Seni seviyorum demekten kaçan erkek sevilir mi?
Kadınlarla erkekler arasındaki en büyük farklardan biri, güzel sözleri telaffuz etmede kendini gösterir. Kadınlar içlerinden geleni çekinmeden, bekletmeden söylerler. Erkekler ise genellikle pozitif duygularına dair hiçbir şey dile getirmezler.
Bir erkek televizyonda, sokakta, orada burada gördüğü bir kadın için cömertçe “Ne güzel”, “Çok güzel” “Vay be, hatuna bak” der. Ama yanındaki sevgilisinden, bir tanesinden “Ne güzelsin” lafını esirger.
Kadının telaffuz etmekten çekinmediği “Seni seviyorum”u, erkeğin ağzından kerpetenle bile almak mümkün değildir. Araya az biraz mesafe girince “Seni özledim”i, “Sana sarılmak istiyorum”u duymayı ise kadın nafile bekler.
Kadın erkeğe der ki: Niye bana hiç beni sevdiğini, beğendiğini söylemiyorsun?
Erkek cevap verir: Sevmesem, beğenmesem yanında durur muyum? Yani bir de kendine değer biçer. Aslında uçacak, kaçacak bir şeydir de kendisi, varlığını yanındaki kadına armağan etmektedir.
Kadın erkeğe sorar: Kaç gün oldu ayrı uyuyoruz, beni özlemedin mi? Erkek bunu bir biçimde zaten söze dökmüştür de kadın anlamamıştır: “Ne zaman dönüyorsun?”
Kadın genellikle bu sözlerle kendini bir süre avutur. Farkında olmasa da erkeğin tutulacak, korunacak bir değer olduğunu kabul ettiğinden, “Doğru” der, “sevmese yanımda durmaz ki.” “Evet” der, “demek ki beni özlediğinden soruyor ne zaman döneceğimi.”
Erkeğin diline akrep kaçması, kadının gönlüne hitap edecek bir çift lafı etmemesi, onun düşünebileceğinden daha fazla zarar verir aralarındaki ilişkiye. Çünkü kadın sevdildiğini, beğenildiğini tahmin etmekten, öngörmekten, hayatındaki adamın davranışlarına bakıp bir tür altyazı okumaktan bıkar. Araları türlü sebeplerden açıldığında, kadının aklına zaten sevilmediği gelir, sevdildiğini duymamak mesafelerin açılmasını hızlandırır.
Erkek mesela arabasını sevdiğini söyler, motosikletini sevdiğini söyler. Cebinde taşıdığı çakısını bıçağını, magalda kanat çevirmeyi, annesini ne kadar sevdiğini söyler. Ama erkek beraber olduğu kadına onu sevdiğini söylemez.
Niye?
Çünkü mesela arabasını, motosikletini, çakısını bıçağını, kanat çevirmeyi, annesini sevdiğini söylemek erkeksi, kadını sevdiğini söylemeyi kadınsı bir şeydir onun için. Muhtemelen büyürken bir erkeğin annesine onu sevdiğini söylediğine şahit olmamıştır. Muhtemelen erkeklerin kadınlara sevgi sözleri sarf etmediği bir iklimde yetişmiştir. Muhtemelen öğrendiklerini değiştirmek bir fikir olarak bile aklına gelmemiştir.
Ne olacak peki? Kadınların sevildiğini duymaya ihtiyacı var, erkekler söylememekte ısrarlı. Ne yapsın kadınlar?
“Madem o söylemiyor, ben de artık demeyeceğim” deyip sussunlar, ucuna gelince söylememek için dillerini mi ısırsınlar? Bir kadın sevdiğini söylemeden ne kadar durabilir ki? Bir kadın sevildiğini duymadan ne kadar o ilişki içinde kalabilir ki?
Erkekler keşke kestirip atmasalar “sevmesem yanında durur muyum” diye. Bunu bir tür iltifat olarak kabul etmeseler. Sevdiklerini arada bir söyleseler, en azından buna gayret etseler. Erkeklerine zarar gelmeyeceğini anlasalar. Dile getirdikleri sevginin ilişkilerine nasıl huzur vereceğini, anlaşmazlıkları çözmeye nasıl katkısı olacağını keşke görebilseler.
Bilseler, şu hayatta ancak sevgilerini ifade ettikleri kadar sevilecekler. Onlar adına ne büyük kayıp.
YORUMLAR