Hadi ben baybayım!

Sevgili ülkemi bir süreliğine terk-i diyar etmeme 1 hafta kaldı ve sosyal medyada hemen her gün gördüğüm “Bu ülkeyi neden terk ediyorum”, “Bu ülkeyi neden terk etmiyorum” başlıklı yazılardan birini yazayım dedim. Baktım işin içinden çıkamıyorum köşeye bir yere park edeceğim…


Terk etmek istemeyenlerin bakkalın selamını ne kadar önemsediklerini satırlarca anlatan yazılar buradan baktığımda fazla riyakâr gelmekle beraber gerçekçilikten binlerce ötede duruyor. Sanırsın kendi bakkalıyla 7/24 muhabbet içinde abim /ablam. Olay bakkalsa Türkler dünyanın her yerinde. Haberlerini alıyorum Türk bakkal diye bir şey var başka memleketlerde. O kadar sıkıntı yapmayın yani… Mahallecilik kavramı nedir onu hiç anlamıyorum mesela. Olumlu taraflarını görmeye çalışıyorum fakat ekleyebildiklerim sadece çocukluk ve yakın zaman anılarımın toplandığı sokaklar, okullar, barlar, meyhaneler… Gidiyor olmamın bin bir nedeni var ve bunların hepsini bir yere toplasam yerip, burun kıvırdığım tüm güruha parmağımın ucuyla dahil olmuş olurum. Kendime ihanet etmek istemem…


“Ülkenin durumu ortada” kısmı var bir de. En fenası o kısım. Neresine dokunsam hak veriyorum… Kadın cinayetlerinin magazin programı haberi gibi üzerimizde artık bir etki yaratmamasına mı yanayım, işçi ölümlerini kaderden saymayı normalize eden halka mı üzüleyim, ülke hesabıyla birlikte sıfırlanan zeka oranına mı hayıflanayım bilemedim. Tüm bunları toplayıp ilerideki muhtemel hayatıma bakıyorum ve içimden bir ses “kaç” diye bağırıyor. Beni ve benim gibi birçok insanı proje ürünü olarak yetiştiren ülkem artık bizden tiksiniyor. Bilgi sahibi olmak karşıdaki insanı rahatsız ediyor. Gerçekleri söylediğinde sana şiddetle karşı çıkmakla kalmayıp canavarca bir hırsla saldırıyor. Yani güzel kalpli, sevgili insanlar, ikram ettiğiniz baklavaları kendi aranızda yiyiniz. İleride bu gibi durumlarla başa çıkmak için enerjiye ihtiyacınız olacak…


Tüm bunları bir çantaya koyuyorum ve yanımda götürmek istemiyorum. Ayakkabı kutusuna koysam yok olur mu bilmiyorum. Olsa iyi olur ama olmuyor işte.


Bir fanus içindeyiz burada. Dünyanın gidişi bu kabul etmek gerekiyor bir noktada. Bir Fransız’a sorarsanız kendi ülkesiyle ilgili çeşitli olumsuzluklardan dert yanacaktır ve bir Amerikalıyla konuştuğunuzda sağlık sisteminin sıkıntılarını anlatacaktır… Yani demem şu ki mükemmel ülke hayaliyle yanıp tutuşmak şu aşamada büyük saçmalık. 21.yy’a gelip hala çeşitli insanlar tarafından yönetiliyor olmak büyük sıkıntı. Bunu sorgulamak yerinde pisliğin etrafından dönen sinek misali zaman harcıyoruz.


Ortalama ömrümün yarısına yaklaştım ve hayatımı tek bir coğrafyanın insani kaoslarına ayırmaya vaktim yok. Bu nedenle ne mahallemde ilk fırsatta bir yerlerimi avuçlayacak bakkal umurumda ne de vicdan dürtüsünü tamamen yok etmiş insan sürüsü… Dünyaya yeni bir Marx gelmeyecek. Geçmişler olsun. Yiyiniz, içiniz, seviniz, sevişiniz ve yaşayınız…


Hadi ben baybayım.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir güle güle pinar, yolun acik olsun. sakin bizleri unutma.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.