Bizi kim kurtaracak?

Bir gün, küçük bir kasabada büyük bir sel felaketi olur. Yağmur günlerce durmadan yağar ve nehir taşar. Kasabanın her yeri su altında kalmaya başlar.

Kasabada yaşayan dindar bir adam vardır. Her zaman Tanrı’ya güvenir ve ne olursa olsun O’nun kendisini koruyacağına inanır.

Sular yükselmeye başladığında komşuları gelir ve ona der ki:

-Hadi, bizimle gel! Sel daha da kötüleşecek.

Adam gülümser ve başını sallar:

-Siz gidin, Tanrı bana yardım eder.

Sular evi basınca adam çatıya çıkar. Bir süre sonra bir sandal yaklaşır. İçindekiler seslenir:

-Çabuk bin! Sular yükseliyor, burada kalırsan boğulursun!

Ama adam yine reddeder.

-Gidin, Tanrı bana yardım eder.

Yağmur durmaz, su seviyesi iyice yükselir. Adam çatıda dua ederken bir helikopter gelir. Görevliler aşağıya ip sarkıtırlar.

-Tutun ipe! Son şansınız bu!

Adam başını sallar ve bağırır:

-Gidin, Tanrı bana yardım eder!

Nihayet sular yükselir ve adam boğulur.

Cennete vardığında Tanrı’yla karşılaşır. Merakla sorar: Tanrım sana hep inandım. Neden bana yardım etmedin?

Tanrı gülümseyerek cevap verir: Sana bir komşu, bir sandal ve bir helikopter gönderdim. Daha ne yapmamı bekliyordun?


Peki, bu memlekette yaşayan insanlar olarak bizler ne bekliyoruz? Bir gün bir kurtarıcı gelecek, bizleri kurtaracak mı? Çoğunluk kurban ve suçlayıcı rolünü oynuyor, çok çok az insan kurtarıcı rolünde. Onlar da çok yorgunlar, birilerini kurtarmak ve yanlış giden bir şeyleri düzeltmek için çırpınıyorlar. Sayıları az olduğu için kurban rolündekiler enerjilerini emiyor, o da yetmiyor kurbanlar maske değiştirip suçlayıcılık rolüne geçince kurtarıcıların umutları azalıyor.


Sizce aynaya bakıp hayatımın sorumluluğunu alıyorum demek çok mu zor? Zor, çünkü sorumluluk alan değişmek zorunda. Değişmek işimize gelmiyor, suçlamak ve söylenmek daha kolay. Ailemle, arkadaşlarımla ve danışanlarla yaptığım sohbetlerde kişinin finansal durumunu konuşurken en çok dikkatimi çeken bu oluyor. Kişi sorumluluğunu alıp bütçesini düzenlemeyi, kendi davranışlarını değiştirip harcamalarını kontrol etmeyi, merak edip öğrenerek bilgiyle aydınlanmayı ve bu bilgileri hayata uygulamaya geçirmeyi göze almak istemiyor. İstiyor ki hap gibi bir tüyo alıp parasını oraya yatırsın, yatırdığı para katlanıp çoğalsın. Bu kişilere "rüyanda bile göremezsin bu istediğin şeyi" diyor, daha fazla ne zamanımı ne de enerjimi harcıyorum. Çünkü yetişkin olmak sorumluluk almaktır.


Çoğumuz emeğimizle çalışıp bir gelir elde ediyoruz. Aylar ayları kovalarken bir bakmışız maaş yatıyor, geldiği gibi gidiyor. Kendimizi boşa kürek çeker gibi hissediyoruz. Oysa ki köşemizde olan küçük bir birikim bile duygu durumumuzu değiştirebiliyor. İşte bu birikimleri yapmak içinde ister maaş olsun, ister başka yerden gelen para, belli bir miktarı yatırıma dönüştürmeyince; para, pul olup harcanıp gidiyor. Nasıl yapacağız? Maaş ya da başka bir gelir banka hesabınıza geldiğinde sistemin parayı otomatik çektiği ve çekilen paranın yatırıma yönlendirildiği ürünleri tercih edeceğiz. "Yok ya! Buna ne gerek var. Her ay 1 çeyrek altın al" (şimdi 1 gram altına dönüştü bu söylem) diyen birileri etrafınızda mutlaka olacaktır. Duymazdan gelin, çünkü insan olarak ilk aylarda yapıyoruz sonra bir ihtiyaç anında bu alışkanlıktan vazgeçebiliyoruz.


