Baharat-bahar-sakız
Hayatın kendisini öğrenmek icin deneyimlemek gerekiyor. Deneyimleri denemekse, bir uçak koltuğunda Bahreynli iki kadının Hayriye adındaki kız çocuğunu sevme arzusuna sıkışıyor.
Ve etrafıma bakıyorum diğer koltuklarda çocukları zıplatarak seven hiçbir adam yok.
Tüm sevgi, merhamet ve şevkat yanımdaki iki Bahreynli kadında saklı gibi. Karabiber, safran, biberiye, amber kokusu geliyor burnuma. Güzel diyesim geliyor da olmuyor, diyemiyorum. Baharat kokulu parfüm kokusu, bu iki kadının cocuklarına misk gibi geliyordur.
Benim annem bana birçok şey kokuyor.
Pazar sabahlarında közlenmiş patlıcan kokusu sarardı her yeri. Hamur kızartması var bir de. Biz pişi deriz. Keçi ayağına benzer. Annemi hatırlıyorum böyle kokular duyduğumda. Susam Sokağı’ndaki kadar düzgün sokaklar yoktu ayrıca. İnşaatın ikinci katından kuma atlamak vardı onun yerine. Toz kokusu sarardı her yeri. Güneş vurduğunda ara sokaklara havalanan tozlar büyü etkisi yaratırdı. Gün tozları derdim.
Annemin sesi gün tozlarının içine karışırdı.
Terbiyeli köfte yaparken mutfak annem koktu geçenlerde. Hazır köfte harcı kullanılmıyormuş bunu öğrendim. 30 yaşıma geliyorum.
Tecrübesizliğim korkuya dönüştüğünde hala annemi arıyorum. Çaresiz kaldığımda hala aklıma ilk annem geliyor. Sanki her şeyi o bilirmiş gibi. Bence bilmiyor ama biliyormuş gibi yapıyor. İnanıyorum ben de. Kilometrelerce uzaktan nasıl oluyor da bana istediğini yaptırıyor bilmiyorum.
Yanımdaki kadınlar da öyle. Hayriye’yi severken öyle bir bakıyorlar ki bana o çocuğu sevmezsem cadıya dönüşeceğimi düşünüyorum. Kızın kızarmış yanaklarına dokunuyorum elimin ucuyla.
Hiçbir filtre olmadan gözlerini büyütüp "Aaa" cekiyorlar. Çocuk sevmeyi sizden öğrenecek değilim demek istiyorum da çok anneler… En manasız bakışımı atıp Hayriye’yi yalandan seviyorum. Ön koltuktan ağzındaki sakızı fırlatıyor bana. Bahreynli kadınlar gülüyor.
Ön koltuğa uzanıp Hayriye’yi yeniden kucaklıyor yanımdaki. Kız çocuğunun saçlarını severken anlatıyor. Evlenmeden önce çocukları hiç sevmezmiş. Kendi çocuğu olunca istememiş. Lohusa sendromuna yakalanmış işte. Sonra sevmeye baslamış. Benim çocuğum olunca ben de çok severmişim.
O bunları anlatırken sadece kokular vardı aklımda. Çağrıştırdıkları, hissettirdikleriyle beraber kokudan baska hiçbir sey düşünemedim.
Hayriye’nin sakızı muzluydu. Bahreynli iki kadınsa baharatlı.
Annemin kokusunu çok net alıyorum. Her şeyle karışık bahar kokuyor...
Annem bahar gibi kokuyor.
YORUMLAR