Bir “Sevgili”nin ardından…
Yona’yı kaybettik… Güngörmüşlüğü ve bilgeliğiyle baş cadımız ilan ettiğimiz o güzel, neşeli, esprili kadın gitmiş bu dünyadan… İnanması zor geliyor.
Bir varmış bir yokmuş, insan kuş misaliymiş, daha henüz ortada yokken bir yarısı annesinde bir yarısı da babasında dururmuş, onlar birleştiğinde canı hayat bulmaya başlarmış, annesinin rahminden çıkıverirmiş zamanı geldiğinde, türlü türlü güzellikler ve dert denen erdirici maceralar sonunda yine annesinin rahmine dönermiş, toprağın bağrına, sonsuz yuvasına…
İki rahim arası bir koca boşluk, ya da dopdolu yıllar… O yılların içine sığmış kahkahalar ve gözyaşları… Seni gülen gözlerinle hatırlayacağım Yona, bir odanın içinde on yedi kadını her hücremiz sallanana kadar titrettiğini hele hiç unutmayacağım.
Korkular içinde en büyüğünü ölüm biliriz çoğunlukla, Andrew hocamız ölümden de büyük korkunun unutulma korkusu olduğunu söylemişti. Asıl unutulduğumuzda gerçekten ölürmüşüz.
Yaptığın iyiliklerle, güleryüzünle, şen kahkahalarınla yaşayacaksın kalbimde sevgili Yona, baş tatlı cadım olarak kalacaksın orada. Eminim gittiğin yerden de bilgeliğinden ışıltılar saçmaya devam edeceksin sevenlerine, yaşarken çok sevdiklerine. Sevgi denen o büyülü yumağın hepimizi sarmaladığı sonsuzlukta buluşacağız seninle güzel kadın, zamanı geldiğinde…
Bu yaz sevgili Hatice iyi ki toplayıp getirmiş yoga grubunu da yeniden görmüşüz birbirimizi, bilmeden geldiğin yerde beni bulduğuna nasıl da sevinmiştin, “Ayşe’ye gidiyoruz dedikleri senmişsin meğer” deyip nasıl şaşırmıştın hayatın bizi burada karşılaştırmasına, yine iyilik yapma derdindeydin iki arada bir derede. Sarılmış, elele gezmiştik bahçede, “yine gelicem ben buraya, bu kez uzun kalıcam” demiştin, gelemediğine üzülmek yerine seni birkaç saatliğine de olsa burada görmüş olduğuma sevineceğim, sana dolmalar börekler yedirdiğim için mutlu olacağım. Beş yıl önceki Ocak dolunayında, karlar içindeki gecede, ıssızlığın ortasında on yedi kadın elele iken yaşadığımız mutluluğu ve heyecanı kalbimde hep yaşatacağım.
Bir varmış bir yokmuş, insan da toprak misali bire bin verirmiş, Latife Tekin haklı, ormanda ölüm yokmuş! Hayat dediğimiz, döngülerin içinden, arasından, peşinden akan ırmaktaki sonsuz bir anmış. Yaşarsa iyilikler, güzelliklere vesile olan işler ve varoluşlar yaşarmış sonsuza, ölüm gelince her şey upuzun, kadim bir masala dönüşürmüş dilden dile anlatılan, kalplerde saklanan…
Seni seviyorum Yona, güle güle can kadın, ışıklar içinde yürü yeni yolculuğuna, bir başka gerçeklikte yeniden karşılaşıncaya kadar göklerden bize gülümsemeye devam et…
Kadınlar bir arada olduğunda, önce onlar birbirini sevdiğinde her şey mümkün olacak, ölümsüzlük bile…
YORUMLAR