İşte her ay küçük miktarlarla düzenli birikim yapmak isteyen ve zamanla bileşik getirinin gücünü gösterebilecek yatırım araçlarından bir tanesi olan Bireysel Emeklilik Sistemi'ni bu yazımda anlatmak istiyorum.


BES, çalışma hayatınız boyunca birikim yaparak emeklilik döneminde ek gelir elde etmenizi sağlayan, devlet destekli ve gönüllü katılıma dayalı bir tasarruf ve yatırım sistemidir. Türkiye’de 2003 yılında uygulanmaya başlanmıştır ve SGK tarafından sağlanan emeklilik gelirine ek bir gelir kaynağı sunmayı amaçlar. Şimdiki emekli maaşlarının durumunu görünce ek gelire ihtiyacımız olacağı aşikardır.


18 yaşını dolduran herkes BES’e katılabilir. 2021 yılında yapılan düzenleme ile 18 yaş altındaki çocuklar adına da BES hesabı açılabiliyor. Bir Banka, sigorta şirketi ya da emeklilik şirketi üzerinden bireysel emeklilik sözleşmesi yaparak sisteme dahil olabiliyorsunuz. Ödeyeceğiniz katkı payını kendiniz belirlersiniz. Düzenli aylık, üçaylık, altı aylık ya da yıllık ödemeler yapabilirsiniz. Ödediğiniz katkı payının %30’u oranında devlet katkısı alırsınız. Örneğin, her 1.000 TL ödediğinizde devlet 300 TL ekliyor. Bir katılımcının yararlanabileceği maksimum devlet katkısı, yıllık brüt asgari ücretin % 30’u ile sınırlıdır. 2025 yılı içerisinde maksimum devlet katkısı olan 93.619,80 TL olarak belirlenmiştir. "Ben bu katkının tamamını almak isterim" derseniz, yıl içerisinde toplam 312.066 TL BES’inize katkı sunmanız gerekir.



Devlet katkısının tamamını hak edebilmek için belli bir süre sistemde kalmanız gerekir:


3 yıl sonunda %15, 6 yıl sonunda % 35, 10 yıl sonunda %60, 10 yıl ve 56 yaşını tamamladığınızda % 100’ü hak edilir.


Ödediğiniz katkı payları emeklilik şirketinin ya da BEFAS platformundan farklı emeklilik şirketlerine ait emeklilik yatırım fonlarında değerlendirilir. Risk tercihlerinize göre yatırım fonlarınızı seçebilir ve yıl içinde 12 defa fon değişikliği yapabilirsiniz.


"Ben BES yaptım, kazancım olmadı" diyenlere ilk sorum; hangi fonlarda değerlendiriyorsunuz ve piyasa koşullarına göre fon değişikliği yapıyor musunuz? oluyor. "Ben anlamam, bir de bununla mı uğraşacağım?" diyenlere "Tohumu ekince sulamayın, gübre vermeyin, hiç yüzüne bakmayın; sonra meyve veren ağaca dönüşür mü?" diyorum.


Bu sistemde; 10 yıl sistemde kalıp, 56 yaşını doldurma şartını sağladığınızda emekliliğe hak kazanırsınız.


Tek seferde toplu ödeme olarak alabilir, düzenli maaş gibi aylık ya da yıllık ödemeler şeklinde çekebilir, kısmi çekim yaparak kalan tutarı sistemde değerlendirmeye devam edebilirsiniz.


Bu şartları sağlamadan sistemden çıkarsanız, birikiminizden elde edilen kazanç üzerinden gelir vergisi kesilir. 3 yıldan önce ayrılırsanız %15, 6 yıldan önce %10, 10 yıldan önce %5 gelir vergisi kesilir. Devlet katkısının ise yalnızca hak ettiğiniz kısmını alabilirsiniz.


Bilgi ışıktır. Yeter ki bu ışığı nerede ve ne zaman kullanacağımızı bilelim. Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi olmayıp finansal okuryazarlığı artırmak için bilgilendirmek amaçlı yazılmaktadır.


Başkalarını suçlamak kolaydır, zor olan kendi payına düşeni kabul etmektir.


Peki sizin payınıza hangisi düşüyor?



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.