Bir yanım hala seviyor...
“Merhaba Yeşim Hanım. Ben aileme erkek arkadaşımdan ayrıldığımı söyleyip ayrılmamayı seçmiştim. Sonra okuduğum şehre döndüm, erkek arkadaşım da bu şehirde. Bu yüzden anneme sürekli yalan söylemek zorunda kalmaktan korktum. Sevgilimle hep birlikteydik. Ayrıca yalanı çok belli eden birisiyim. Erkek arkadaşımdan ayrılmaya cesaret edemediğim için ‘arkadaş kalalım, zor duruma düşmek istemiyorum’ dedim. Tabii ki kabul etmedi ve annem de beni sürekli babama söylemekle tehdit etti. Öyle bir şey olursa benim üniversite hayatım biter. Kesin ve net. Okuduğum şehre gelmeden önce de bir yakınımızın düğünü vardı. Düğünde de halamla annem beni birileriyle baş göz etmeye çalıştılar. Halam beni kenara çekip konuştuğun biri var mı dedi, yok dedim. Mecburdum, çünkü ailemde kimse sevgilim olduğunu bilmiyordu. Tanıştığım çocukla dans ettim ortamın verdiği baskıyla, o an hayır diyemedim. Zaten sonrasında anneme ben çocukla konuşmak istemiyorum deyince “Sen ayrılmamışsın, hala sevgilisiniz değil mi? Eğer yalansa direkt babana söylerim. Konuşacaksın çocukla!” dedi. Çocuk da benim numaramı falan isteyince o anki baskıyla verdim, konuştuk. Normal konuşuyorduk. Sonra erkek arkadaşımla ayrılmaya karşı bu çocuğu kullandım. Yaptığım çok adice idi biliyorum ama ilerde daha kötü bir şekilde ayrılacağımızı düşünüyordum. Telefonumu istedikçe ben sakladım. Bir süre sonra aramız düzeldi erkek arkadaşımla. Telefonumu alıp bakmak istedi. İstedikçe veriyordum bu sefer. Zaten annemlerin tanıştırdığı çocukla nadir konuşmamız olmuştu. Ancak erkek arkadaşım bir gün o çocukla olan mesajlaşmayı sessize aldığımı görünce çok sinirlendi. Çok kavga ettik, bana kızdı, küfür etti. İlk kez böyle görmüştüm onu, ilk kez bu kadar uzaklaşmıştık. Bu yaşadıklarımızdan sonra bir yanım onu istemiyor ama diğer yanım hala seviyor. Sizce ne yapmalıyım? Aklım mı, kalbim mi?”
Yeşim Tijen’in cevabı:
Sevgili okurum, mailinizi okuyunca üzüldüm. Mailler geldiğinde genelde bir göz atıyorum. O zaman da ‘ayrılmışlar’ diyerek o an üzülmüştüm. Sonrasında sırayla cevap verdiğim için sizin mailiniz de yazdıklarınız da aklımdan uçtu, gitti bugün tekrar karşılaşana kadar. Şimdi cevabımı hazırlarken yazının içine girdim,kendime kızdım. “Daha dikkatli okusaydın ya…” Belki hemen o günlerde cevap versem düşüncenizi değiştirebilirdim.
