Kelimelerimi özenle seçebilir miyim?

Hayatın içinde, hayatla iç içe, andan ana değişen hallerimizle, halden hale geçerek yaşıyoruz. Her halimizin farkında mıyım? Bu hallerimizi hangi kelimelerle ifade ediyorum? Ağzımdan çıkan her kelimeyi özenle seçebiliyor muyum? Alışılagelmiş ifade kalıplarıyla, gelişigüzel bir yerden mi kendimi ifade ediyorum? Sözlerimle içimdeki hayat uyumlu mu? Sözlerim, düşüncelerim ve ağzımdan çıkan kelimeleri, niyetimle uyumlu hale getirmem mümkün mü? Böyle bir farkındalık düzeyine ulaşmak mümkün mü? Her an böyle bir farkındalık düzeyine ulaşmayı istemem olağan mı?


Tüm bu sorular nerden çıktı derseniz, Ramazan Bayramı arefe günü Instagram'da gördüğüm bir fotoğraf sonrası içimdeki hayatla kurduğum bağlantıdan çıktı.


Instagram'da gördüğüm fotoğrafta; bir mezar ve mezar yerinin işaretlenmesi için konulan tahta belirleyicinin üzerinde yazan “kimsesiz kız çocuğu” ifadesi vardı. Bu durumun gerçekliğini gördüğüm post üzerinden bilmem mümkün değil. Bununla beraber içim sordu; “Kimsesiz ne demek?” Sözlükte; “Anası babası, herhangi bir yakını, koruyucu kimsesi bulunmayan” diyor. Düşündüm; o mezarda yatan çocuk kimsesiz miydi? Kim olduğu, kimden olduğu ya da kiminle olduğu tespit mi edilememiş miydi? Deprem bölgesinden paylaşılan bir fotoğraf olduğu için kuvvetle muhtemel ki; ölen kız çocuğunun kim olduğu ve kimden olduğu tespit edilememişti. Gördüğüm fotoğrafın üzerimde yarattığı etki ve kalbimdeki acıyla fotoğrafa bakarak oturdum ve kelimeleri kullanma halimi ve iletişim halinde olduğum kişilerin kelimeleri kullanma hallerini yeniden düşündüm. Kimilerinin bu halimi çok anlamsız bulduğunu, "sen de her detaya takılıyorsun" dediğini hatırladım. Kimilerinin benimle benzer düşündüğünü, konuşurken kelimelerine özen gösterdiğini anımsadım.



İnsanım. Mükemmellik yaradılışım gereği mümkün değil, Allah’a mahsus bir durum. Bununla beraber, akıl ile yaratılmış bir canlı olarak mükemmel olamayacağım bilinciyle özenli olabilirim. Ağzımdan çıkan her kelimenin karşımdaki insanda bir etki yaratabileceğinin farkındalığına erişmem, “bana ne, üzülürse üzülsün” bakış açısından daha çok yakışır insanlığıma.


Kullandığım kelimelerin başkası üzerinde yarattığı etkiyi umursamıyorsam bile, kendi duyulabilirliğimi artırmak için kelimelerime özen gösterebilir miyim? Çünkü; deneyimlerime göre karşımdaki kişi yargılandığını düşündüğü zaman beni duymuyor. Dolayısıyla, kendi duyulabilirliğimi artırmak için kelimelerime özen gösterebilir miyim? Kendimi nasıl ifade edersem, karşımdaki beni net ve niyetimle uyumlu duyar diye odaklanabilir miyim?


Her an, her ağzımdan çıkan kelimeyi seçmek ve başkalarının üzerinde yarattığı etkiyi hesap etmek bazıları için yorucu ve zorlayıcı olabilir. Spontane olmayı sevenler ve otomatik düşünceleriyle konuşmaktan keyif alanlar olabilir. Zaman zaman ben de öyleyim. Bununla beraber; ağzımdan çıkan kelimelerin diğerleri üzerinde yarattığı etkinin idrakinde olmam, insan olma bilincinin bir parçası. Benden sonrası tufan bakış açısıyla, ben istediğimi söylerim demek, kendi varoluşumu gerçekleştirip diğerini umursamamak, ben söylerim o yanlış anlamasın diyerek sözlerimin sorumluluğunu almamak, ahlaken de insanlığımla örtüşen bir durum değil. Ağzımdan çıkan kelimeler ile bir diğeriyle bağlantı kuruyor, ilişkileniyorum. Keza, kendimle ilişkimde de içsel alanımda kendimle kelimeler aracılığıyla konuşuyorum. Özlediğim hayatı yaratacak olan, özlediğim ilişkileri kuracak olan, özlediğim sevgiyi oluşturacak olan konuşurken kullandığım kelimeler ve onlara paralel davranışlarım.


Ağzımdan çıkan kelimeleri özenle seçmemin, bilinçli bir farkındalıkla ifade etmemin neleri değiştirdiğini Şiddetsiz İletişim bakış açısıyla kendimi ifade etmeye başladığımdan bu yana deneyimliyorum.


Hayatın hızının içinde, çoğunlukla cümleye bile dönüşmeyen kelimelerle, emir kipli kısa cümlelerle kendimi ifade etmeye çalışabiliyorum. Kelimelerden tasarruf etmeye çalışırken açığa çıkan iletişim kazalarının sonunun gerginliklere, kavgalara, küslüklere, kopan ilişkilere, mahkemede sonuçlanan davalara dönüştüğünü gözlemliyorum.


Oysa, bildiğim kelimeleri başka türlü kullanarak kendimi ifade edebilir, ilişkilerimde yepyeni bir sayfa açabilirim.


Beni üzdün diye suçlayıcı bir ifade yerine, “..... dediğini duyduğumda, üzgün hissettim.” diyebilirim. Kimsesiz demek yerine “kimliği tespit edilemedi.” diyebilirim.


Bencil demek yerine ne yapıyor da ben o kişinin bencil olduğunu düşünüyorum, bunu söyleyebilirim.


Kısa kelimelerin tasarrufuna yönelmek size cazip gelebilir. Bununla beraber; o kısa kelimeler günlerce süren üzüntülere sebep olabiliyor. Üç kelime fazla kullanmak ise sevgi dolu bağlara, yakınlığa, dostluğa, samimiyete, içtenliğe, nice anlamlı anılara ve dahası bayram gibi bayramlara vesile oluyor.


Bir de bu açıdan bakarak, farkındalıkla ve özenle kelimelerini seçmeyi denemek ister misin?

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir iyi gelen bir yazı
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.