Hayata güvenmek…

Okul hayatına başladığımda annem-babam bana dediler ki: “Kızım, istediğin yere git, yeter ki doğruyu söyle.” Tabii ki öyle yaptım, her arkadaşımın evine gittim, yatıya kaldım, yaz tatillerinde yazlıklarını ziyaret ettim, hep doğruyu söyledim. Hiç öyle telefon edip kontrol de etmediler, çoğu arkadaşlarımın anne-babası yapardı ama böyle şeyler. Bakalım doğruyu söylüyor mu?


Benim için aksi düşünülemezdi, bana güvenmişlerdi bir kere, onlara yalan söyleyemez, güvenlerini kıramazdım. Önemli bir hayat dersiydi benim için, sonra da doğrucu Davut oldum. Sevgili sıra arkadaşım sınav sırasında kitabını masanın altından çıkarıp kucağına koyduğunda ben paralize olur yazacağım şeyi şaşırırdım. Heyecandan yüzüm kızarırdı. Sevdiğim hocalarımın bana olan güvenlerini sarsacağımı düşündüğüm için belki de, onların dersinde kopya çekmedim, diğerlerinde yaratıcı kopya çekme metotları geliştirmişim çünkü… Sonra aşık olunca, sevgiliyle buluşmak için yalanlar söylemeye de başladım aileme, büyüdükçe onları üzme korkusu ağır basmış demek ki… İnşallah bizden sonraki kuşak böyle yalanlara hiç gerek duymaz.


Çocuğu olan arkadaşlarıma şefkatle tavsiye ediyorum, güven duygusunu geliştirmek için sağlam bir temel inşasına yarıyor bu yöntem diye… Sadece çocuklara değil herkese söylemeli bence:


“Sana güveniyorum.”

*

*

*

Doktor fizik tedavimi yeterli gördü, çalışmalarıma bundan sonra yüzmeyle devam etmemi söyledi. Şu anda bize yardım eden bir gönüllümüz var, Selahattin’le bahçe işlerinde birlikte çalışıyorlar fakat onlara altyapı desteği için, özellikle yemek konusunda yardıma ihtiyaç var, yoksa burayı bırakamam.


İhtiyaçlarımı dile getirip yardım isteme dersimi çalışıyorum ya, bir duyuru yapayım dedim. Ne iyi yapmışım! Yasemin arkadaşım hemen gelebileceğini söyledi, iki kızını yanına alıp ben gitmeden iki gün önce de geldi, meğer zaten ne zamandır gelmeyi istermiş, dinlenmeye de acil ihtiyacı varmış. Yahu şu hayat ne kadar güzel!


On iki ve yedi yaşında iki tatlı, akıllı ve uyumlu kız çocuğu, güler yüzlü, sosyal ve meraklılar, gelir gelmez kitap okuma, müzik yapma ve resim çizme faaliyetleri başladı, davulun başına geçip doğaçlama takıldılar, müzik aletlerini özgürce denediler…

*

*

*

Bize ara sıra sorulan sorulardandır: “Tuhaf insanlar gelir diye korkmuyor musunuz buraya?” Valla korkmayınca hiçbir şeycik olmuyor, hep güzel insanlarla karşılaşıyoruz, öyle bir korku aklıma bile gelmiyor.


Sosyal medyada birbirimizi takip ettiğimiz büyük bir ağ var ve bu ağın da güven üzerine kurulduğuna inanıyorum. Birbirimizi yüz yüze tanımamış olsak da paylaştıklarımızdan ve -her şeyden de çok- söz söyleme biçimlerimizden bir şekilde kalpten bilip güveniyoruz birbirimize.


Nasıl birisi gelecek diye merak ettim tabii duyurumu yaparken ama içim çok rahattı, en uygun insan gelecek ve bu armağanlaşma en güzel haliyle gerçekleşecek, bakalım kim kiminle tanışacak bu süreçte diye heyecan duydum daha çok. Çok şükür ki Yasemin de nasıl bir yere gideceğim ve bu insanlar nasıl insanlar diye aklından bile geçirmemiş. Kalp açıklığıyla her şey ne kadar rahat ve kolay…


Hayatın kollarına atlamak denize kendini bırakmak gibi; suyun beni kaldıracağına güvenmeyi ve debelenmemeyi öğrendim de niye kendimi rahatça hayatın kollarına bırakmayı öğrenemedim onca zaman? Nerede kırılmaya uğradı güven döngüm acaba? Çok şükür temeli sağlammış ki güven hayatıma eskisinden daha da güçlü bir şekilde geri geldi, her gelen hayırlı zamanda geliyor ve her olan hayırlı oluyor. Ne büyük rahatlık bu hisle yaşamak; sanatçıların, eller üstünde taşınacağına olan inançla sahneden kendilerini seyircilerin kucağına teslim etmesini sağlayan da bu güven, Yasemin’i korkusuzca buraya getiren de.


Korkuyu yüreklerimizde çöreklenip kaldığı yerden dürtüklemek, sabit bir ağırlığı yerinden oynatmak gibi; biraz zorluyor ama bir başladı mı gerisi çorap söküğü gibi gidiyor, bir hareket evrende ne kadar çok şeyi titreştiriyor.


Doğuştan gelen bir duygu güvenmek, büyüme sürecinde türlü biçimlerde yara almadığı sürece her şey güçlü bir akışla devam ediyor. Kalbin bildiğini aklın fark etmesi zaman alıyor öbür türlü. Güven duygusu çok katmanlı bir konu; doğruyu, yanlışı, yalanı, inancı, cesareti, bu kavramların bizim için ne ifade ettiğini, onlarla ilgili hatırladığımız ilk karşılaşma anlarını gözden geçirmekte fayda var.


Gerçeğin ışığı alınlarımızda parlasın, yüreklerimizdeki sevgi korkularımızı şifalandırsın, güvenle atlayalım içinden doğduğumuz sevgi denizine.


Flora’yı iç huzuruyla bırakıp gidiyorum bugün. Teşekkürler hayat!


Ben bir yüzüp geleceğim!

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Şifa olsun kizim. Optum
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.