Senin annen de bir insan yavrum!
Çocuğu olduktan sonra hayatının merkezi, hızı, ekseni değişmiş, bir insanım ben... Uzay’ın varlığı, özellikle ilk senelerde, beni yepyeni, insanüstü olmaya çabalayan (bkz: süper-anne sendromu) bir insana dönüştürdü... Şimdilerde bu aşırı çabadan yorulduğumu ve merkezimi kendime döndürmeye çalıştığımı, süper anneden insan anneye doğru bir yöne döndüğümü söyleyebilirim.
Her ailede olabileceği gibi bizde de karı-koca anlaşmazlıkları olabiliyor... Sesimizi yükseltmediğimiz, kapıları vurmadığımız ama karşılıklı gerildiğimiz sorunlar bunlar... Eskiden bunlardan kaçınmak için elimden geleni yapardım; neden mi? Uzay etkilenmesin diye...
Karı-koca kavgası sıkça ve gürültülü, hatta fiziksel şiddete dayalı olabiliyor. Bu elbette hiçbir çocuğun deneyimlemesini istemeyeceğimiz türden bir stres. Bilinçaltına yerleşip yetişkinlik hayatında kuracakları ilişkileri etkiliyor, günlük hayatlarını sekteye uğratacak tahrip edici alışkanlıklar geliştirmelerine yol açabiliyor, kendilerini güvensiz hissetmelerine, suçluluk duygusuna takılıp kalmalarına sebep olabiliyor. Peki ya günlük anlaşmazlıklar; bunlardan da imtina mı etmeliyiz çocukluyuz diye; nasıl olabilir ki bu?
Bu konu üzerine uzunca düşünüp insan ilişkileri konusunda uzman, bunu meslek edinmiş tanıdıklarıma danıştıktan sonra çocukların karı-koca arasındaki fikir ayrılıklarına şahit olmalarında bir sıkıntı olmadığına karar verdim. (Burada anahtar kelime makul seviye)... Sebebi de şu: Hayatta belli bir seviyede stres ve anlaşmazlıklar her daim var olacak; bunun belli bir dozuna maruz kalmak çocuklarda aşı etkisi yapabilir. Yani her daim mutlu, her daim dengeli, her daim aynı fikirde olmamak da insan olmanın bir parçası... Sadece olumlu duyguları kabul edip sadece mutlu ve neşeli anları çocuklarla paylaşıp diğerlerini yadsımak mantıklı değil...
Uzman klinik psikolog Çiğdem Bilgen “Ebeveynler Arası Çatışmaların Çocuklar Üzerindeki Etkileri” isimli makalesinde şöyle diyor: “Anne-baba arasındaki soruna rağmen, ebeveyn ve çocuk arasındaki yakın ve sıcak ilişki, eleştirici olmamak, çocuğun durumunu ve ihtiyaçlarını gerekli şekilde gözlemleyebilmek, özellikle ergenlerde işlevselliğin gelişmesine yol açıyor. Destekleyici ev ortamında orta şiddetli çatışmalar, fayda bile sağlayabilir: Çocuk stres yaratan uyaranlarla, baş etme mekanizmalarını tüketmeden, etkin bir şekilde baş etmeyi, problem çözme yetilerini geliştirmeyi öğrenir.”
Önemli noktalardan biri de çocuğun tartışmaya şahit olması gibi tartışmanın çözümüne de şahit olması. Bilgen makalesinde şöyle diyor: “Anne-baba arasındaki çatışmanın çözüme ulaşması, kavganın çocuk üzerindeki etkisini azaltır. Çatışmanın çözüme ulaşması, bu çatışmanın yapıcı olduğunu çocukların hissetmesine yol açar, çocuğun tepkisi de buna göre değişir. Her zaman çocuğun önünde çözüm bulmak mümkün olmasa da, bu konuda yapılacak açıklamadan, çocuklar fayda sağlayacaktır.”
Velhasıl her daim mutlu, her an oyun oynamaya hazır, evdeki makul duygu durumunu korumak üzere her türlü çatışmadan kaçınan bir süper anneden, mutsuz olabilen, öfkelenebilen, sıkılabilen ve bu duygularını (henüz rahatlıkla olmasa da bir nebze) ifade edebilen normal insan evladı bir anneye dönüşme yolculuğumun getirileri bunlar...
YORUMLAR