Atma Ziya!

Bir erkeğin yalan söylediğini anlamak için âlim olmaya gerek yok! Her şekilde yalan söylediğini anlıyoruz. Ha arada anlamadıklarımız oluyordur onlar da önemsemediğimizden.


Basit konularla ilgili komplike yalanlar hep… Mesela; bahis oyunlarından kazanılan paranın iki misli söylemek, gereksiz paralar verip alınan o çirkin ayakkabıya bir asgari ücret ödediğini yutturma çabaları, eski Rus sevgilisinin aşkından ölüp bittiği ama onun kadından kaçarak uzaklaştığı, harika yemek pişirdiğini öne sürüp ekmek kızartmayı bile becerememek en hafif yalanlar.


Bunlar gündelik... Bir de büyük yalanlar var.



Sevgilisini aldatıp yıllarca “hayır asla böyle bir şey yapmadım” diyor ya sözümona Romeo, o noktada tereyağı gibi eriyorum. Gözlerini milimetre ayırmadan, göğüs gergin, çene ileride “Ben seni hiç aldatmadım.” Yav he ya he. Ben de Kraliçe Elizabeth’im zaten. Ama biliyoruz aldatmamışsa da minik minik yanaşmalar yaşanmış, hafif kırıtmalar, gülücüklü mesajlar atılmış. Deseniz ki “Evet kadın, arada flört ediyorum. Bu çok doğal. Çünkü ben bir insanım ve egolarla yaşıyorum. Başkaları tarafından beğenilmek hoşuma gidiyor.“ “Tamam” diyeceğiz belki de. Kaçak göçek davranışlar, bahsi geçen diğer kadını yerin dibine alacak söylemler geliyor ya ardından işte biz o noktada işkilleniyoruz. Bir rahat ol. Kadının derdi temelde onu aptal yerine koyman aslında. Hepsi bu.




Bebeksiler, yavrellolar unutuyorsunuz ki bizler sizleri büyütenlerin cinsindeniz… Yalan söyleme mekanizmanız annenize yalan söyleyerek oluştu. Bu nedenle o ağzınızdaki yalanı yavaşça bir köşeye bırakın ve sakin olun…


Yani anlayacağınız erkeklerin yalan söylediğini anlayan bir aygıt var beynimizde. Adam kişi yutturduğunu sanırken melûl gözlerle izliyorsak bu inandığımızdan değil bayağı acıdığımızdan. Hani olur ya yalan söyleyen kişi kendi de inanır buna. Ama utanıyor birçok kadın yalanı yutmadığını söylemeye. Naifliğinden o da. Çaktırmayayım, aman utanmasın, yutmuş gibi davranayım diyoruz o sırada…


Askere gidip “Ben de komutana ana avrat sövdüm. Sonra dedi ki asker sen haklısın!” gibi akla sığmayacak yalanlarınız var mesela. İşte ben onların takipçisiyim. Resmen dizi izler gibi diniliyorum. O sırada hayal gücünü ölçüyorum karşımdakinin. Ne kadar atabilir? Atma sporunun öncü temsilcisiyle muhatabım! Daha ne kadar roketler? gibi kafamda deli sorularla heyecanlı heyecanlı diniliyorum. Duruyor arada. İnanıp inanmadığımı kontrol ediyor. “Anlat, anlat. Heyecanlı oluyor” diyorum. Ara gaz Kumburgaz…


O sırada çakıyla aslan öldüren Ziya’yı görüyorum. Efendime söyleyeyim dokuz taş oynadığımız mahalle çocuklarını görüyorum, ilkokul sıraları falan… Sonra bir vapur geçiyor ve martılar uçuyor. Zavallı zihnimde başka birinin egosal mastürbasyonunu taşıma hamallığı zor geliyor. Bir kuş sesi duyuyorum ve keşke Neşeli Günler’de Şener Şen'in canlandırdığı Ziya’yı sevimli bulduğum kadar sevimli bulabilsem bunları diye düşünüyorum. Atma Ziyacığım, din kardeşiyiz… Yalanlarına mimiksel yalanlarımı ekliyorum ayıplardayız...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.