Kadın seçmenin belediyelerden beklentisi ne?
Pazar günü yerel seçim var. Seçim yorgunu bir halk olarak geçtiğimiz seçimin ilave yorgunluğu da düşünüldüğünde pek çoğumuzun seçimi artık pek de gündeminde tutamadığını görüyorum. Ben de o kişilerden biriyim. 2014’ten beri seçimlerde aktif olarak gönüllü çalışan bir avukat olarak bu seçim ilk kez sadece oyumu kullanıp eve döneceğim. Yine de belediyelerden kadın politikaları bağlamında beklentilerimizi görünür kılmayı önemli buluyorum.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama yolunda mücadele edilmesi gereken en önemli çıktı şüphesiz kadına yönelik şiddet. Belediyelerin şiddetle mücadelede alınması gereken önlemler bağlamında öncelikle toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme yapması gerekiyor. Ardından kadın örgütlerini ve alanda çalışan uzmanları dahil ettiği bir eylem planı hazırlaması gerekiyor. Bu eylem planını uygulamak için de samimi bir irade gerekiyor elbette.
Belediye Kanunu Madde 14 uyarınca büyükşehir belediyeleri ve nüfusu 100 binin üzerindeki belediyelerin kadın sığınağı açması bir kanuni zorunluluktur. Bir seçim vaadi değil, zorunluluk. Türkiye’de ise nüfusu 100 binin üzerinde olan belediye sayısı 215 iken belediyelere bağlı sığınak sayısı yalnızca 33. Kanuni bir yükümlülüğün uygulanabilir olması için uygulanmama halinde bir yaptırımının olması gerekir. Bu yükümlülüğe uymayan belediyeler bakımından uygulanan herhangi bir yaptırım yok.
Belediyecilik doğru yapıldığında mükemmel bir sosyal devlet pratiği hayata geçirilebilir. Desteğe ihtiyaç duyan vatandaşın başvurabileceği ilk kamu idaresi yerel yönetimdir, yerel yönetim olmalıdır. Şiddete maruz kalan kadınların belediyeler nezdinde başvurabilecekleri makamlar olması ve gereken destekleri görebilmeleri aynı zamanda 6284 sayılı Kanun ile de öngörülen bir düzenlemedir. Belediyelerin aynı zamanda kadın danışma merkezleri de inşa etmeleri ve bu merkeze erişimi yaygınlaştırmaları gerekir.
Sosyal hizmet dediğimiz mekanizmalar sadece “yoksul yardımı” yapmaz. Sosyal devletin görevlerini gereği gibi yerine getirmediği hallerde bu görevler kadının sırtına biner ve daha önemlisi görünmez olur. Bunun en başında çocuk bakımı geliyor. Belediyelerin çocuklar için kreş imkanı sunması da kadının ekonomik yaşama katılmasını sağlayacağından bir kadın politikasıdır. Belediyelerin erişilebilir yaşlı bakım merkezi hizmeti vermesi de kadının ekonomik yaşama katılmasını sağlayacağından bir kadın politikasıdır.
Yerel yönetimler kamu otoritesi açısından değerlendirildiğinde vatandaşın erişiminin en hızlı, en kolay olduğu birimlerdir ya da öyle olması gerekir. Cinsiyete dayalı ayırımcılığa maruz kalan kadınların belediyelerden beklediği kadınları ev işi ve çocuk bakımı eksenine sıkıştırmadan, kadınların hak ettikleri muameleyi görmelerinden ötürü diyet ödemek zorunda bırakmaksızın toplumsal cinsiyete duyarlı kamu politikası geliştirmeleri.
Sandığa “küsme” lüksümüz yok. Hayırlı bir seçim olmasını dilerim.
YORUMLAR