Emziren bir annenin mucize hikayesi...
Sevgili okurlarım,
Bugüne dek danışanlarımla yürüdüğümüz yolları, yaşadıklarımızı, coşkularımızı, hüzünlerimizi ve başarı öykülerimizi sizlerle paylaşmadım. Kim bilir, belki de bir psikolog oluşumdan dolayı “Danışan mahremiyeti”ne olan bağlılığım nedeniyle paylaşmayı doğru bulmadım.
Ancak, geçtiğimiz haftalarda bir babadan aldığım telefonla, meslek hayatımda karşılaşabileceğim en istisna olayla karşı karşıya olduğumu hissettim. Anneden aldığım izinle, sizlerle bu olayı ve annenin mucize hikayesini paylaşmak istiyorum.
Baba, bana telefonda başlarından geçen bir olayı anlattı; emzirme konusunda desteğe ve bilgiye ihtiyaçları vardı. Bebekleri 3 aylık ve çok güzel emen bir bebekti. Fakat bebek sağ memeden daha sık emmeyi sevdiği için sağ memenin süt üretimi daha güçlü, sol memenin süt üretimi ise zayıftı. Bugüne dek bebeğin kilo alımı ve sağlığı gayet güzeldi. Her zaman altını çizdiğimiz gibi: tek memenin süt üretimi tek bebeğe yeter (ki); iki meme ikiz bebeklere yeterli olmaktadır.
Mucize hikayemiz ise bundan sonra başlıyor:
Anne bir gün para çekmek için bankaya gidiyor ve tam o sırada bir banka soygunun ortasında buluyor kendini... Soyguncular anneyi rehin alıyor ve anne silahlı çatışmanın tam ortasında kalıyor. Silahlardan çıkan mermilerin biri sol kolunu sıyırıyor, bir diğer mermi ise emzirdiği sağ memesinin içinden geçiyor. Süt üretiminin aktif olduğu sağ memede mermi giriş ve çıkış noktalarında iki delik oluşuyor. Bu deliklerden yoğun bir biçimde süt sızmaya başlıyor. Polislerin olay yerini kontrol altına almasından sonra, anne canını kurtarıyor ancak tek düşüncesi: yararlanan memesiyle bebeğini nasıl besleyeceği oluyor. Hemen taksiye binerek en yakın hastaneye kendi başına ulaşıyor. Doktorlar da, meslek hayatlarında ilk kez karşılaştıkları bu durum karşısında şaşkınlık yaşıyorlar. Annenin memesinde oluşan delikleri, meme içi dokusunda meydana gelebilecek olası iç travmalara neden olmaması için kapatmıyorlar (dikiş atmıyorlar). Kendi doğal iyileşme sürecini gözlemlemek istiyorlar ve deliklere pansuman yapıp, sargı beziyle kapatarak takip etmek koşuluyla anneyi eve gönderiyorlar. Tabi anne, sargı bezinin yetersizliği nedeniyle deliklerden sızan sütlerle baş edemediğinden memesini bebek beziyle bağlama çözümünü üretiyor. Bu esnada bebeğini emzirirken bezi açtığında deliklerden sızan süt hem anneye hem de bebeğe zor anlar yaşatıyor. Bunun yanı sıra deliklerden sızan yoğun süt bezle birlikte çöpe atıldığından, bebeğin süt alımının yetersizliği endişesiyle bebeğe mama takviyesi verilmeye başlanıyor. Annenin yaşadığı üzüntü çok derin; bebeğine sadece anne sütü vermeyi amaçlarken mama ile tanışmak zorunda kalıyorlar. Ailenin yaşadığı bu üzüntü, bir de yaşanan olayın travmasına eklenince yardım alma ihtiyacı içinde araştırmaya koyuluyorlar.
Benim ise, aileyle tanışma öyküm de burada başlıyor. Duyduğum bu olay, ben de hem derin bir hüzün, hem merak hem de hayranlık uyandırmıştı. Aileyi, anneyi, yaşananları ve memenin durumunu oldukça merak etmiş; bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiğiyle ilgili hemen kafa yormaya başlamıştım. Bu durum tıpkı doktorlar gibi benim de meslek hayatımda ilk defa karşı karşıya kaldığım bir durumdu ama ne olursa olsun hem annenin sağlığı hem de bebeğin annesini emmesi ve yeterli sütü alması çok önemliydi. Aileyle evimde buluştuk. Yaşanan tüm bu travma karşısında güler yüzünü ve samimiyetini koruyan annenin, ne olursa olsun bebeğini düşünen hali, beni öncelikle bir anne olarak derinden mutlu etmişti. Ailenin en büyük endişesi; bebeklerinin tekrar yeterli sütü alıp alamayacağı ve rahatlıkla emzirip emziremeyecekleri idi. Çünkü memeden sızan sütler, emzirme seansı sırasında bebeği huzursuz ediyor ve memeyi emdiğinde gelen süt miktarı da bebeği huysuzlaştırıyordu. Bebek, hala sol memeyi istekli emmiyor ve dolayısıyla da sol memedeki süt yeterli oranda artmıyordu. Böyle bir süreçte, baskı ve zorlama olmaksızın bebeğin sol memeye adaptasyonunu sağlamak oldukça önemli olacaktı.
