Her okula bir Ahmet Aydın!
Gerçekten insanın çocuğunun okula başlaması hayatının bir dönüm noktasıymış. Kızım Derin hafta başı itibari ile anaokuluna başladı. Eylül ayından bu yana yapmış olduğum okul ziyaretleri çerçevesinde en iyi okul, eve yakın okuldur kararına vardım. Hem bütçeye uygun hem de anne ve babanın seçme kriterlerine uygun bir anaokulu bulduk. Sanırım bulduk, hala içimde bazı sıkıntılar var.
Bu sıkıntıları ya geniş bir insan olup aşacağım ya da başka bir okul arayışına gireceğim. Ama bu ikinci seçeneği hiç ama hiç istemiyorum.
Yapmış olduğum okul ziyaretleri sonucunda anladım ki, mükemmel okul yok! Derin’ in şu anda ilk ihtiyacı sosyalleşmek, yaşıtları ile oynamak. Son birkaç aydır özel bir takım problemler yaşıyoruz. Üst üste gelince soluğu Iraz Toros Suman’ ın yanında aldım. En önemli tavsiyesi, “Bu çocuk artık ayrışmak, yaşıtları ile oynamak istiyor. Ne yapıyorsun, ne ediyorsun acil bir anaokuluna veriyorsun” dedi. Dedi de, bana göre o kadar kolay değildi. Eh kışın bile bahçeye çıkarıp oynatanı, mevsimine uygun yemek hazırlayanını, gıda titizliğine dikkat edeni, paket gıda (bisküvi vb.) kullanmayanı, ödül ve cezanın olmadığı, güvenli olanı, hijyenik olanı, yok efendim yangın merdiveni olanı, kapı/pencere güvenliği olanı, bunun gibi bir sürü önemli konuların hepsinin içinde olduğu bir okul bulmak kolay değil.
Nitekim bulamadım. Aslında bir okul var biliyorum ama evim mesafesi ve bütçesi şu an bana uygun değil. Siz anladınız nereden bahsettiğimi. Özellikle ödül ve cezanın olmadığı tek okul. Okul konusu gündeme gelince Sevgili Iraz’ın “kar ve zarar ilişkisini düşün” sözü aklıma geliyor. Ya hiç okula vermemek ve Derin’ in ayrışmaması dolayısı ile problemlerin ardı ardına devam etmesi ya da kötünün iyisi olan anaokulunu bulup kızımı oraya göndermek. Doğal olarak ikinci seçenekten kullandık hakkımızı.
Bu hafta ilk haftamızdı, dolayısı ile okula adaptasyon ile geçiyor zamanımız. İlk günler genelde bir saat kalıyor okulda ve ben okulda aşağıda bir yerde Derin’i bekliyorum. Aslıda dışarıda beklesem daha iyi olacak sanırım. Neden mi? Çünkü o zaman okulun iç merdivenlerinden çocukların nasıl düzensiz, intizamsız indiklerini, İngilizce dersi için indikleri salonda yerde mindersiz oturan çocukları görmemiş olacağım. Ah bir de torununu bırakan bir anneanne var ki, torunu da adaptasyon süreci içinde ve ayrılırlarken çocuk çok ağlıyor. Geçen gün ağlamasın diye, torununa bir kutu şekerleme kaplı çikolata verdi. Ve ne oldu biliyor musunuz, çocuğun sınıfında her çocuğa dağıtıldı bu şekerleme… Allahtan Derin’in sınıfında değildi çocuk ama ne yazar. Bizimki bugün okulda kaldığı bir saati bana özetlerken İngilizce öğretmeninin bütün çocuklara bebek bisküvisi dağıttığını anlattı. Şimdi ne gerek var böyle bir davranışa? İngilizce Öğretmenine ödev vermek geldi içimden, paketin üzerindeki içindekiler kısmını tek tek araştırsın değil mi? Arkadaşlarım dua et lolipop vermedi dediler. Ne yapacağım ben şimdi? Geniş bir insan mı olsam, okulda oluyor işte böyle şeyler deyip geçsem mi?
Çocuk okula başlıyor kontrolden çıkıyor sistem hatta sistem çöküyor.
Ne zaman bilinçleneceğiz merak ediyorum. Tüm uzmanlar paket gıdalardaki zararlı içeriklerden bahsederken, kanserin sebebinin şeker olduğunu anlatırken, biz evde her şekilde kontrollü ve sağlıklı beslenme verirken çocuklarıma işte elin birisi gelip zarar ile tanıştırıyor çocuklarımızı. Her okula bir Ahmet Aydın mı lazım bilemedim?
YORUMLAR