Hayatımın dönüm noktası: Kanser
Selamlar, ben Deniz, Bütünsel Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Koçu’yum. Bundan sonra her hafta sizlere sağlık ve yaşama dair konularda yazacağım. Ama öncesinde sizlere kendi hikayemi anlatmak istedim. Bundan iki yıl önce, birden çok sık hastalanmaya başladım. Normalde, kışları grip bile olmayan ben üst üste ishal oluyordum, kendimi halsiz hissediyordum, kaşlarım, saçlarım zayıflamaya başlamıştı. Ama ben bunların arasındaki bağlantıyı anlayamayacak ve bedenimle ilgilenemeyecek kadar yoğun çalışıyordum.
Yanlış anlamayın, o kadar da umursamaz değildim. Bu sıkıntılarımla ilgili birkaç kez doktora ve acile gittim ama stres dışında hiçbir geçerli sebep bulamadılar; bunların hepsinin bir bütün olarak tek bir hastalığın habercisi olabileceği, ben de dahil olmak üzere kimsenin aklına gelmedi. Ne zaman bir doktora gitsem, aldığım cevap, bu rahatsızlıklarımın stres kaynaklı olabileceğiydi. Haklıydılar da, çok stresli bir yaşamım vardı, yönetimden mobbing görüyordum, işimi sevmeme rağmen endişe ve stresle işe gidiyordum, gün geçtikçe neşemi ve hayat enerjimi kaybediyordum.
Bütün bunlar olurken kardeşim imdadıma yetişti. Çok önceden planlanmış bir tatilimiz vardı, Barcelona’ya onun yanına gittim. Ben yürümeyi çok sevdiğim için kardeşimle sürekli o sokak senin, bu sokak benim diye yürüyorduk, akşam da eve gelince bugün kaç adım attık diye uygulamaya bakıyorduk. 30 bin adım, 28 bin adım, 23 bin adım derken tatilin sonuna geldik ve ben gerçekliğime geri döndüm.
Döndüm döneli bir hafta olmamıştı ki bedenim aşırı derecede hantallaşmaya başladı, o 30 bin adım yürüyen kadın gitti, bambaşka bir hal aldım. Odanın bir ucundan diğer ucuna bile inanılmaz yavaş yürümeye başladım. Nefesim tıkanmaya başladı, sanki 50 yıldır günde 3 paket sigara içiyormuşum gibi nefessiz kalıyordum. İşte, bedenimin verdiği bu son sinyal beni uyandırdı, yürümeyi o kadar çok seviyorum ki, bedenimin bana “en sevdiğim”i elimden alarak “Artık uyan!” demeye çalıştığını düşünüyorum.
Sonunda bedenimin çağrısını duydum ve çok detaylı bir doktor kontrolüne gittim. İşte o gün hayatımın dönüm noktasıydı. Doktorum “Deniz, çok üzgünüm, kanında kötü hücrelere rastladık” dedi. Kötü hücreler=kanserin yumuşatılmış hali! Kanser olduğumu o an öğrendim. “Ne yaşadın, ne düşündün?” derseniz, o anlar benim için hafif buğulu ama kendimce çok soğukkanlı yaklaştığımı hatırlıyorum. Bana sorarsanız “Bir sorun var, o halde bir çözüm de olmalı” mantığım hemen devreye girdi. Belki de, şimdi düşünüyorum da, bedenimde ne sorun olduğunu öğrenmek, bence beni rahatlattı.
Beni hemen hastaneye yatırdılar, hocam Prof. Dr. Mutlu Arat benimle tanışmaya odama geldi; teşhisimi benimle paylaştı. Akut lösemiymişim. Yeni maceram da böyle başladı. Lösemi bu hayatta benim şansım oldu. Bu yaşadıklarım, bana öyle farkındalıklar getirdi, hayatım o kadar büyük bir dönüşüme uğradı ki... Şems-i Tebrizi’nin çok sevdiğim bir sözü vardır: “Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden iyi olmayacağını?”
Doktorum bana hastanedeki ilk akşamımda “Deniz, kan sayımın çok düşük ama bu değerlere rağmen yürüyerek hastaneye gelebildiğini gördüğüm yegane hastalardansın. Çok şaşırdım” demişti. O zamanlar, açıkçası bu söz beni çok gururlandırmıştı, ne de olsa kimsenin yapamadığını yapmıştım, o değerlere rağmen yürüyerek gelmiştim, çok güçlüydüm, herkesi şaşırtmıştım işte, bana binlerce alkış, bravo... O değerlerle yürümeyi geçtim, işe gidiyordum, toplantılar yapıyordum, arkadaşlarımla, ailemle vakit geçiriyordum, tatile gidiyordum. Tedavim ilerledikçe bu konuda daha fazla düşünmeye başladım. Ve bir an, aslında bedenimden ne kadar kopuk yaşadığım kafama dank etti. Bedenim defalarca bana stresimi azaltmam, durmam, sakinleşmem, kendime şefkatli davranmam gerektiğiyle ilgili sinyaller göstermişti ama ucundan kıyısından üstüme alınmamıştım. Üstüne üstlük, sadece ben değil, birçoğumuzun bedeninden ne kadar kopuk yaşadığını da fark ettim. Bedenimi tanımam, onun en yakın arkadaşı, kardeşi olmam gerektiğini anladım. Yaşadığım bu tecrübe, bende sağlıkla ilgili daha fazla bilgi edinme isteğini uyandırdı ve merkezi New York'ta bulunan Institute for Integrative Nutrition okuluna başvurdum ve oradan mezun oldum. Bütünsel Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Koçu olarak bundan sonra her hafta sizlerle ilginizi çekeceğini düşündüğüm konularla beraber olacağım, benimle yeni yolculuğunuza çıkmaya ne dersiniz?
Sevgilerimle, mutlu haftalar...
YORUMLAR