Kesilmiş bir tırnak gibisin
Oldum olası aşk besliyorum aya. Baktıkça beni alan, büyüten, küçülten, bambaşka bir yansıma zihnime. Romantizm, cinnet, nefret her anımda baktım ona.
Son zamanlarda aya bakıyorum eskisi gibi büyülemiyor beni. Çok mu daldım dünyaya bilemiyorum ama ayda değilim bir süredir bunu biliyorum. Aya gitmek istesem de almıyor beni kalbinin ortasına ben de yerleşemiyorum oraya. Ruhani bir yer orası, dilediğinde elini kolunu sallayarak girip çıkamıyorsun.
Çok eski bir sokakta gölgesi kalmış gibi. Asfalta düşen yakamozu takip etmek bu... Yansıması bile zoraki. Araba camlarından yansıyan gölge takibi, saça sinen egzoz kokusuyla birleşince dramatik bir şehir hikâyesine dönüşüyor her şey. Ay özlemi içinde mide kramplarıyla devam ediyorsun hayatına.
Ve sonra zamanı sınıflandırdığımız anlar geliyor. Saatler geçi geçtiğinde öylesine bir yerde bulunmak istediğinde, zorlayan, yetişmek zorunda olmadığın bir anda ay seni alıyor kalbinin tam ortasına. Zaman beslenmesi yaparken kaybediyoruz kendi kalbimizi.
Dinlemiyoruz hiç, içimizdeki ne diyor. Karşınızdakini dinlemekten usandığında ancak, kendini dinleyebiliyor insan sanki diğerinin söyledikleri kendinden daha değerliymiş gibi ona veriyor önceliği. Karşındakine söz hakkını sonsuz verdiğinde o hak bitmiyor. Dinlemek büyük bir lüks ve dinlenildiğin anda şaşkın oluyorsun. Çünkü çok uzun süre susmuş olduğundan sesin çılız ve gereksiz bir telaşla çıkıyor. Anlaşılmıyor sözcükler ve vazgeçiyorsun sen de anlatmaktan. Bırak dağınık kalsın…
Ay nehirlerinde yıkanıp, iğne yapraklı ağaç diplerinde derinlere dalmak bu kadar yüzeysel olacaksa hiçbir yolculuk akıp gitmesin artık. Var olmayan dünyalara yolculuk yapılamıyorsa bilin ki öylesine bir anı paylaşıyorsunuz.
Gitmenin kolay olduğu, kalmanınsa zorlaştığı bir duruma sürüklenmek zaman beslenmelerini paylaşmak anlamına geliyor.
Aya bakıyorum yeniden. Kesilmiş bir tırnak gibi… Yaşamın keyifsiz anlarını keşfettiğimde ay kesilmiş bir tırnak gibi gözükür gözüme. Derin bir tutku besliyorum aya kesilmiş tırnak gibi olsa da… Aşktan ziyade tutkunun esas olduğunu anlayalı çok uzun bir süre olmadı. Bir adım çember dışına buyurmaz mısınız? Satılabilir, tüketilebilir ve sömürülebilir aşktansa, tutkuyu tercih edenlerin gerçekliğine hoş geldiniz…
YORUMLAR