Şimdi gelelim cevabıma; o gencin siz ondan ayrılmak isterken ne yapmasını bekliyordunuz? “Tamam, sen bilirsin, ayrılalım” demesini mi? Pısırık pısırık kabullenmesini mi bekliyordunuz? Gerçekten seven biri sessiz kalabilir mi? Seviyor ve kaybetmek istemiyor. Aferin o gence! Sizden ayrılmak istemediği için tavrını koymuş, sinirlenmiş. Bunlar çok doğal ve insanca hareketler. Sinirlenmesini niye bu kadar abarttınız? Siz hiç sinirlenmiyor musunuz? Abartmışsınız. İnsan sevgilisine sinirlenebilir, kızabilir ama bunlar belli ölçülerde, seviyeyi koruyarak yapılır. Saygı varsa, sevgi varsa, bu durumda belli ölçülerde mutlaka yaşanır. Saygı bu seviyeyi korur. Küfrü sevmediği halde o gün küfür etmesi o anlık kızgınlığından. Sonuçta erkeklerin çoğu zorda kaldıklarında ilk başvurdukları, tutunduklarının küfür olduğunu biliyoruz. Bir yere kadar tutuyorlar kendilerini. İçlerinde, çevrelerinde o kadar küfürle konuşan hemcinsleri var ki, onlar da patlamalarında küfür kullanıyorlar. Doğru mu, değil, ama erkek zihniyetinin savunma mekanizması bu şekilde çalışıyor. Bütün bu tavır o günün ona yaptırdıkları, daha kötüsünü yapabilecek potansiyelde bir genç olduğunu düşünmüyorum. Olsaydı bunca zaman mutlaka şahit olurdunuz.
Sizin diğer gencin varlığından bahsetmeniz, telefonunuzu vermekten kaçınmanız, sessize almanızı da onu biraz bu noktaya getiren diğer nedenler olarak görüyorum. Sizin açınızdan bakarsak sizi bir konuda haklı buluyorum. Ailenizin istememesine karşın bu beraberliği yürütmeye çalışırken yalan söylemek durumunda kalıyordunuz. Bu ağır bir yük, çünkü ailenizi kandırıyorsunuz. Sürekli bir tedirginlik, yalan söylemenin verdiği suçluluk duygusu, bunlar kolay değil ama sevmeye değer biri varsa hayatınızda göze almak durumundasınız. Ailenizin istememe nedenini biliyoruz. Ailesi size uygun değil, ekonomik olarak sizin kadar iyi durumda değiller.
Hayat tiyatro salonudur, parası olanlar iyi yerlerde otururlar. Ne kadar doğru… Ailesi bu çocuğun ömrü billah kamburu. Zaten kendi ailesinin tavrından kaçmış, kendi kendine çalışmış, çabalamış, üniversite okuyor. Ailesinden destek almadan kaç genç bunu başarabiliyor? Bu başarısı beni çok etkilemişti eski maillerinizde. Bugün bunu başaran yarın başka başarılar da yaşayacaktır ama bu kamburu sırtından atamayacak. İnsan ailesini doğarken seçemiyor. Bu benim ailem olmasın, beğenmedim diyemiyor. Ne çıkarsa bahtına kendini çekip çevirip ortaya çıkarabiliyorsa bu bir başarıdır.
“Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.”
Twitter’da görmüştüm ve yine orda paylaşmıştım. Güzel bir söz değil mi? Buraya ve bu gence uydu bu söz. Evet, bu genç bu ayrılığı kabullenecek, yapacak bir şeyi yok. Sizi kalbinin derinliklerine gömecek ve paylaştığım sözdeki gibi bu yaşattığınızı unutmayacak. Güçlü bir karakter aşacaktır ama unutmaya çalışırken yaşayacakları ve yeniden huzur bulması epey zaman alacaktır.
Cevap vermeniz gereken tek kişi aslında sizdiniz sevgili okurum, çünkü alelade bir gençle çıkmıyordunuz. Sevmek, değeceğine inanıyorsanız, bana göre göze almaktır. Çünkü burada aklınız da işliyor. Boş, işe yaramaz biri olmadığını biliyorsunuz. Sadece cesaretli olacaktınız. O genç yaptıklarıyla size cesaret veriyordu ama… aması, göze alamadınız. Şimdi neyi göze alacaksınız biliyor musunuz? İlerde pişman olmayı… İnsan en büyük pişmanlıkları sonra sonra yaşar. Pişmanlıklar yani keşkeler kapıyı bir kere çalmaz; çalar, çalar, çalar… Size hakkınızda hayırlısı olsun diyeceğim.
Sevgiler…
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR