Şifanın şefkatli kolları…
Dört günlük bir çalışmanın ardından eve döndüm. Umudumun çoğaldığı, cesaretimin arttığı, aile toplaşması gibi bir süreç yaşadım yine. Birbirimize kalbimizi açtığımız, tüm kırılganlığımızı ortaya serdiğimiz, birbirimizi duyup gördüğümüz, göz ettiğimiz şifalı bir alan yarattık birlikte ve bu alanı kolaylaştırıcılarımız yardımıyla birlikte tuttuk.
Böylesi grup çalışmalarında açılan alanda mucizevî çalışmalar oluyor, farklı konuları çalışılırken oluşan farklı gruplaşmalar ve eşleşmeler öylesine güzel denk geliyor ki güçlü aynalıklara kapı aralanıyor bu vesileyle.
İnsan insanın aynası, karşımdaki bana kendimi öyle güzel gösteriyor ki, gördüğümün içine dalmaktan kendimi alamıyorum, yaratılan güvenli alanın içinde korkusuzca yol alıyorum. Bazen benden dile gelemeyen bir başkasından çıkıp gelebiliyor, çıkanı onurlandırıp şifalandırmak üzere alan kendiliğinden tutuluyor.
Bir başkasının acısı acım, korkusu korkum olduğunda dönüşüm de şifa da akışla gerçekleşmeye başlıyor, buna şahit olmak ne büyük bir lütuf! Kalpler açıldığında şifa akmaya başlıyor, nerede yaram varsa oradan başlıyor iyileşme, etrafımdaki çemberde herkesin ellerinde şifalı merhemler var, yaram serinlemeye başlıyor, süreç işlemeye. Ve çalışma boyunca devam eden bu süreç eve dönüşte de devam ediyor, nerelerde takıldıysam o konulardan dersler geliyor önüme.
Aynı hoca ile bu üçüncü çalışmam, bu kez eşi ile birlikte çalışıyoruz. Önceki çalışmalardan öğrendiklerim de yoluma ışık tutuyor şükürler olsun ki. Direnç gösterdiğim yerleri artık daha hızlı fark ediyorum, kendimi gözlemleyip anladıkça başkalarını anlamam, en azından hissetmem kolaylaşıyor.
Başka bir gerçekliği nasıl yaratırız, gerçekliğimizi nasıl değiştiririz, hayallerimizi nasıl gerçek kılarız?
Bunları çalışırken bu kez acıya ve korkuya mercek tutuyoruz. Ne acılar, ne korkular dile geliyor benden, süreç başladı ya, gelmeye de devam ediyorlar, hallettiklerimi sandıklarım pörtlüyor, geçti dediklerim yeniden arz-ı endam ediyor.
Geleni nasıl ağırlayacağımı, onları nasıl dönüştüreceğimi öğreniyorum gitgide; acılarımı bal eyleyip korkularımı cesaretle karşılamak, yoluma ışık, hayallerime gıda kılmak için ilk yardım çantamdakiler çoğalıyor. Can dostlar var etrafımda, onlardan yardım isteyebiliyorum, ben istemeden fark ediyorlar zaten, öylesi giriyoruz birbirimizin içine. Şifanın geldiği yol türlü türlü, bilinmezliğin içindeki şifayı bulup çıkartmaya istekliyim, her geçen gün daha fazla.
Korku ve acıların başka giysilere bürünebilmesi şifa konusunun en çetrefilli kısmı, bununla ilgili hikâyelerim var, onları da paylaşacağım sizlerle.
Canım bilinçaltım, beni korumak istediğini biliyorum, ne oyunlar yapmışsın üzülmeyeyim diye, sağolasın, birkaç tanesini yakaladım daha önce, şimdi lütfen onları bana göstermeye devam et…
Derslerimi çalışmak ve yeni rutinlerime bağlı kalmak üzere bir süre sessiz kalmayı seçiyorum. Annelerimiz bizi okula yollarken “Allah zihin açıklığı versin” derdi, bu duaya kalp açıklığını da ekliyorum. Daha da, daha daha da… Zamanı geldiğinde açan güller gibi gösterelim güzelliğimizi cömertçe ve kendiliğinden ve rengarenk…
Amin.
YORUMLAR