İhtiyaç olarak sevgi
Evliliklerinde anlaşmazlık yaşayıp boşanmak istediklerini söyleyen çiftlere, eğer seçerlerse alternatif uyuşmazlık çözüm yolları üzerinden destek sunuyorum. Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları dediğim, arabuluculuk. Her ne kadar hukuk sistemimiz boşanma konusunda arabuluculuğu önermese de, benim izlediğim yol çoğunlukla Şiddetsiz İletişim arabuluculuğu üzerinden, çiftlerin duygu ve ihtiyaçlarına odaklı bir yaklaşımla birbirlerini duymalarını desteklemek ve boşanma seçimlerini daha merkezlerinden yapmalarına alan açmak.
Şahitlik ettiğim süreçlerde, gelen çiftler çoğunlukla evliliklerinin yolunda gitmediğini, fikir ayrılıkları yaşadıklarını, “şiddetli geçimsizlik” içinde olduklarını söylüyor.
Bir Şiddetsiz İletişim gönüllüsü olarak geçimsizliğin şiddetli olma hali beni ürpertiyor. Onlar anlatmadan tahmin edebiliyorum geçimsizliklerinin içindeki şiddetli halleri. Birbirlerine yüksek sesle neler diyor olduklarını, hakaretlerini, soğuk, gergin ve küskün tavırlarla açığa çıkan pasif şiddeti ve belki de fiziksel şiddete yansımış halleri canlanıyor birden gözümde. Kalbimde burukluk oluyor. Çareyi boşanmakta bulan bu kişilere dair varsayımlarımı bırakıp nasıl yardımcı olacağım diye merakla soruyorum: Geçimsizliğinize dair biraz detay duymak istiyorum. Biraz anlaşmazlıklarınızı anlatır mısınız?
Cevapların sıradanlığı, geçimsizliğin şiddetinden daha ürpertici geliyor bedenime ve zihnime. Çünkü cevaplar çok klişe. "Anlaşamadığınız konular nedir?" sorusuna çoğunlukla güncel bilgi ile karşılık veren çift sayısı az oluyor. 20 yıldır evli çift "20 yıldır anlaşamıyoruz" diyorken 2 yıllık evli çift de "2 yıldır anlaşamıyoruz" diyor. Evlilik süresiyle geçimsizlik süresi paralel sanki.
Sorularımla, biraz daha detay bilgiye eriştiğimde karşıma çıkan tablo hep aynı: Sevgi duygusuyla sevgi ihtiyacı arasında kurulamayan dengenin bedel olup ödenen hali boşanmak.
Kalplerinin en saf niyetleriyle bir araya gelmiş iki kişi, ilişkinin başında sevgi duygusuna sıkı sıkıya tutunuyor. Birini sevmek ve birinin seni sevdiğini bilmek yaşamlarımızda hissettiğimiz en keyifli his olabilir. Sevgi hissinin karşılıklılığını bir terazide ölçmek de mümkün değil. Kıyasın olamayacağı bir his sevgi. "Sen beni daha az seviyorsun, ben seni daha çok seviyorum"un değerlendirmesini yapacak hassas bir terazi henüz icat edilmedi.
Duygu olarak sevginin bedeninde yarattığı etkiyi fark etmeni, hatırlamanı çok isterim. Medeni halinden bağımsız, sevgiyi hissettiğin ve sevgi duygusunun içine yerleştiğin anları anımsar mısın? Bedeninin nasıl gevşediğini, sevgiyle sinir sisteminin nasıl yatıştığını ve kalbinin nasıl kıpır kıpır attığını, gözlerinin nasıl parıldadığını anımsar mısın?
Duygunun güzelliği bir yanda dursun, sevgiyi eyleme çevirdiğin anları da hatırlar mısın? Sevgi insana "Asla!" dediği şeyleri yaptıracak kadar kudretli bir duygudur.
Peki ne oluyor da, sevginin eyleme geçen halleri bir yastıkta yaşlanmaya niyet eden çiftleri birbirinden uzak ve düşmanca tavır geliştirecek hale getiriyor?