Bazı bebekler bir memeyi daha çok sevebiliyorlar. Bunun nedeninin ne olabileceğine ilişkin düşünüldüğünde ve anneye doğru sorular sorulduğunda, şöyle bir sonuca varmak mümkün olabiliyor:
Annenin sol ya da sağ elini daha etkin kullanması ve ya annenin sağ ya da sol tarafında söz konusu boyun, sırt ya da bel ağrıları olması nedeniyle, sağ ya da sol tarafa daha rahat yaslandığı, sağ ya da sol tarafıyla bebeğini daha iyi kavradığı görülüyor. Veyahut bebeğin sağ ya da sol tarafında söz konusu bir ağrısı olması nedeniyle de bir taraftan emmeyi tercih edebiliyor.
Yani, bebek bir tarafta daha rahat ettiğinden o tarafı tercih ediyor diyebiliriz. Ancak bu tercih, bebeğin hareketleri özgürleştikçe, yani bebek büyüdükçe bir sorun olmaktan çıkabiliyor; bebek her iki memeyi de kendi isteği doğrultusunda emebiliyor. Emzirme ile ilgili bilinmesi gereken en önemli şeylerden biri de, en doğru emzirme pozisyonu: hem annenin hem de bebeğin rahat oldukları pozisyondur. Dolayısıyla anneler, çanta pozisyonu, beşik pozisyonu vb. ortak algıda kabul gören pozisyonlarda ısrarcı olmayıp, kendileri için en rahat olan başka pozisyonları da bulabilir; hatta üretebilirler.
Mucize annemize dönecek olursak, muhtemelen yukarıda sıralanan nedenlerle ilişkili olarak bebeğinin sol meme adaptasyonunda sorunlar yaşanmıştı. Annenin aktardığına göre, bebeğinin boynunda kafasını sol memeye çevirdiği yönde ağrılar oluşuyordu. Öyleyse, sol meme sağ taraftan teklif edilebilir ya da annenin yan yatarak sol memeyi vermesi, bu sorunu çözebilirdi.
Bu sırada kafamda oluşan bir diğer soru işareti de, annenin sağ memesindeki mermi deliklerinden sızan sütlerin neden boşa gittiği ve bebeğe verilmediğiydi. Annenin takibini yapan doktor deliklerden sızan sütlerin bebeğe verilip verilemeyeceğiyle ilgili biraz çekimser kalmış, muhtemelen meme başından emilen sütlerin yeterli olabileceğini düşünmüştü. Ancak, bebek için yeterli olamıyordu ve daha önemlisi de annenin sütünün büyük bölümü ziyan oluyordu. Oysaki, bir annenin ilk haftalarda yaşayabildiği meme ucu travmaları, yaralanmaları ve kanamaları sırasında dahi bebeğin anne sütü almasında bir sakınca görülmez. Dolayısıyla bir bebek annesinden çıkan sütü, ne olursa olsun içebilir.
Annemizin sağ memesindeki mermi delikleri son derece temiz deliklerdi ve gittikçe kapanıyor, ilaçsız ve müdahalesiz kendi kendilerine iyileşiyordu. Muhtemelen deliklerden sızan anne sütü, hem yarayı enfeksiyona karşı koruyor hem de meme derisi epitelini iyileştirebilmesi için hızla gerekli antikor ve enfeksiyon önleyicileri süte taşıyordu. Öyleyse bu memenin ürettiği süt, bebek için de güçlü bir aşı niteliğinde olduğu kabul edilebilirdi.
Peki, bu deliklerden sızan sütü anne nasıl biriktirebilirdi? İşte bu noktada, annenin takibini yapan doktor harika bir çözüm üretti. Bu doktoru içten kutluyorum, ne mutlu ki böyle hekimlerimiz var.
Bebeklerde idrar yolu enfeksiyonlarının ölçülebilmesi için bebeklerin idrar çıkışlarına takılan ortası delik ve deliğin etrafı yapışkanlı, içi hazneli poşetler vardır. Doktor yüzlerce poşet veriyor anneye ve deliklere takmasını istiyor. Böylece poşette biriken sütler bebeğe verilerek, mama takviyesine ihtiyaç kalmayabilirdi. Ayrıca deliklerin bebek beziyle sarılması yerine böyle bir çözüm sayesinde hava alan yara daha hızlı iyileşebilirdi. Nitekim öyle de oldu.
Bugün, annemizin delikleri tamamen kapandı ve sorunsuz iyileşti. Ancak, sağ memeye giren merminin muhtemelen tahrip ettiği belki birkaç süt kanalı nedeniyle sağ memenin sütü, geçmişe oranla biraz azalmış ama bebek sık emerek ihtiyacı olan sütü gayet güzel alacaktır ve sık emzirme yoluyla da süt üretimi tekrar artacaktır. Ayrıca bu süreçte, annemiz bebeğini sol memeye adapte etmeyi de başarmış ve bebek artık sorunsuz bir biçimde sol memeden de emebiliyor. Üstelik, bu süreçte bebeğe verilen bir miktar mama takviyesi de bırakıldı; annemizin sütü bebeğine yetiyor.
Ve mutlu son!
Not: Bu mucize olayı benimle paylaştığı için, bebeğini emzirme azmini sürdüğü için, bu yazıyı yazmama ve fotoğrafları paylaşmama izin verdiği için Mucize Anneye sonsuz teşekkürler...
YORUMLAR