Anlaşmazlıkların temeli
Olduğun yerden, olduğun halinle dünya üzerinde olan ve fark ettiğin her şey senin algınla ilgili.
Bunu okuduğun anda sana ne oldu?
Zihninden geçen cümle “ Aaa öyle mi?” gibi bi merak mı?
“Ne demek istiyorsun?” gibi başka bir merak mı?
“Bu kadın saçmalıyor.” gibi bir yargı mı?
“Ne de doğru söylüyor.” diye başka bir yargı mı? Bu düşünce olasılıkları artabilir.
Peki, ışık hızında zihninden geçen bu veya benzeri düşünce/ler bedeninde nasıl bir hissin, duyumun açığa çıkmasına aracı oldu?
Zihinlerimiz ve bedenlerimiz sinir sistemi ağı ile fizyolojik bağlantı halinde inanılmaz bir koordinasyonda. Bununla beraber bu koordinasyonu fark edemediğimiz anların oranı fark ettiğimiz anların oranına göre yüksek.
Kimilerimiz bir zaman önce bu bağlantıyı fark etmenin kıymetini gördü. Yola çıktı. Yavaşlayıp içine bakar, algıladıklarına verdikleri tepkileri anlamlandırır ve tepki vermek yerine yanıt vermeyi seçer oldu.
Kimilerimiz bu süreci algılama aşamasına geçemediği için tepkisel alanda, yargı dağıtıyor.
Duyduğumuz, gördüğümüz, dokunduğumuz her şey sinir sistemlerimiz için bir uyaran. Uyarıldığımız anda, içsel radarımıza giren durumlar, deneyimlerimizden getirdiğimiz “algılama” biçimleriyle iç ve dış dünyamızda olay, durum yaratıyor.
En azından benim öğrenmelerim bu şekilde.
Psikoloji, nörobioloji, psikiyatri konularında uzman değilim. Okuduklarımdan anladıklarımı en anlaşılır şekilde yazmayı deniyorum. Eksiğim vardır. Okuduklarımdan algıladıklarım ve aktardıklarımda değiştirilmesi uygun olan birşey varsa lütfen bağlantıya geçelim. İfademi değiştirmeye heveslenirim, bilgiyi doğru aktarmak isterim.
Yazımın girişini böyle yapmamın ardındaki motivasyonumu merak edenler için yazmaya devam ediyorum.
Anlaşmazlıklar üzerine alternatif yollar arayan biri olmamda ve bu konuda çalışmamdaki sebep, bireysel hayatımda yaşadığım anlaşmazlıklar.
İlişki halinde olduğum insanlardan duyduğum ifadelerin, algısal alanımda oluşturduğu etkinin izini süre süre bir dönüşümden geçtim. Tepkisel insan olma halimin evrildiğine, dönüştüğü halinden bakmak heyecan verici. Dönüşmeye devam edecek olduğuna inancım tam.
Şimdilerde, anlaşmazlık yaşayan ve yaşadığı anlaşmazlığı dönüştürmeye çalışan, özellikle yol ayrımında olan kişilerin çatışma hallerine odak koyup çalıştıkça, bana ne olduğunu anlıyorum.
Anın içindeki algımın berraklığına varmak ve yolun taşlarını, çakıllarını, çamurlarını temizlemek, filtrelerden geçirmek; yolun başka bir yerinde, olanlara çatışma hallerini dönüştürmekte rehberlik edebilmek anlam ihtiyacıma hizmet ediyor.
Anlaşmazlıklar kişilerin, kendileriyle yaşadıkları algısal bir halden gelebilir, biriyle iletişimleri sonucundaki algısal bir halden de olabilir. İster evlilik birliği içindeki anlaşmazlıklar olsun, ister ebeveyn anlaşmazlıkları olsun, ister işyeri anlaşmazlıkları olsun, anlaşmazlığın dönüştüğü yer büyüleyici ve çok etkileyici oluyor.
Anlaşmazlık çözme/dönüştürme ile ilgili boşanma davası açma kararlılığında 3 farklı örnek üzerinden anlatmayı deneyeyim.
Anlaşmazlıklarının alternatif yollarla çözülmesine açık olarak gelen bir çift, evlilik içindeki anlaşmazlıklarının kaynağında netleşti. Kişilerin mahremiyetlerini gözetmek istediğim için çok genel ifadelerle anlatmayı deniyorum. Birinin ifadesinin diğerinin algı alanındaki karşılığı ve bu durumun insan olma haliyle birleştiği yerde, dönüşüm büyük oldu. Çiftler boşanmaktan vazgeçti.
Anlaşmazlıklarının alternatif yollarla çözülmesine taraflardan sadece birinin açık olduğu başka bir durumda, çiftler anlaşmazlıklarının kaynağında netleşti. Boşanmaya karar verdiler. Boşandılar ve birlikteliklerini “evli statüsü” olmadan uyumla sürdürüyorlar.
Anlaşmazlıklarının alternatif yollarla çözülmesine yine taraflardan birinin açık olduğu başka bir durumda, taraflar anlaşamadıkları konusunda anlaştılar. Yaşadıkları deneyimde birbirlerinin oluş halini algılama biçimlerinin, ilişkinin sürmesi için destekleyici olmadığını fark ettiler. Birbirlerine dair yargıları, düşman imgeleri, konforsuz duyguları, karşılanmayan ihtiyaçları yerini derin bir yasa bıraktı. Bununla beraber, aralarındaki düşmanlık tamamen geride kaldı. Yollar dengeyle ayrıldı.
Tüm bunlar nasıl oluyor derseniz; yavaşlamakla başlıyor. Yavaşlamak algıları fark etmeyi destekliyor. Algının fark edildiği yer, zihinsel bir savaş yerine kalple bağlantılı bir arayışın kapısını aralıyor. Seçimin farkındalığı, niyetin canlılığı ile gelen dönüşüm benzersiz oluyor.
Tüm bunlar, hayatını etkileyen onlarca olayın, algını fark etmekle dönüşeceğine inanmak senin için zorlayıcı olabilir ve söylediklerimin gerçekliğini sorguluyor olabilirsin. İşte mesele tam da bu, içindeki “anlaşmazlıklar dönüşmez, insanlar küser, bağlantı kopar.” gibi yargıların oluşmasına sebep olan kaç deneyim yaşadın kimbilir ki anlaşmazlıkların çözülmesine/ dönüşmesine dair algın ve yargın bu biçimde.
Fark etmeye başlamak için dikkatinin odağını algıladıklarına çevirmeye ne dersin?
Gördüklerin, duydukların, dokundukların algısal alanından içindeki hayata doğru hangi algısal repertuarını harekete geçiriyor ve kendini eşinle, ebeveyninle, iş arkadaşınla, partnerinle, çocuğunla bir anlaşmazlığın, çatışmanın içinde buluyorsun?
Keyifli keşifler...
YORUMLAR