Armağan kafası...

Dün sahilden ormana canlarımız geldi, biz bu sabah beş kişi aynı evde uyandık, gece boyunca titreşimlerimiz birbirine karıştı. Bahçede kalan diğer arkadaşlarımızla birlikte yedi kişiydik kahvaltı masasında.


Hayaller mayaladık bugün biz. Dağlardan gelen çiçeklerin kokusu armağanlara karıştı.


Saçlarımızı dedelerimizin makaslarıyla kestik, başlarımızı birlikte yıkadık neşe içinde. İyiliğe, güzelliğe dualar ettik. Birbirimize armağanlar verdik. Sahillerin, ormanların şifası birbirine karıştı.


Kucaklaştık birbirimizle. Hayallerimiz de kucaklaştı.

Hayallerimizi mutluluk gözyaşlarıyla suladık. Yaşamı kutladık.

Sonra birlikte ormandan sahile, Çıralı’ya gittik. Sahil ki ne sahil! O canları elçi olarak göndermiş meğer, yanına çağırırmış bizi, on dört yıl koynunda yaşadığımız güzelliğini hatırlatmaya.


Konukla ev sahibi de birbirine karıştı, bir olduk. Kim, nereden gelir, nereye gider bilemedik. Hep buradaymış, hep oradaymış gibi, tam o anda!…O anın büyüsünün içinde büyüler yaptık , iyilik, güzellik mayaladık.




Sahilde taşlar şifa olmak istedi, bizimle gelmek istediler, renkleriyle, desenleriyle göz kırptılar, ceplerimiz çakıl taşları doldu. En sevdiğimiz taşları armağan ettik birbirimize, kır çiçekleri verdik. Dağlardan, ormanlardan bin bir emekle toplanmış bitkilerin şifası içeceklerimiz oldu; sağlığa, berekete çınlattık bardaklarımızı. Yüreklerimize şifa oldu yaşanan anlar. Şifa sahile, ormana yayıldı…Benliklerimiz genişledi de birbirine karıştı. Birlikte kocaman bir şey olduk…


***


Yuvalar da birbirine karıştı. Aile olduğumuzu anladık bir zamandır. Yardım gerektiğinde, bunu isteyebileceğimizi fark edip isteme cesareti gösterdik…Sonra ne vermekten korktuk, ne istemekten… Acıkınca söyler, yardım gerektiğinde ister olduk.


İhtiyaçlarımızı bildirir, ihtiyacımızdan fazlasını da dağıtır olduk. Destek ve yardım, biz kendimizi rahat bıraktığımız anda geliyordu, gördük. Şimdi çok şükür ki hala böyle, çoğalarak, iyileşerek ilerliyoruz Bu öykülere her gün yeni öyküler, yeni canlar katılıyor, Öykülerimiz de birbirine karışıyor.


Arada sadece minicik, küçücük bir bilinç değişimi, bir yürek dönüşümü, hayatları bir anda değiştirebiliyormuş. Sevmek de bir ömür sürermiş, sevişmek de. Şarkıyı çağa uydursak mı?


Değişmek bir ömür sürer, dönüşmek bir dakika!


Armağan kafasına geçiş!


***


Doğa hepimize armağanlar verdi bugün, akşamüstü sahilde, günün son ışıklarıyla yürüdük…Denizi ellerimizle sevdik, doğan ayı birlikte izledik. Niyetlerimizi suya söyledik, birer avuç niyet taşları attık havaya, suya düşüşleri tok sesler çıkardı. Hepiniz orada bizimleydiniz.


Birbirimize armağanlar vererek emeklere teşekkür ettik. Paranın da güzel bir armağan olarak kullanılabileceğinin de deneylerini yapıyoruz bir zamandır. Birbirimizden habersiz aynı şeyleri hissediyor, deneyimleyebiliyoruz. Canların sanal ortamda paylaşımlarını okumakla küçük aydınlanmalar yaşayabiliyoruz. Hayalle gerçeğin birbirine çok yaklaştığı anlar oluyor. Sanki hep birlikte yaşıyoruz. Birbirimizle çoktandır telepati yoluyla haberleşmeye başladık… Anları paylaşıyoruz. Zaman da birbirine karışıyor.


Hayallerin gerçekliğe dönüştüğü anlara şahit olmak ne hoş. O hayallerin gelişimine tanık olmak, büyüdüklerini fark etmek, açık yürekle başkası için de kendine ister gibi istemeye devam etmek. Başkası kim?


***


Arkadaşlarımızın Çıralı’daki şifalı dükkânından kendimize armağan olarak sabunlar alıyoruz, kendi elleriyle topladıkları yerli lavantalardan, zeytin gibi siyah tohumlarını sıkıp yağını çıkardıkları defnelerden yapmışlar, dükkân mis gibi kokuyor. Arkadaşım, dostum, şifalı otların tozundan yenebilir kille yaptığı diş tozunu bana armağan ediyor. İhtiyacım olanı anlıyor ve bir anda buluyor!


***


Armağan kafasıyla yaşayınca hayat ne kadar kolaymış! Niyet ne kadar önemliymiş. Öyle muhteşem bir sistemmiş ki bu, verdikçe azalmıyormuş; aksine, kat kat artıyormuş. Armağan da, şifa da, para da, zaman da, bereket de verdikçe çoğalıyormuş. Hiç tahmin edemediğimiz biçimlerde gelebiliyormuş meleklerimiz. Tam da o anda, ihtiyacımız belirmeye başladığında kokuyu alıp takip ediyorlarmış sanki! Son odun yandığında odunlarımızı kesen, taşıyan, istifleyen melekler peydahlanıyormuş. Varlıkları armağan olan canlara şükürler olsun!

Aşk olsun hep, şifa niyetine!

Armağanlar da armağanlara karışıyor.


***


Bu yıl yolunuz Çıralı’ya düştüğünde, daha köprüye varmadan anlayacaksınız hangi dükkân olduğunu. Her bir şeyin özenle, bin bir emekle hazırlandığı o büyülü dükkânda zamanı unutacaksınız. Kesin bilgi!

Her şey olur biz istersek!

Herbişi olur!




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.