Menopoz ateşi!

Kıpır kıpır içim, kaynıyor yine.


Hayatımdaki dönüm noktalarına gebe belirsiz zamanlarda, yakında bir şeylerin değişeceği heyecanını önceden hissettiğim olmuştur, o zamanlara bir de mutluluk ve genişleme hissi eşlik eder sebepsiz. Sağolsun Tijen arkadaşım geçenlerde hatırlattı bu duyguyu yeniden. Sebepsiz mutluluk… Ne güzel adı var. Hiçbir şarta şurta bağlı olmayan, içten yanmalı ateş, yoğun bir aşk hali, her şeye hayran hayran bakma, âşık olma vaziyetleri. Size de tanıdık geliyor mu?


Bir taraftan da bahçedeki her şeyi ilk defa görüyormuş gibi heyecanla izleyişim var ki, bu, sebepsiz mutluluğumun başlıca kaynaklarından biri.


Tüm bunlar olagelirken menopoz belirtilerim iyice görünür oldu, bir anda ter basmalar, bir süre ateş fışkırmalar ve sonra yine bir anda terin soğuması ve üşümeye başlamalar. Hiç de iç açıcı görünmüyor bunları yaşamak ama bir yanım içten içe bu sürecin de beni dönüştüreceğini söylüyor. Ara sıra duygusal dalgalanmalar yaşayıp küçük ağlamalara kapılsam da çabuk toparlıyorum. Bunca şey aynı anda gerçekleşmek üzere sözleşmiş olabilir mi?


Hayatım son birkaç aydır bambaşka bir hareketlenmenin içine girdi, bahçede oradan oraya deviniyorum gün içinde, yorulmak benim için başka bir anlam kazanmaya başladı. Hani beden yorgunluğu yarısı kadar sürede geçermiş de, kafa yorgunluğu iki katı kadar süreye ihtiyaç duyarmış ya dinlenebilmek için, benimki de o hesap. Kendi hareketime şahit olmaktan yoruluyormuşum meğer! Vücudum yorgun falan değilmiş! Bedenim onu hareketli tuttuğum için çok mutlu, “kendime zaman ayıramıyorum!” diye ağlaşmak yerine her yaptığım işi severek yaptırıyor bana. Vızır vızır, kıpır kıpır, tıkır tıkır çalışıyorum.


Ama ne çalışmak! İçimin kıpır kıpır olmasına şaşmamalı.



Bahçedeki gezilerim benim için keyif, her anı canlı yayınlanan bir belgesel gibi, şuradaki örümcek bir balarısını düşürmüş ağına, burada peygamberdevesi yavrusu banyo kovasına düşmüş, banyoda neredeyse her gün bir kelerle bakışıyoruz, biberlere iltifat ediyorum, domateslerle konuşuyorum, daha ne olsun, hayatın kendisi bu, çok şükür ki onca çiçek böcek, arı kelebek bizimle yaşıyorlar, ne mutlu!


Sulama yapmak bile başlı başına, yükseltici bir duygu, çok seviyorum canları beslemeyi, fiziksel anlamda anne olamadığımdan herhalde bu sevda diye düşünüyorum.


Ey hayat! Bayılıyorum sana. Her şey karmakarışık görünürken benim içimde nasıl da bir sakinlik var bir taraftan. İçimde hizmet etmenin ateşi yanıyor, canları yaşatmaya hizmet ediyorum şu an, hayatımın “yönü belirsiz” anlarında içimde yaşayan bu his yine canlandı, bu kez biraz farklı, kendime de hizmet ettiğimin tam anlamıyla farkındayım. Hareket bereketi getiriyor hep. Bilinmeze giden geminin yakıtı eylem, bu eylem belki de hayallerimi yakınlaştırıyor, rüyalarımı gerçek olma yoluna iletiyordur.


Kim bilir?


“Şimdi yapacak ne iş var, işimize bakalım, o anda hangi iş yapılmayı bekliyorsa ona hizmet edelim” dediğimiz her seferinde bir mucizeye şahit olduk. Eskiden “ah nasıl olacak da olacak???” diye dertlendiğim şeylere artık canımı hiiiç sıkmıyorum. Bir şekilde halloluyor, sonra insan üzüldüğüyle kalıyor, zaman çok değerli halbuki, zaten ne oluyorsa en güzel zamanda, en güzel haliyle olmuyor mu?


Kanamanın durması, yumurtlamanın sonu ve kimi hormonların bedeni terk etmesi olan menopozu Rila arkadaşım “mezuniyet” diye hatırlattı bana geçen gün, içimde yeni bir mana kapısı açıldı. Yaşasın! Bu yeni süreç bir törenle kutlanmayı hak ediyor artık! İçimden yeni bir Ayşe çıkmasına alıştım, bakalım bu seferki nasıl bir şey olacak?




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.