız. Keşke var olabilmek için sadece nefes almak yetseydi ama yetmiyor. Hem çevrenize ondan da ötesi kendinize yetmeyeceğinden kendi kendinizi kazanmak zorundasınız. Hayat hep bir alıp verme, matematik yani. İnsan ilişkileri de buna dahil. Almak istiyorsanız sizdekileri de ortaya koyacaksınız. Ben buyum diyeceksiniz hayata, o da o zaman sizi karşılıksız bırakmıyor. Kendinizi var ettiğiniz zaman onun hediyeleri olan güzellikleri de bir bir topluyorsunuz. Bunu nasıl yapacaksınız, bunun cevabına gelince sanatla henüz ucundan kıyısından uğraşan biri olsanız da siz zaten özelsiniz, yeteneklisiniz. Bu yeteneğinizi keşfetmişsiniz, kendinizi bu konuda daha da geliştirin. Üzerinde çalışmadığınız hiçbir konu da başarılı olamazsınız. Bu sizin kendi içinizden çıkışınız için bir anahtar olabilir.
Yazdıklarınızdan benim okuduğum kadarıyla hem kendinize hem çevrenize karşı duyduğunuz bir güven probleminiz var. Bunu aşabilmek için de öncelikle kendinize olan güveni kazanmanız gerekiyor. Birdenbire bunu kazanamazsınız. İlk olarak korkularınızdan arınmanız gerekiyor. Tedbirli olun, ama korkak değil. Korkuların ardına saklanırsanız ne bir adım atabilir ne de gerçek anlamda yaşayabilirsiniz, her şeyi sadece içsel yaşarsınız. Bir ruh gibi yaşamak istemezsiniz değil mi? İsteseniz de yapamadıklarınızın pişmanlıklarıyla dolu bir ömür yaşanmış sayılmaz, tadı da olmaz. Keşkelere sarılarak, kendine kıza kıza geçirirseniz hayatınızı eğer kendi kendinizi kazanamazsanız. Yaşayacaklarınızın özeti bu yazdıklarım oluyor. Bütün bunları yaşamamak için kendinizde beğenmediğiniz yanları da sevmeyi öğrenmelisiniz. Siz, öncelikle bir insan olduğunuz için değerlisiniz, bunu unutmayın. İnsanları birbirlerinin gözünde değerli kılan da güzelliği değil davranışları, kişilikleridir. Bu, laf ola beri gele söylenmiş bir söz değildir, gerçeğin ta kendisidir. İnsanlar önce göze hitap etse de o çok kısa bir süredir, bu ilgiyi sürdürebilmek için insanın ruhunun güzel, aklının da bilgiyle donanımlı olması ı gerekiyor. Buradan da anlayacağınız gibi kişi başkalarının karşısında güzelliğiyle değil ruhuyla, kişisel özellikleriyle var olabiliyor. Bolca kitap okuyun, okuduğunuz romanlarla girdiğiniz başka başka hayatları keşfedecek, kelime haznenizi geliştirecek, daha güzel konuşacaksınız. Gündemi takip edin, ülkemizde neler oluyor, dünyada neler oluyor onlara da bir bakın. Hayattan bihaber bir genç kız olmayın. Bunları yaparsanız biriyle konuştuğunuzda çekinmezsiniz. O zaman içinizdeki bilgi, donanım size güven verir. Böyle başlayın kendinizi var etmeye. Diğer sorunuza gelince size şöyle açıklayayım: Nasıl bir erkek istersiniz yanınızda? Kendine güvenen bir erkek mi yoksa ürkek, pısırık bir erkek mi? Tabii ki de güvenli değil mi? Bir erkek için de durum aynıdır. Bundan dolayı da öncelikle kendinize güveni kazanın. Bu kazanımdan sonra duruşunuz, konuşmanız, bakışınız, gülüşünüz hepsi değişecek. Böylesine etkili bir his bu güven.
Siz bu çocuğu görünce normal bir arkadaşınız gibi selam verin, gülümseyin. Hala siz mevzu bahis olduğunuzda sinirleniyorsa size ilgisi bitmemiştir. Onunla ilgili haberleri size veren arkadaşınıza onun sizin için değerli bir insan olduğunu söyleyin. Sadece bu sözleriniz ona iletilecektir. Eğer o size bakıyorsa siz de ona bakın. Şu an için başka bir şey yapmayın, zamana bırakın. Bunları yapınca ona yeterince cesaret vermiş oluyorsunuz, isterse yanınıza kendi gelecektir. Siz bir genç kızsınız, aklı başında kendini taşımasını bilen işte bu yüzden de gereğinden fazla bir şey yapmayın. Bırakın sizdeki değişimi o da fark etsin. Diğer platonik aşkınıza gelince, onun suratına bile bakmayın. Büyük olasılıkla fazla belli etmişsiniz duygularınızı. Başkalarının davranışları bizim onlara gösterdiğimiz müsamahayla ilgilidir. Bütün bu yazdıklarımla söylemek istediğim güzel davranışlarınızla, güzel ruhunuzla isterseniz bir ağaç gibi yeşerebilirsiniz sevgili okurum. Sevgiler…
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
Twitter: @yesimtijen
YORUMLAR