Sade yaşam sürdürülebilir olmadan olur mu?
Bu hafta sizinle minimalizm ya da sade yaşam ve sürdürülebilir yaşam arasındaki ilişkiden yola çıkarak benimle ilgili çok önemli bir haberi paylaşmak istiyorum. Öncelikle bence bunlar birbirini tamamlayan ve gelecek nesillere güzel bir dünya bırakmak için ihtiyaç duyduğumuz iki kavram.
Sade yaşam derken bize yeten az ve öz eşya ile yaşamayı, sürdürülebilir bir yaşam derken de tüm kaynaklarımızı gelecek nesillere de aynı bollukla aktarabilmeyi kastediyoruz temel olarak. Sade yaşamak bize en baştan "Bu bir ihtiyaç mı yoksa istek mi?" sorusunu sordurduğu için öncelikle bilinçli bir tüketici olmamızı sağlıyor, dozunda sahip olursak atığımız da azalıyor.
Ben de buradan yola çıkarak eşyalarınızı nasıl sadeleştireceğinizi ve yeni ihtiyaçlarınızı da giderirken bunu en sürdürülebilir şekilde nasıl yapabileceğinizi anlattığım Sadeleşerek Özgürleş kitabımı yazdım. HTHayat’ta da ilk yazımdan itibaren sadeliğin özgürlük getirdiğini anlattım. Sadeleştikçe nasıl alan, zaman ve para kazandığımızı ve bu “varlıkların” bizi nasıl istediğimiz hedefe gitme yolunda özgürleştirdiğini. Son 4 yıldır ayrıca bu isimle sayısız konuşma ve 30’a yakın grup çalışması organize ettim. Her seferinde mutlaka 'iş eşya azaltmakla bitmez' dedim, hala da bunu savunuyorum. Eşyaları azalttıktan sonra yerine gereksiz şeylerle doldurmamak için nasıl dikkat etmemiz gerektiği, yeni aldığımız şeylerde nelere dikkat etmemiz gerektiği, hatta belki de eşya sahibi olmanın tek yolunun eşya satın almak olmadığı kitabımın değindiği ana noktalardan.
Geçtiğimiz Cumartesi günü yani tam 7 gün önce ilk kez kitabımı elime alma şansım oldu. Matbaadan çıkan kitaplardan bana ilk kopyaları getiren editörümün elinden bir süre kitapları alıp bakamadım. Ne kadar zamandır hayal ettiğim şey sonunda olmuştu ama gerçekliğine inanamıyordum sanki.
Yaklaşık 15 dakika sonra kitaplardan birini elime alabildim. Başından sonuna gecelerle uğraştığım, evde, yazlıkta, kafede, hastanede koridorda, vapurda… farklı yerlerde sayfalarını yazdığım, yeniden yazdığım ve tabii son baskı anına kadar düzelttiğimiz kitabım işte elimdeydi.
10 yılı aşkın minimalizm ve sürdürülebilir yaşam serüvenimin ve anlatıcılığımın ilk kitap meyvesi bu. Kolayca okuyacağınızdan eminim ama okuduğunuz hızla hayatınıza uygulayamayabilirsiniz tabii ki. Sonuçta bu kitap bir sihirli hap değil. Önemli olan sizin değişim için kararlı olmanız ve kitaptaki ipuçlarından yola çıkarak yavaş yavaş adım atmanız. Her olumlu sonucun da keyfini çıkarmanız.
Sadeleşerek Özgürleş önce online kitapçılarda okuyucusuyla buluştu, bugünden itibaren de artık raflarda. Ben haftasonu kitapçı kitapçı gezip raflarda gözümle görmeden hala inanamayacak gibiyim. Böyle bir heyecan içinde olunca bu hafta da sizinle bu heyecanımı paylaşmak dışında başka bir şey yapamazdım.
Benim maceram bir gün bir blog sayfasında minimalizm ile tanışmamla başladı. Okuduklarım beni öyle heyecanlandırdı ki etrafımdaki herkesi adeta omuzlarından sarsmak, “Şu yazıya bir bakman lazım, gerçekten hayatın değişecek!” diye uyarmak istedim. Ne var ki ofiste öğle arasındaydım ve tabii ki böyle davranışlara bırakın ofisi, normal hayatta da pek yer yoktu. Heyecanım o kadar büyüktü ki ben de en iyi bildiğim, daha doğrusu en sevdiğim yollardan birini seçtim: yazmak. O günden beri de yazıyorum, anlatıyorum. Umarım yazdıklarımın sizde de karşılığı vardır ve hayatınızda Sadeleşerek Özgürleş’e bir yer açarsınız.
YORUMLAR