Kanında gönüllülük var mı?

Bence var...



Düşünür müsün lütfen, bugüne kadar neyi gönüllü olarak yaptın? Ya da insanların bildiği klişe ve tamamen yanlış olduğunu düşündüğüm soru kalıbı ile yazayim;

"Bugüne kadar neyi, ne kadar süre ile karşılıksız yaptın?"



***


Eveet, bu yazım için de, benim gibi havadan sonra yerde hizmet vermeye devam eden bir kabin memuru arkadaşımla beraberim. Sohbetimiz biraz hassas ve zor görünse de, hayat vermenin kolaylığı üzerine kurulu …


İlik bankası ve bu yöndeki çalışmalar, daha doğrusu gönüllülük esaslı eylemler…



İkimizin de ortak noktası, yıllar önce havadan para kazanıyor, o ülke senin bu ülke benim diyerek uçuyorken, bugün insanlık adına, özellikle de çocuklar için daha iyi bir yaşam ve hatta yaşam hediye etme adına yol alma enerjisi ile uyanıyor olmamız.



Biz özgürüz, sınırımız yok ve gönüllülük kanımızda epeyce mevcut :)



***


Hadi benim çıkış noktam belli. Anne olma sebebi ile öğrendiğim farklı yaşam şeklini daha da araştırarak anlatmaya ve bu alanda bir şeyler yapmaya başlamam... Malum, kimse bilmediği ve okullarda da öğretilmediği için olay başına gelir, sen bir şokla öğrenirsin ve eyleme geçersin...


Peki ya Sema Savaş?


Bu yüzden ben de kendisine, ilik nakli ve bağışlara yönelik çabalar, gönüllülüğe çağrı çalışmaları gibi soruları ardarda yöneltiyorum ve susuyorum.


"Geçen yıl İstanbul Tıp Fakültesi radyasyon onkolojisi doktorlarindan Prof. Dr.Musa Altun'la sohbet ediyordum. Musa Bey onkoloji hastalarına kan ve kan ürünlerini temin etmekte yaşanan zorlukları anlatınca araştırmaya başladım. Öğrendiğim en çarpıcı bilgi, ülkemizde her yıl 2 milyon ünite kana ihtiyac duyulduğu ve bunun yarısının kurumlar tarafından, diğer yarısının ise hasta yakınlarının çabaları ile karşılandığı oldu!

Çok şaşırdım ve sonrasında bu bilgiyi sohbetlerimde paylaşarak, bir taraftan da araştırmalara devam ederek bu konuyu detaylandırmak ve düşündüğüm bazı hayalleri gerçekleştirmek istedim ve ilk adımı attım.

2012 senesinin Mayıs ayında 'Gönüllülük Kanınızda Var' sloganı ile yaklaşık otuz kişilik bir grup kurdum. Grup arkadaşlarım öyle inandılar ki çıktığımız yola, hep beraber kısa sürede başka gönüllüler bulduk ve iki yıl dolmadan sayımızı on iki bine yükselttik.’’






Harika bir artış, ama yetmiyor öyle mi?


"Kesinlikle… Bizler kan gönüllüleri olarak yola çıktık, ama bu yolda medikal tedavileri sırasında sıklıkla kan ihtiyacı olan hastalarımızın bazılarının da ancak ve ancak kemik iliği nakli ile tedavi olabildiğini öğrendik.

Düşünün ki, tek kaynağı insan olan ilik naklinde sadece gönüllü yetersizliği yüzünden bir çok yaşam son buluyor! Dünya nüfusumuz sekiz milyara yaklaşıyor ama ilik için gönüllü sayısı 21 milyon!

Hep duyarız, biliriz ki hepimiz birer adayız... Yarınımız belli olmadan yaşıyoruz, ihmalkarız ve boşveriyoruz. Oysa kimin yarını belli ki?’’



***



Benim şu PKU yüzünden duyduğum nalet mi nalet bir laf var; "Amaaan sen mi kurtaracan dünyayı?"

İnanın bu lafı duyduğum zaman içimdeki şiddet duygusu şiddetle ortaya çıkıyor ve büyüyor! Tabii ki dünyayı ben kurtaramayacağım ama belki kurtarabileceğim bir hayat, dokunabileceğim bir yaşam var. Kendi alanımda bile aldığım büyüük bir huzur var. Alın size en güzel karşılık; İÇ HUZUR... İNSANİYET... MUTLULUK... Hangisi parayla ilgili?



***



Bugün nakil için bekleyen hastalar bir zamanlar bizim gibi sağlıklıydı öyle değil mi? Peki ya bizim de başımıza gelirse; bir gün biz ya da en yakınımız ilik nakline ihtiyaç duyarsak ne olacak? Yani nasıl bir yol izleniyor?



