Törenlerimiz şifa olsun…

Bahardalların geçti, çayırdaki güzelliklerin açmaya başladı tek tek. Her gün bir başka renk ile süsleniyorsun ey bahar!


Başımı ne yana çevirsem güzellikle doldurmuşsun sevgili yaratıcım, sana sonsuz şükürler olsun. Bana her çiçekten bir başka güzel yüzünü, her bilge ağaçtan ihtişamını gösteren yüce ressam! Yaratımının önünde saygıyla eğiliyorum, bana yaşattığın her an için de sonsuz teşekkürler, kimbilir yaşanacak ne güzellikte anlar var daha…


Yaşadığımız şifa töreninden önceki yazıda söz etmiştim, işte yaşadıklarımdan küçücük bir özet:


Dilim lal oldu, sözcüksüz kaldım, kavramsız… Toprağın üzerinde, ateşin başında toprağa karıştım, ateşte yandım, eridim, yeniden bedenlenirken ellerimi fark ettim ilk. Ellerimi toprağa koyup baktım onlara. “Dengemi bulmak için gücümü nereden almalıyım” diye sormuş, cevabını tören aracılığıyla almaya niyet emiştim. Topraktan güç aldım ellerimle, bu, benim üretim arzumu temsil ediyordu.



Hafif beslendiğimiz sürece konuşma orucu “kutsal sessizlik” eşlik etti ve şifa törenimiz ateş başıyla, ay ve yıldızlarla, ziyarete gelen köpeklerimizle, gece kuşlarının sesleriyle, şifalı şarkılarla devam etti. Çalınan davulun alınan nefeslerle karıştığı, şarkıların gitar sesiyle seviştiği, meditasyon sonrası ilahilerin gözyaşlarıyla buluştuğu anlar yaşadım. Bilge servi ağacımın altında toprağa alnımı dayadım, varoluşun yüce düzenine secde ettim, toprağı öptüm.


Armağanlarımız için sonsuz teşekkürler Allahım. Bu topraklar bize emanet, bunun farkındayız, onu elimizden gelenin en iyisiyle koruyoruz, sığınak bu bahçeler, hepimiz için. Sen bizim gönüllerimize doğa aşkını düşürdün ki hayranlıkla baktığımız her yerde seni görelim. Güzellikleri paylaşalım, armağanları da. Toprağın asıl sahibine hamdolsun ki bu Ayşe kızı aklını kalbinin hizmetine vermiştir, teslim olmuştur o gün bu gün.


Hayatımda ilk kez bıdı bıdı konuşan zihnimi duymadım, duyamadım. Yaşadığım anların güzelliğini, zaman ve mekândan azade bir halde şükürle “Allah” deyişlerimizi, dualarla başlayıp dualarla bitirişimizi ve daha pek çok anı anlatmaya kelimelerim yetmez. Anda olmanın gerçek anlamını, kibrimle yüzleşmeyi, teslim olmayı, bir olmayı yaşadım. Devam eden bir süreç bu, kendini açmaya başladı bile, daha da açılacak ve şifa yayılmaya devam edecek.


Törenlerin kendisi şifalıymış zaten, tescillendi bu benim için. Mesaj alınmıştır: Üretecek ve törenler yapacağız, hayatı kutlayacağız her vesileyle. 11. Saat’in içinde geçen sözler geliyor yine aklıma: “Şimdi her yaptığımız kutsal bir tutum ve kutsamayla yapılmalı.”


Biz bu bahara giriş gününü kendi törenimizle kutluyor olacağız. Teşekkürler Toprak Ana, teşekkürler bahar, teşekkürler doğa… Ateşin üzerinden her atladığımda, eskiyi geride bırakıp yepyeni bir dünyaya doğru adım atan kocaman bir aileyle aynı şeyi yaptığımızı, bir olduğumuzu hatırlayacağım, kalbimde tutacağım. Bugün gibi, tıpkı bugün gibi…


İlkbahar ekinoksumuz kutlu olsun, bereketli günlerimiz olsun birlikte…

Umudun olduğu yöne doğru bir adım atalım artık.

Baharları yaşayalım.

Şifa olsun.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Şifası huzuru dengesi bol olsun ekinoks ve sonrası günlerimizin.Doğa aşkı gönüllerievicdanlara bol bol dokunsun.Bizde öğrencilerimle yarın 10B de temsili şenlik yapacağız inşallah.Şimdilik fikirler uçuşuyor
    CEVAPLA
  • Misafir haydin hayırlı olsun şenliğiniz de! ne güzel fikirmiş çocuklarla şenlik :) sevgiler...
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.