Bağlılık mı, bağımlılık mı?
Aşk; ellerin yazmadığı mektubu, gözler görmeden okuyabilmektir..
Sıkıcı, tatminsiz bir hayat yaşıyoruz. İnsanların menfaatçi tutumlarından şikâyetçi oluyor, bu tutumlara karşı kendimizi savunuyor ama aynı hataları yapmaktan kaçınmıyoruz.
Gün geliyor… O’na rastlıyoruz. O’na rastladığımız o anda, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını fark ediyor ve âşık oluyoruz. Alıştığımız mutsuzluklar ve menfaat ilişkileri ile kirlenmiş karanlık dünyamızda, birden güneş açıyor.
Her an daha çok seviyor, hissediyor, alışıyor ve bağlanıyoruz. İstemeden de olsa bizi mutlu etmeyen işlerimizi, ilişkilerimizi terk ediyor ve elimize geçen boş zamanı “aşk”ımıza veriyoruz.
Git gide daha çok bağlanıyoruz…
Bağlandıkça, aynı bağlılığı bazen karşımızdaki insandan görüyor, bazen de göremediğimiz halde aşkın yarattığı sarhoşlukla kendimizi kandırıyoruz.
Elimizi yakacağını bildiğimiz halde, ateşi tutuyor, acı çekiyor, yaralanıyor ve bundan mutlu oluyoruz.
Bağlılık bedenimizi sardıkça ve aşkımızı hayatımızın merkezine koydukça, biz aşk “bağımlısı” oluyoruz…
Hâlbuki aşk bağımlılığı, karşılanmayan ihtiyaçları gidermeye yarayan psikolojik bir bağımlılıktır. Bu kişiler; ilgi görmek, korunmak veya karşılaştıkları problemleri çözebilmek için diğer insanlara bağımlı olurlar.
Aşk bağımlıları, diğer hayat alanlarındaki ilişkileri önemsemezler. Bedeli ne olursa olsun terk edilmemek ve reddedilmemek için “ellerinden geleni…!” yaparlar. Kendi iç çatışmalarından kaçınmak için tüm beklenti ve ihtiyaçlarını, âşık oldukları kişi ile karşılamaya çalışır ve kontrol dışı davranışlarını normal olarak tanımlarlar.
Aşk bağımlıları, âşık oldukları kişide bütün dünyayı bulmaya çalışırlar. Kendi kişisel gelişimleri ve “büyümeleri”yle ilgilenmek yerine âşık oldukları kişinin kimliğine bağlanırlar.
Aşk bağımlılığında sık karşılaşılan yoğun güvenlik ihtiyacı, bireyi duygusal entrikalara da yöneltir. Bağımlı kişi, sürekli sevdiği kişiyi memnun edecek şekilde davranırsa, sevgilerinin güvende olacağını sanır. Bir süre sonra yaşanmaya başlanan hayal kırıklıkları ve gücenmeler, bu entrikaların sevginin kalıcılığını garanti etmediğini gösterir. Yine de bağımlı âşıklar, imkânsız ihtiyaçlar ve gerçekleşemeyecek beklentilerle yoğun bir uğraşı içindedirler.
Aşk bağımlılığı her ne kadar kulağa hoş gelse de aşırılık, her koşulda taraflara zarar verecektir. Sevginin koşulu dürüstlük ve bütünlüktür. Korkuya dayalı bağımlı ilişkiler, gerçek sevgi ve paylaşımın önündeki en büyük engellerdir.
İş ve ilişkilerinizdeki kaliteyi düşürmeyecek, ızdırapsız aşklarda görüşmek üzere; âşık kalın…
Ve haftanın reytingi yüksek, sosyal “mecra” paylaşımları…
Sen kavgada nokta değil, bir küçük virgül bir zavallı vesilesin. Bil ki âdetim değil posta tatarına sövmek, efendiye kızıp uşağı dövmek...!
- Saniyeler sonra ne olacağını bilmeden, yıllar sonrasının sözlerini veriyoruz...
- Bir erkeğin başına gelebilecek en büyük felaket, hem yakışıklı hem zengin olmasıdır.
- Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver... Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur...
- Twitter ve Facebook; sizin yüzünüzden evde kaldım.
- Ve bazen bilmeden, insan celladını sever.
- Bir gün birisi çıkar ve o gün, arkasını dönüp gitmiş olan herkese teşekkür edersin.
- Kimileri "Gül" dediler, ömür boyu "Gül"düler... Kimileri "Gül" dediler, bir "Gül" uğruna öldüler…
- Aslında tek ihtiyacınız olan, bir el ve sizi anlayacak bir yürek...!
- İnsan, hayatı öğrendikçe; düşüncelerini anlatan kelimelerin git gide anlamsızlaştığını fark ediyor...!
- "Eski sevgilini gördüm" dediğinde; "Hangisini?" diyen de var, "Yanında biri var mıydı?" diyen de...
- Yüzü güzel kadına doyulur, huyu güzel kadına doyulmaz.
- Hayatta öyle bir an gelir ki, ilk kez "kalbinin" olduğunu hissedersin...!
- İnsanın eski sevgilisine "Arkadaş kalalım" demesi ile evine giren hırsıza "Haftaya yine gel" demesi aynı şey sanki…!
- Belki de hayatımızı değiştirecek insanlar, yolda yürürken sessizce geçmişlerdir yanımızdan...
YORUMLAR