İklim krizi: Kapıda mı yoksa çoktan geldi mi?

Size bu satırları Hindistan’dan yazıyorum. Geldiğimizden beri güneşle yağmur kovalamaca halinde. Bir sırılsıklam ıslanıp bir kuruyoruz. Normalde muson yağmurları haziran sonu başlarmış ama bu yıl Mayıs'a doğru kaymış ve o zamandan beri hava böyleymiş.


Ama sanmayın ki bu hafta yağmura sadece burada yakalandım. Gelmeden hemen önceki gün Gökçeada'ya Plastiksiz Festival için gittik. Hava durumu arada hafif yağış gösteriyordu. Gerçekte ise saatlerce sağanak yağmur yağdı. O kadar çok yağdı ki; baktık ki sesimizi yağmurun sesinden duyuramaz hale geldik, festivale yarım saat ara vererek yer değişimi ve gruplaşma yöntemiyle festivale devam ettik.


Biraz daha geri gidelim. İki hafta kadar. Özgürlük Parkı’nda yapılan ve 3 gün süren Çevre Festivali’nin (benim de konuşma yapacağım) üçüncü günü beklenenden çok daha fazla yağmur oldu. Ne yazık ki festivalin son günü tüm etkinlikler, aşırı yağışlardan ve verdiği zarardan dolayı iptal oldu.


Hepimiz yazın gelemediğini, kışın ise kışa benzemediğini konuşuyoruz. 2020 Mart'ında hepimiz başka bir küresel sorunlara evlere kapandığımızda birkaç yerde şu öngörü konuşuluyordu; bu virüs sorunu bitsin, en önemli gündem İklim Krizi olacak.


1 yıl sonrasında bir gün evinden çıkan ve İstanbul’da sahile kadar gidenler daha önce hiç görmedikleri bir şeyle karşılaştı. Denizin üzerini bir şey kaplamıştı. Sonra adının müsilaj olduğunu öğrendik. O sıradalarda yazdığım Sadeleşerek Özgürleş’in satırları müsilaja da tanık oldu günlerce süren orman yangınlarına da.


Sadece bizde de değil, Kanada’da da süren yangınlar New York’ta insanların gökyüzünün renginin değiştiğini fark etmesini sağladı.


Dünya değişiyor. Genelde olumlu yönden bakarım ama bugün kabul kısmını da yapalım istiyorum. Bir sorunu, onun varlığını kabul etmeden çözemiyoruz. İklim sorununa bakıp bunun bir kandırmaca olduğunu düşünenler mutlaka çıkıyordur ama artık kabul zamanı.


Antroposen ya da İnsan Çağı denen bu döneme bu ismin verilme nedeni, insanoğlunun Dünya'ya olan etkisinin en üst düzeylere çıktığı dönem olması. Bu dönemde artık insan yapımı nesnelerin ağırlığı dünyadaki tüm canlıların ağırlığını aştı. Bu devirle beraber dünyanın karbondioksit salımı da arttı. Dünya, olması gerektiğinden daha çok ısınmaya başladı.


Bu hafta ise aynı zamanda Türkiye olarak limit aşım gününe geldiğimiz hafta. Dünyadan 1,5 ay kadar daha önce, 22 Haziran’da 2023 için dünya kaynaklarını tükettik ve gelecek yıldan alıyoruz. Yani Ekosistemlerin yenileyebileceğinden %75 daha fazla kaynak kullanıyoruz. Son yıllarda limit aşım günü biraz daha bir trende oturdu. Hızla gerilemiyor. Ama (pandemi haricinde) ileri de gitmedi. Oysa bizim tarihi her yıl ileri itmeye ihtiyacımız var. Zaten Dünya Limit Aşımını takip edebileceğiniz worldovershootday.com un da sloganı bu: #MoveTheDate (tarihi ileri taşı)


Hep hatırlattığım gibi gücünüzün önemini hatırlayan bireyler olarak tek başımıza etkimiz küçük gelebilir ama bir araya gelince çok güçlüyüz.


Gıda israfına dikkat ederek

İhtiyacımız olmayanı almayarak

Elimizdekine iyi bakarak


fark yaratabiliriz.


Üstelik değişimlerimiz özel sektör ve kamuyu da değiştirecek. Buna inancım çok.


Tek kullanımlık plastiksiz günler dilerim.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.