Haşlamayı sadece bir yemek olarak hatırlayalım
Sizden iyi olmasın, yazılarımı her hafta hiç kaçırmadan takip eden çok sevdiğim bir ilkokul arkadaşım var. Geçenlerde yeni bir işe başladı. Hem de uzun bir süre iş aradıktan sonra.. Birkaç gün önce kendisinden bir mesaj aldım. Ve bu haftanın yazısı da onun bu talebi hatta çığlığı ile belirlenmiş oldu..
Yazının başlığını okuyup da yemek tarifi vereceğimi sakın sanmayın. İş keşke sadece yemek tarifinden ibaret olsa. Yazmam daha kolay olurdu. Evet bu hafta size haşlamadan bahsedeceğim. Ama maalesef yemek olandan değil..
Eminim birçoğunuzu hayatta birileri, bir ve ya birden çok kere haşlamıştır. Haşlamanın ilk ve en baş kahramını sanırım annelerimizdir. Ama nedense annelerin haşlaması küçük yaşlarda insanı çok incitmez. Ama biraz büyüyüp de, artık karakterimiz oturmaya başladığı noktada anne haşlaması bile insanı rahatsız ederken, değil iş yerindeki yöneticilerin bizi haşlaması etmesin..
Olaya haşlama eylemini yapan özneden başlayalım.. Bir yönetici neden haşlar? Haşlamak bir yönetici için seçmesi gereken doğru bir yöntem midir? Bir yönetici, herhangi bir yanlışlık veya ters giden bir durum karşısında duygularını olması gerektiği gibi yönetemediğinden haşlar. Yani en kolay yöntem aslında haşlamaktır. Amma velakin, en kolay olmasına rağmen, haşlamak kesinlikle seçilebilecek doğru bir yöntem değildir. Konu; yöneticiye, haşlayarak çözülmüş gibi gelebilir, hatta bazen gerçekten çözülebilir de, ama daha büyük sorunları tetikleyen bir çözüm yolu bana sorarsanız doğru bir çözüm yolu değildir. Onun yerine yöneticilerin elinde, adına geribildirim dediğimiz iş hayatında daha çok kabul gören bir yöntem vardır. Geribildirim vermek hiç de kolay değildir. İşte bu yüzden birçok yönetici bunu tercih etmek yerine haşlamayı tercih eder. Çünkü geribildirimde, duyguları yani öfkeyi kontrol etmek vardır. Ayrıca, yapılan yanlışa veya ters giden duruma, nasıl bir daha tekrarlanmayacağına ve çözümüne yönelik olarak odaklanılır. Haşlamada ise, isteyerek veya istemeyerek, konu kişisel olarak müdahaleye gider. Çalışan da bu durumda savunmaya geçer. Tepkisini yani savunmasını o an vermese de, mutlaka işine bir şekilde yansıtır. İşte bu noktada da, konu aslında daha büyük sorunları beraberinde getirerek çözümlenir veya daha kötüsü aslında çözümlenmiş gibi görünür ama asla çözülmez.
Haşlamadan etkilenen taraf olan çalışan tarafından olayı ele alırsak da, tabii ki bu durum hiç de tercih edilesi bir durum değildir. Hiç kimse belirli bir olgunluğa, deneyime ve hayat görüşüne geldikten sonra haşlanmaktan hoşlanmaz. Peki bu duruma maruz kalan bir çalışan ne yapabilir? Belki şaşıracaksınız ama yöneticisinin kullanmaktan imtina ettiği geribildirimi kullanarak bir çalışan yaşanan durumu olması gereken düzeye çekebilir. Geribildirim sadece yöneticinin kullanabileceği bir araç değildir. Çalışan da geribildirimi yöneticisine karşı kullanabilir.
İletişim iş hayatında bizim en büyük yardımcımızdır. İletişim olmadan iş hayatında mutlu olmamızın mümkünatı yoktur. Bir çalışan, eğer duygularını içine atarsa vay o işletmenin haline derim ben.. O nedenle, böyle bir durumda içimize atmak ve bunu sonrasında bilerek veya bilmeyerek diğer işlerimize yansıtmak yerine yöneticiye geribildirim vermek en doğrusudur.
Geribildirim vermek konusunda dikkat edilmesi gereken en önemli şey doğru zaman ve doğru sözcükleri kullanmaktır. Bu; yöneticinin tarzına, iletişim yapısına, yaşanılan duruma göre değişir. O nedenle geri bildirim verme konusunda tek bir doğru asla yoktur. İş ki, geri bildirim samimi olsun, duruma odaklansın ve yeterli argümanları barındırsın..
Haşlamak veya haşlanmak.. Kesinlikle biraz empati, biraz öfke kontrolü ve bir tutam geribildirim ile aşılabilecek bir şeyken, sevgili yöneticiler ve çalışanlar artık bırakın da sadece yemek olarak hatırlayalım..
***
İşinizde mutlu değil misiniz? İş hayatı ile ilgili öğrenmek istedikleriniz mi var? Ya da sadece fikirlerinizi paylaşmak mı istiyorsunuz? Öyleyse e-postalarınızı aşağıdaki adreslerden birine mutlaka bekliyorum.
isimlemutluyum@mujdeozenen.com
diyelim@isimlemutluyum.com
YORUMLAR