Boşanma süreçlerine destek olduğum kişilerde sevginin sadece duygu olmadığı, aynı zamanda sevginin bir ihtiyaç olduğu gerçeğiyle yüzleşiyorum.
Şöyle başlayan cümleler duyuyorum; aramızdaki sevgi bitti. Çünkü artık konuşamıyoruz. Çünkü artık eve geç geliyor. Çünkü artık yemek yapmıyor. Çünkü artık ev ile ilgilenmiyor. Çünkü artık ortak karar alamıyoruz.
Sevgiye dair kişisel görüşüm ve bu konularda yaptığım okumalar, sevginin ihtiyaç olduğuna ve bu halinin farkındalığında olmaya davet ediyor beni. Benim deneyimimde sevgi hissi kolay kolay bitmiyor. İnsan dediğimiz varlıklar olarak biz hem sevmek hem sevilmek potansiyeli ile doğduk diye düşünüyorum. Sevginin bu karşılıklılık halinin içine güvenle yerleşmek istiyoruz. Tek taraflı bir sevgi akışı memnuniyet ve tatmin oluşturmuyor. Her birimizin sevgiyi eylem olarak birbirimize sunma isteği ve birbirimizle deneyimleme isteği var.
Ne demek istiyorum? Sevgi bir duygu olduğu gibi sevgi bir ihtiyaç. Her birimiz "biri beni sevsin" diye isterken sevginin evrensel bir ihtiyaç olmasından dolayı bunu istiyoruz ve kendimiz de birini sevelim istiyoruz. Sadece sevilmek değil, sevmek de istiyoruz.
Gary Chapman’ın 5 Sevgi Dili kitabında da sevginin ihtiyaç olma halinden bahsediyor Chapman. 5 sevgi dilini insanların sevgi ihtiyaçlarını karşılama stratejileri üzerinden gruplandırıp adlandırıyor: Onay sözleri, nitelikli beraberlik, armağan alma, hizmet davranışları, fiziksel temas diyerek. Bu eylemlerin her biri sevgi ihtiyacını karşılamak için hayata geçirdiğimiz eylemler.
Sevginin ihtiyaç olma halini, sevgi ihtiyaçlarını karşılama yollarının farklılığını fark edemeyen çiftler, kendilerini biz anlaşamıyoruz, aramızdaki sevgi bitti, boşanmak istiyoruz diye ifade ediyor. Her iki eşi ayrı ayrı dinlediğimde, temelde ihtiyaçlarının aynı olduğunu fark ediyorum. Sevgi, kabul, saygı ve anlayış.
Görüşmelerimizde ilişkilerindeki ihtiyaçların karşılıklı olarak sevgi, kabul, saygı ve anlayış ihtiyaçları olduğunu fark eden çiftlerden bazıları yatışıyor ve kalplerinde esneyen bir alan açılıp ilişkilerinde yeni bir sürece başlamayı seçebiliyorlar. Bazen ve malesef çoğunlukla bu ihtiyaçlar uzun zamandır karşılanmıyor oluyor ve duruşma salonunun yolu daha barışçıl bir yerden ve biten bir ilişkinin yasıyla tutuluyor.
Özetle; seni ilişkilerine bu perspektiften bakmaya davet ediyorum. Duygu olarak sevgi ile ihtiyaç olarak sevginin farklılığına bakmaya, sevgi ihtiyacının karşılanması için yaptığın seçimlerin ayrımında olmak için biraz düşünmeye ne dersin? Hangi eylemlerin senin ve partnerinin sevgi ihtiyacını karşılamaya hizmet ediyor? Sevgi ihtiyacın karşılanmadığında kendini nasıl ifade ediyorsun? Sevgini eylem olarak ifade edebilecek hangi seçimlerin kabul, saygı ve anlayış ihtiyaçlarına da hizmet eder?
Keyifli keşifler...
YORUMLAR