Uzay kampı mı?

Ah be çocuklar, gitmediğiniz bir uzay kalmıştı… Farkında mısınız bazı çocukların artık hiç boş vakti yok. Anladık sosyal olacaklar, girişken olacaklar, iletişim kurup aktif hayata geçecekler hayhay ama onlar aktif olurken biz anneler de haftasonu onlarla vakit geçireceğiz diye trafiği, kalabalığı, yolu, gürültüsü derken zaman zaman pasif oluyoruz.



Hem sevgili, hem lider, hem anne, hem dost hem evlat olmaya çalışıyoruz ama gelin görün ki bu tempoda iş ve hedeflerimizle ilgili bazı projelerimizi erteler hale geliyoruz. Oysa herhangi bir konuda yapılması gerekeni ertelemek, inanıyorum ki bizim gibilerin hiç tarzı değil… Lakin bu çoook sosyal ve çocuklu yaşam gercekten süper, ancak bir o kadar da yorucu.



Vallahi çocuklu evlerde zaman yönetimi falan hak getire :) Hanemizde sürekli bir plan, bir strateji bir etkinlik söz konusu. Bu sebeple maşallah ajandalar full.


İzmir'de bir Uzay Kampı



İyi ama arada mola almak gerekmez mi? Hem de daha iyi taktikler belirleme ve ruhların tazelenmesi açısından her iki taraf icin de uygun bir mola... Tabii en çok biz anneler için.



’’Mola’’ dan kastım çocukları öyle anneanneye, babaanneye ya da arkadaşa yatıya göndermek falan değil. Kampa göndermek. :) Bildiğin on günlük on beş günlük kamplara. Bütçeye ve zamana göre nasıl isterseniz.



Açıkçası benim artık en büyük yardımcım ve kurtarıcım kamplar. Yok yok öyle klasik çadır hayatı değil. Aksine full disiplin ve sistem içinde işleyen bir yapıda, maksimum seviyede bilgi, güven ve eğlencenin olduğu, telefonun, Ipadlerin hatta internetin bile sınırlı olduğu -ki günümüz için de uygun- bir yaşam alanından bahsediyorum.



Pek çok aile için harika bir fikir, hatta onları düşündüren kısmı belki de sadece ücretleri... Ancak konuya bizim cephemizden, yani diyetli ailelerin penceresinden bakarsanız, bizim için ücretin pek de üst sıralarda olmadığını anlayabilirsiniz.



Ben ki hem anne hem de bir sivil toplum lideri olarak bu kamp olayını her düşündüğümde defalarca deşer deşer her türlü senaryoyu hesaplardım, endişelenirdim.. Ama endişelerim çocukların diyeti bozması yönünde değildi. Tam tersine karşılarındaki kişilerin algı seviyesi yönünde idi. Çünkü malumunuz bir çocuğun sadece sebze, meyve ve kendi özel ürünleri ile beslenmesi herkes için kolay anlaşılabilir bir durum değil, hatta hiç anlamayanlar bile var!



Şöyle ki, hayat boyu diyetli bir çocuğa sahip olmak bazı açılardan harika, bazı açılardan da zor. Çünkü, çocuğun bulunması gereken ortamlarda bir köstebek gibi çaktırmadan yol alıp alt yapıyı, ikramı organize etmek ve o mekandaki görevlilere epey sağlam bir brifing vermekten geçiyor ki, bu da yönetimi ve görevli personeli etraflıca eğitmeniz demek.



İşte biz de Lal ile bu aşamadan geçtik diyebilirim, yani bir kamp deneyimi yaşandı ve başarı ile sonuçlandı. İlk kampının dağda, kırda, sahilde olmasını hayal ederdim ama küçük hanım kamp için uzaya gitti :)


Şaka değil... Gerçekten bir astronot olmak için gerekli eğitimin verildiği bir "uzay kampı" na gitti. Bu kamp, Amerika ve Kanada’dan sonra üçüncü sırada yer alıyor. İzmir de bulunuyor ve "Uzay Kampı Türkiye, Alabama Uzay Bilimleri Sergi Komisyonu " Lisansı’na da sahip. Ben de size önce bu kampı, sonrasında ise, deneyimleri aktaracağım.


"Geleceğin Yıldızları"



Uzay Kampı Türkiye, merhum işadamı Kaya Tuncer tarafından 12 Haziran 2000 senesinde İzmir’de açılmış. Türkiye’nin önde gelen endüstri parklarından birisi olan Ege Serbest Bölgesi’nde yer alıyor. Kampın danışmanı NASA’da çalışan ilk Türk mühendisi İsmail Akbaş. Uzay Kampı Türkiye’de, yetişkinlere ve 7-15 yaş arasındaki çocuklara yönelik programlar sunuyor. İsterseniz ailece gidebilirsiniz. Programlarda, astronot simülatörleri aracılığıyla uygulamalı uzay teknolojileri eğitimi verilirken aynı zamanda interaktif etkinliklerle takım çalışması, zaman yönetimi, kendi başına iş yapabilme gücü gibi yetilerin gelişimine de katkı sağlanıyor.



