Pembe hanımlar…
Bugün yine serin ama güzel bir sabah ve cok değerli iki isim ile beraberiz...
Sevgili Nevval Sevindi ve Seda Kansu... Bol özveri ile çalışan bir Sivil toplum kuruluşu daha…
Bu sefer paylaşmak istediğim dernek ; " Pembe hanim kanserli hasta ve yakınlarıyla dayanışma derneği"
Onlarla tanıştığım yerde, Workshop organizyonunun her sene düzenlediği HİZ! Yani "Hasta İletişim Zirvesi" Fenilketonuriyi ve onun getirdiği yaşam şeklini paylaşmak amaçlı davet edildiğim tüm organizasyonlarda oldugu gibi burada da yine farklı hedeflere yönelik değişik isimler ve derneklerle bir aradayım.
Bu tarz platformlarda, bilgi amaçlı yaptığınız sohbetler ile zaman zaman kalıcı dostlar kazanıyor ve tabii ki onlarla beraber yeni projeler üretebiliyorsunuz. Böylece yoldaşlarınızın sayısı artıyor ki, bu da çıktığınız amacı baz aldığınızda taraflar için cok önemli.
Malumunuz kanser hepimizin yakından ilgilenmesi ve hatta bilgilendirilmesi gereken bir durum. Hepimiz birer engelli adayı olduğumuz gibi çeşitli etkenler sebebi ile her an kanser tanısı alabiliriz. Peki, Böyle bir durumda ne yapmamız gerektiğini nasıl düşünmemiz ve neler yaşamamız gerektiğini biliyor muyuz ya da nereye başvuracağımızı?
Tüm bunları genel anlamda içeren ve hayatlarında kanseri durdurmayı başaran iki pembe hanim la beraberim. Sohbetimize başlıyoruz ve onlara hasta iletişim zirvesinde dernek standına giderek ilk sorduğum soruyu tekrar soruyorum.
" pembe hanımlar kimdir ve neler yapar?"
Buyurunuz efendim...
"Pembe hanim derneği, ismini, derneğin kurucu başkanı ve halen başkanlığını yürüten Nevval hanim in Boşnak kökenli anneannesinden alıyor.
Pembe hanim 2010 yılında sadece kanser hastaları ve yakınları tarafından kurulmuş bir dernek. Amacı tamamen hasta ve hasta yakınlarına yol rehberliği yapmak ve elbette insanları bilinçlendirmek. Dernek adı feminen gelse de hastalar ve yakınları tabii ki sadece kadınlar değil.
"Her zaman dediğim gibi damdan düşenin halinden, sadece damdan düşen anlar düşüncesiyle hareket ediyoruz diyor " Nevval hanim.
İlk kırmak istedikleri düşüncelerden biri kanser olduğunu öğrenen bir kişinin hemen öleceğini düşünmesi ve yakınlarının da bu travma ile yaşaması.
Bu fikre karşı çıkıyorlar, çünkü onlar tanı aldıklarında böyle hissetmemişler. Kimsenin de bu hisse sahip olmasını istemiyorlar.
Genelde toplumda ilk akla gelen, ölüm korkusu, ameliyat ve kemoterapi süreci imiş. Sebebi de hepsinin kişiye özel de olsa yan etkileri ve psikolojik anlamda verdiği sıkıntının zor bir süreç olarak bilinmesi.
Diğer yandan özellikle kadınların hele hele Anadolu da rahim ve meme kanseri durumlarında sanki kadınlıkları gidiyormuş gibi düşünmeleri ki bu yalan da değil, çünkü o bölgede böyle bir vaka ile karşılaşıldığında erkek annesi hemen kuma aramaya başlarmış!
Nevval hanim ve Seda hanim, cerrah ve onkologlari ile birlikte uygulanan tedaviye bilinçli olarak devam ettikleri için anneciğim gibi kanseri durduranlardan. Ama bu yolda mücadeleleri hiç durmayacak, bu kesin!
Gelelim pembe hanim ne yapar?
Tabii ki her doğru çalışan sivil toplum kuruluşu gibi toplumu bilinçlendirici çalışmalar yapıyor ve hastaların kendi hakları üzerine mücadele etmelerini ve maalesef yanlış olan pek cok sağlık politikasını birlikte değiştirebilmek için eğitimler ve interaktif seminerler düzenliyor.
Türkiye de pek çok ilde gerçekleştirdikleri eğitimlerin yanı sıra, Üniversiteler ve belediyeler ile işbirliği yaparak büyük kitlelere rehberlik ediyorlar. Kanser ve beslenme, kanser ve gençlik, kanser ve yaşam gibi temaların yanı sıra kemoterapi ziyaretleri yapıyorlar, bir çeşit kemo dostluğu diyebiliriz.
Konferans, söyleşi, interaktif seminer, hastane ziyareti, üniversite sivil toplum dersleri uluslararası workshop ve uluslararası konferans derken iki yüze yakın etkinlikleri var.
Halen süren ve hedeflenen çalışmalar ise;
- PKU Aile derneğimizin de içinde olduğu, beş hasta derneği ile birlikte ulusal hasta platformu ve çalıştayı oluşturmak, " Hastayım, haklıyım"
- Kanserli hasta ve yakınlarına yönelik yaşam kılavuzu süreci,