İhtiyaç bilinci: Özgürlük

7 yıldır odağım, Şiddetsiz İletişim bakış açısını bilinçli bir yaşam dili haline getirmekte. Duygularını, ihtiyaçlarını ifade edebilen, isteklerini isyan etmeden, boyun eğmeden gerçekleştirmek isteyen ve aynı zamanda hayatı paylaştığı insanların da duygu ve ihtiyaçlarıyla bağlantı kurabilen böylece yaşamak istediğim hayatta, huzuru, mutluluğu, uyumu, barışı yaratabilen bir insan olarak hayat neye benzer, nasıl yaşarım merakıyla yolculuğumda derinleşiyorum.


Çalışmalarımda karşıma çıkan en temel ve belirgin ihtiyaç özgürlük ihtiyacı. Hal böyle olunca, uzunca bir süredir özgürlük ihtiyacım üzerine düşünüyorum.


Seçim özgürlüğü, ifade özgürlüğü, yaşama özgürlüğü, düşünce özgürlüğü... Özgürlük denince bir sürü alan açılıyor zihnimin alt sekmelerinde.


Kendimi özgürlüğün benim bedenimde nasıl yaşadığını keşfetmeye davet ediyorum.


Zira, bunca yıldır, Fransız İhtilali'nden bu yana yapılmış özgürlük tanımlarını biliyorum.


Bilgi olarak özgürlüğün ne demek olduğunu bilmekle özgürlüğü bedenimde nasıl yaşadığımı deneyimlemek aynı şey değil, bunu yenilerde öğreniyorum.


Bedenimin "özgürlük" dediğimde nasıl hissettiğini keşfetmek için gözlerimi kapatıyorum. Önce omurgam dik bir şekilde oturuyorum. Birkaç derin nefesle dikkatimi dışarıdaki hayattan, zihnimden geçen düşüncelerden alıyor, nefesimin bedenimde yarattığı hareketi fark etmeye odaklanıyorum.


Ayaklarımın yerle teması, oturma kemiklerimin yerçekimi ile ilişkisi, ağırlığımın ve kapladığım yerin farkındalığı ve kafamla kuyruk sokumum arasındaki omurga hattımı fark edip biraz gevşiyorum.


Aldığım yeni nefesle dikkatimi kalp bölgeme doğru getiriyorum.


Kalbime soruyorum. Özgürlük deyince kendini nasıl hissediyorsun? Bu soru yeterli gelmiyor, bir kaç defa tekrar ediyorum, özgürlük, özgürlük, özgürlük… Kendini nasıl hissediyorsun?


Kalbimin ritminde bir değişiklik fark ediyorum. Heyecanlandığımda hissettiğime benziyor, yeniden bir nefes alıyorum, aydınlanmış gibi ortalık, daha geniş bir alanda, ferah bir yerde gibiyim. Yeni bir nefesle tekrar ediyorum, özgürlük kelimesini... Yüzümde kocaman bir gülümseme, kanatlarım çıkmış da göğe yükselmiş gibiyim.


Zihnimden geçen birkaç yargıcı sözcüğü yakalıyorum, ("Melek mi sanıyorsun kızım kendini? Kanatlar falan, ayakların yere bassın.") Cümleyi bana söyleyeni hatırlayıp, gülümsüyor, düşünceyi uğurlayıp bedenimdeki hisse odaklanıyorum.


Bazen kelimeler bir durumu tarif etmek için yeterli olmuyor ya, işte öyle, sessizlikle bedenimi kaplayan hafifliği, etrafımı saran aydınlığı içime sindiriyorum.


Sonra yeni bir nefesle dikkatimi karnıma doğru davet ediyorum. Karnımla kalbim arasındaki yolu izliyor, karnımın sesini duymaya çalışıyorum. Birkaç nefesten sonra tek kelime geliyor karnımdan, özgürlük; üzerinde baskı hissetmeden seçim yapabilmek... Bedenimde bir esinti hissi yayılıyor. Bedenimi ince bir ürperti kapsıyor.


Zihnim hemen araya giriyor, "Baskı hissetmeden seçmek mi? Mecbursun kızım bazı şeylere. Seçmek falan, dünyada yaşıyorsun, Türkiye'nin gerçekleri var. Ya seçersin ya yasağı yersin."


Yeni bir nefesle gülümsüyorum zihnime. Cümlenin gerçek sahibi de bana hayalimden gülümsüyor. Farklı düşüncelere sahip olmayı fark etmek kıymetli diyorum. Yeniden kendimi karnıma, canlılığımın merkezine davet ediyorum.