"İlk başta aile içi bir tarama yapılıyor. Uygun ilik bulunamadığı takdirde Ankara ve İstanbul'daki kemik iliği bankalarından akraba dışı uygun ilik aranıyor. İste sorun da tam burada baslıyor. Çünkü, akraba dışı uygun ilik bulmanın tek yolu 'Gönüllü İnsanlar'."



Bizim kaç gönüllümüz var?



"Ülkemizdeki sayı ne yazik ki içler acısı... İstatistikler gösteriyor ki, bir kişiye ilik nakli gerektiğinde uyumlu iliği bulma şansı neredeyse kırk binde bir! Toplam gönüllü sayımız da 35 bin!"



Amaç daha çok ilik bankası mı açmak yoksa gönüllü sayısını mı arttırmak?



"Her ikisi de. Çünkü her zaman ilk başvuru, üyesi olduğumuz Dünya Kemik İliği Bankası'na yapılıyor. Orada dediğim gibi 21 milyon insanın kaydı bulunuyor."



Bu cümleyi duyduğumda huzurla gülümsüyorum. Çünkü Sema’nın yönlendirmesi ile, yine bir kabin memuru arkadaşımla beraber bağışta bulunmuştuk. Kanlarımız üzerinde çalışıldığını düşünürsek orada bizim de kaydımız var ve dua ediyoruz ki bir an önce uygunluk haberi gelsin ve bir hayat kurtulabilsin ya da kurtulma şansını yakalasın.



Aynı bu karede olduğu gibi…


"Evet. Orada milyon gönüllü kaydı var, ama orası tüm dünyanın ortak havuzu. Aslında çare gibi görünse de, bir yığın kaosu da getiriyor beraberinde ve bürokrasi denilen insanlık dışı kavramlar ve canavarlar çıkıyor karşınıza.

Uygunluk halinde, aylar sürüyor nakilin gerçekleşmesi. Düşünebiliyor musun, 21 milyon gönüllü arasında uygun ilik bulunamamış hastalar var, yani yurt dışına, başka başka ülkelere gitmek inan çözüm getirmiyor."



Uygunluk haberi gelmiş olsa bile, o an donör uygun oluyor mu?



"Yoooo, olmayabiliyor. Hatta 'Şu an tatildeyim ancak bir ay sonra verebilirim' diyen bile var!

Oysa her geçen gün hastanın aleyhine işliyor ve o hastanın onu bir gün daha fazla yaşatabilmek için nelerini feda edecek yakınları var... Ama çaresizce bekliyorlar. İnsanların merhametine sığınmaktan başka yapacak şeyleri yok!"



Bu grubun sloganı, "Biri Seni bekliyor" ya da "Bir Yaşam Seni Bekliyor" olabilir.



"Hazırladığımız pek çok slogan var, onlarla beraber zaman zaman kullanabiliriz.

Bizler aslında iyi insanlar olsak da birçok konuda yeterli bilgiye sahip değiliz ve en büyük sorunumuz organize olamamak. Tüm bu sorunlarla birlikte grup olarak hedefimiz, gönüllü sayımızı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi 4-5 milyona çıkarabilmek."



Hedef büyük ama zor değil. Peki ya operasyon? Mesela bana uygunluk haberi gelirse ne yapacaklar, onu da anlatır mısın?



"Öncelikle biliyorsun ki kemik iliği nakli bir ameliyat değil. Bağış için iki ayrı yöntem uygulanıyor. Birincisi, anestezi altında kalça kemiğinden şırınga ile alınıyor, belki bir ya da iki gece hastanede kalırsın ve sonra normal yaşamına dönersin. İkincisi, damar yolu ile bağış yapılıyor. Yani ilik yoğun olarak kemikte bulunuyorsa, iliğin kana geçmesi için birkaç gün aşı oluyorsun ve kandaki ilik miktari yeterli seviyeye ulaştığında, aynı kan bağışı yapar gibi damar yoluyla iliğini bağışlıyorsun."

İnanılmaz bir olay ve düşün ki bağışladığın iliği vucudun kısa sürede tekrar üretiyor!


İşte dostlar, bir yaşam hediye etmek bu kadar kolay, bu kadar basit!



Hediye edilen bir yaşam...


Bunun için gerekli şartlar; sağlıklı yaşam + bolca sevgi + biraz gönüllülük + biraz iyi niyet ve biraz da vicdan. Kanında da gönüllülük varsa, sen de bir yaşam hediye edebilirsin..

Sevgili Sema Savaş'a ve yine bir kabin memuru olan Ebru Denli'ye, Dr. Meral Delibay ve Dr. Saim Acar'a ve adlarını yazamadığım tüm gönüllü kardeşlerimize, yoldaşlarımıza hedefleri ve yolları için, yakında kuracakları "Türkiye Kan Gönüllüleri Derneği" için bol şans diliyorum.



Gönüllüler…


***



Savaş belki de kapımızda, tadımızı bozan, mutsuz eden binlerce konumuz var ama biz inadına yaşam verelim, inadına sevelim, yaşam hakları için hep mücadele edelim…




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.