Her şeyime karışıyor!
“Merhaba Yeşim Abla, ben 20 yaşında üniversite öğrencisiyim. Sevgilimle aynı sınıftayız, bu şekilde tanıştık. Sevgili olalı 3 ay oldu ama bana 3 sene gibi geliyor. Arkadaşken öyle anlayışlı, öyle iyi biriydi ki... Sevgili olduktan sonra farklı biri çıktı karşıma sanki. Kendimi çok fazla sıkılmış ve sıkıştırılmış hissediyorum. En ufak şeye kızıyor. Duygularımı yaşamama izin vermiyor. Giyimime karışıyor. Onun yanında yaptığı bir şey için ona surat asarsam eğer, ağlarsam kızar. Ya da dışarı da biraz sesli gülersem kızar. Bazen şakalarıma, sözlerime, herkese normal gelen herhangi bir hareketime kızdığı bile oluyor. Bir kez bir konuda başkasına inanıp bana hiçbir şey sormadan beni hırpaladığı da oldu. Ama sonra özür diledi, psikoloğa gitmek istediğini, sinirinin önüne geçemediğini söyledi, ben de barıştım. Artık dayanamıyorum, kıskançlığı bir yandan siniri bir yandan. Ona cevap verirsem eğer kızıyor hazırcevapsın diye, cevap vermezsem sustuğum için kızıyor. İnanın ne yapacağımı şaşırdım. Ve biz okul bittikten sonra ciddi düşünüyoruz. İnanın bu insanın evlendikten sonra nasıl biri olacağını kestiremiyorum. Ondan korkup bir şey soramazsam ve bunu sonradan "Kızarsın diye soramadım" diyerek söylersem bu sefer de ben sana hiç söz hakkı tanımıyor muyum çok mu sinirliyim diyerek kızıyor. Ne olur yardım edin. Onu seviyorum ama katlanmıyorum da. Ayrılmayı denedim ama olmadı yine bir şekilde barıştık. Bana bir çözüm yolu önerin lütfen.”
Yeşim Tijen’in cevabı:
Sevgililer papatyaları seviyor-sevmiyor diye her koparışında papatyanın dökülen çiçeklerinde “seviyor”u arar güzelim papatyayı yok edip kelaynak kuşlarına döndürerek. Sevdiğiniz insanı sevmenize sebep olan özellikleri unutup kafanızdaki kalıplara göre şekillendirmeye kalktığınızda kaşınızda duran eseriniz de kelaynak kuşudur. Korkular, çekinceler, baskıların sonunda oluşan kendi dünyanızın aynısını karşınızda da görmek istersiniz. Onu o haliyle sevdiğinizi unutarak farklı biri yaratmaya çalışırsınız. Neden? Çünkü artık sahiplenirsiniz. Sahiplenince sizin kalıplarınıza uymak zorundadır, böyle düşünür, bunu uygularsınız.
Oysa sevmek var etmek olmalıdır, yok etmek olmamalıdır. Kendini bilen bir insan zaten özgürlüğü sonuna kadar yaşayamaz. Çevrenin gelenek göreneklerin kuşatması altında olduğundan kısıtlamaları hayatında kendiliğinden yaşar. Hayatına giren sevgilinin kısıtlamalarına da sevginin getirisi olarak gördüğünden gönüllüdür. Getiriler kimliğini götüren bir hal almışsa bir bakarsınız sizden eser yok. Kendinizi arar durursunuz.
3 aylık bir ilişkide bu hal almışsanız ileriyi düşünmenizi, ona göre hesaplarınızı yapmanızı öneriyorum. Bugün dayanamadığınız bu duruma yarın daha mı tahammüllü olacaksınız? Aksine daha akıllı ve tecrübeli olacağınızdan aptallıklara ve haksızlıklara gelemeyeceksiniz. İçinizdeki bastırılmış kadın dışarıya çıkmak isteyecek, çıkamayınca bunalımlar yaşayacaksınız. Çünkü siz, siz olmadığınızdan bu yabancı kişiyle bağdaşmakta zorluk yaşayacaksınız. Depresyonlara girip çıkacaksınız. Otur otur, kalk kalk, gül gülme, çok güldün, niye konuştun bunları bugün kabullenemezken yarın kabul edebileceğinizi mi sanıyorsunuz? O zaman çok iyimsersiniz. İyimser olmak tabii güzel ama gerçekçi de olmak lazım.
Siz henüz tam da siz değilsiniz. Keşfedecek o kadar yönünüz var ki… Bu yanlarınızı zaman içinde tanıyacaksınız ama bu baskılarla kendinizi bile tanıyabilir misiniz? Pek sanmıyorum. Peki siz kendinizi tanımak istemez miydiniz? Eminim isterdiniz. Bir düşünün, kadınların yaşamı zaten baskılarla kısıtlanıyor, evlenince eş, çocuklar, o bu diyerek kendine zor ulaşıyorken siz bu durumu bu birliktelikle iyice zorlaştıracaksınız. Ne yapabilirsiniz? Kaybetmeyi göze alacaksınız. Kendinizi mi kaybetmeyi göze alırsınız onu mu? Bu tercihi yapacaksınız. 3 aylık bir birliktelik, çok zorlanmazsınız kararlı olursanız. Eğer o da sizi gerçekten istiyorsa kendini düzene sokar ve üzerinizdeki baskılarını kaldırır. Bu resti çekmelisiniz. Yok, ben onsuz yapamam derseniz, güzel bir gülü hani kitabı arasına koyarlar ya kaybetmemek için, o da o yaprakların arasında kurur, aynen öyle olursunuz. Kalbinize giren erkekle daha çok var olun, olması gereken bu, ama gönül bu aklı ekarte edebiliyor. Tercih sizin, sevgiler…
“Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni”
Can YÜCEL
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
Twitter: @yesimtijen
YORUMLAR