Buraya katılan çocuklar, NASA’nın dizayn ettiği simülatörlerle; uzay, fen ve teknoloji konularına farklı bakış açısıyla bakmayı öğreniyorlar. Çevrelerine ve teknolojiye karşı farkındalıklarını geliştiriyorlar ki aslında pek çok yetişkinden daha duyarlılar.



İngilizce dil seçenekli programlar bir yana, uygulamalı etkinliklerle takım çalışması, zaman yönetimi, bağımsız iş yapabilme, karar verme ve problem çözme yetilerini geliştiriyorlar.



Tabii bu arada uluslararası arkadaşlıklar kurma fırsatını da unutmayalım. Açıldığı günden beri farklı programlarda yaklaşık 150 bin kişinin ziyaret ettiği kampta, tüm etkinlikler astronotların eğitim aldıkları simülatörlerle yapılıyor.



Sıfır yerçekimi duvarı, 1/6 Ay yürüyüşü koltuğu, Çok Eksenli Simülatör, yaklaşık birebir ölçülerdeki Discovery Uzay Mekiği bu simülatörlerden sadece birkaçı…


360 derece görüntü imkanı veren dijital ekran “sihirli küre”, sanal gerçeklikle Mars gezisi, dijital planetaryum, güneş teleskobu gibi son teknoloji ürünü eğitim araçlarının da bulunduğu kampta, roket tasarımı, robot dizaynı gibi çalışmalar da yapılıyor. Kampta sunulan eğitime ek olarak, çocukları uzay araştırmalarına yönlendirmek için özel projeler de düzenleniyor. Hatta NASA ile video konferanslar yapılıyor, belirli günlerde NASA astronotları davet edilerek öğrencilerle buluşturuluyor.


Uzay Kampı Türkiye’de müfredatın akademik katkısı kadar sağlık ve güvenliğe gösterilen azami dikkat de öne çıkıyor. Çocuklar için, yemek menüsünden sağlık hizmetlerine, güvenlikten hijyenik koşullara kadar her aşama dikkatle planlanıyor ve uygulanıyor. Katılan öğrencilerin sağlık durumları, varsa alerjileri ve kullandıkları ilaçlar gibi bilgiler önceden ailelerinden alınıyor ve çocuğun özel durumu kamp boyunca hem görevli eğitimciler hem de sağlık görevlileri tarafından hissettirilmeden takip ediliyor.


İşte benim takıldığım alan da buydu! Ancak hakikaten orada öyle bir ekip var ki, sanıyorum Lal her sene orada bir ay falan kalabilir. Demek istediğim her diyetli çocuk gönül rahatlığı ile gidebilir. Bu ekibin başındaki müdürden tutun da catering personeli ve hemşiresine kadar herkes inanılmaz bilinçli. Hele hele Lal ile ilgili bilgileri, Lal in ruhu bile duymadan düzenli olarak aktaran operasyon ve eğitim müdürü Mevlüde Hanım’ın iş disiplinine ve gösterdiği hassasiyete hayran kaldım diyebilirim.



Onlar, Lal’in vesilesi ile bambaşka bir yaşam şeklini öğrendiler, ancak Lal ve tabii ki diğer çocuklar da bilgilerine bilgiler katarak, gelişmeyi, sistemli olmayı ve başarı için sıkı çalışmayı bireysel değil, ekip ruhu ile yaşadılar.



Biz çocuklarımıza eğitim diyelim, teknoloji diyelim, vizyon diyelim, birileri de sürekli onların önünü kapatmaya çalışsın, geleceğini karartmaya, yok etmeye çalışsın, onlara yeni ufuklar açacağına yasaklar getirsin... Oysa bu zihniyet bazı çocuklarımızın, her tür şansını maalesef küçük yaşta kaybettiriyor.


Yapıcı, bilinçlendirici, duyarlı bir ruh için bence yetişkinler de katılmalı bu organizasyonlara ki, bu da mümkün. Uzay Kampı Türkiye’ye üst üste 12, 13 senedir düzenli olarak katılan okulların yanı sıra, yıllardır katılan şirketler bile varmış.



Bu paylaşım ve fotoğraflar için Uzay Kampı Halkla İlişkiler Müdürü sevgili Emre Aday’a ve Kültür Koleji öğretmenlerinden sevgili Gülçin Demirtaş’a çok teşekkür ediyorum.



Kamp maceramız sonunda başladı ve hızla yol alacak gibi. Sırada iki kampımız daha var. Maceramızın bir sonraki ayağı ’’Geleceğin Yıldızları’’ ile olacak… Bu etapta çok değerli yandaşlarla beraberiz. Tüm diyetli çocuklarımız için kamp sürecinin olumlu, mutlu ve paylaşım dolu geçmesini umuyorum.



Lütfen unutmayın, onlarla aramızdaki tek fark tükettiğimiz besinler. Bu da asla ve asla sosyal hayattan geri kalmaya sebep olacak bir durum değil !! Aksine, her zaman birlikte paylaşmak, birlikte üretmek, birlikte çözümlemek...hayatı birlikte yaşayabilmek…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.