Özgürlük kelimesini tekrar ediyorum bir kaç defa. Karnımda güçlü bir hareketlenme dikkatime geliyor. Baskı olmadan, zorunlu hissetmeden, kendi merkezinden ve gerçekliğinden eylemlerini seçmek özgürlüktür.


Öyle güç veren, ayaklarımı yerçekimiyle bağlayan, omurgamı güçlendiren ve destekleyen bir his ki bu... İçimde dönen kelimeleri ve hissini bedenime mühürlemek istiyorum.


Çocukluğumun, "aklına eseni yapmak özgürlük değil bencilliktir" sözünün yerine, bu yeni tanımı koymak için aldığım nefesler beni destekliyor.


Ve fark ediyorum ki, zihnimin özgürlük kelimesini duyduğunda tanımladığı şey ile (sadece özgürlük kelimesini söylemenin, duymanın, anlamanın) bedenimin özgürlük kelimesini duyduğunda hissettiği şeyin farkını çok yeni keşfediyorum.


Ben ihtiyaç kavramıyla Şiddetsiz İletişim eğitimlerinde tanıştım. "Neye ihtiyacın var?" dendiğinde özgürlüğün bir ihtiyaç olduğunu bilmezdim. "Herşeyim var ya sağol, bir şeye ihtiyacım yok" derdim. Bu konuya dair çokça yazdım. Geçmiş yazılarımdan erişip okuyabilirsiniz.


Şiddetsiz İletişim İhtiyaçlar Listesi'nde daha önce farkındalığınıza gelmeyen bir çok ihtiyaç olabilir. Siz de kendinizi ihtiyacın yaşamı sürdürmek için içimizdeki yaşam enerjisini besleyen kaynaklar olduğunu algılamaya açarsanız gönlünüzü, karşılanan ve karşılanmayan ihtiyaçlarınızın bedeninizde yarattığı duyguları biraz daha fark etmeyi denerseniz, ihtiyaç bilincinde farkındalığınız artarsa, kendinizden yeni bir siz doğurabilirsiniz.


İhtiyaçları fark etmek, ihtiyacı karşılamak için sayısız seçeneği araştırmaya cesaret etmek demek.


Mesela geçtiğimiz günlerde Türkiye bir takım yasaklar yağmurunun altında ıslanıp ezilirken, özgürlük ihtiyacının farkında olanlar ve baskı olmadan seçim yapmaya devam etmek isteyenler türlü yollarla özgürlük ihtiyacını karşılamanın yollarını yarattı.


Şiddetsiz İletişim Bir Yaşam Dili bakış açısını dünyaya armağan eden Dr. Klinik Psikolog Sevgili Marshall Rosenberg ''Hiçbir sisteme sizi isyan ettirecek ya da size boyun eğdirecek gücü vermeyin'' diyerek isyanın da gücü bir diğerine teslim etmek olduğunu vurguluyor.


Öyleyse boyun eğmeden ve isyan etmeden kendi gücümüzle buluşmanın, ihtiyaçlarımıza sahip çıkmanın ve yaşamda var olmanın yollarını yaratalım.


Anormal durumlara normal tepkiler vermenin erdemiyle, bilinçli seçimlerimizin verdiği güçle ihtiyaçlarımıza sahip çıkalım.


Her birimiz her an, gücün üzerimize kullanıldığı ya da gücü üzerine kullanan kişi olma potansiyelindeyiz.


Kişilerin ihtiyaçlarını karşılama biçimlerine karışmayı bırakalım.


Kişilerin kendine neyin iyi geleceğini, neyi yapmayı isteyip neyi yapmayı istemediğine bakarak seçimlerini özgürce yapabileceğini hatırlayalım.


Yasaklarla kısıtlanan özgürlüklerin, artan baskının açığa çıkardığının öfke ve hiddet olacağını, bunun ilişkileri koparacağını, verimlilik getirmeyeceğini hatırlayalım.


Anlaşmanın ve uyuşmanın yollarını konuşmak, her daim acıyı sağaltmak ve sağduyulu olmak, kişinin seçimlerine ve sınırlarına saygılı olmak nesillerin nesillere öğretmesi beklenendir.


Özgürlük, üst neslin yarattığı baskı sonucu alt neslin isyanıyla elde edilen bir değer olmadan özgürlüğün ihtiyaç olduğunun bilinciyle kıymetini hatırlamak ve özgürlük ihtiyacımızı karşılayacak seçimlerimizi bilinçli olarak yapabilmek mümkün olsun.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.