Lohusa anneye destek vermek neden önemlidir?
Bir kadın gebelik dönemi süresince hormonal, fizyolojik ve anatomik olarak çok güçlü değişimler yaşar. Gebelikle birlikte yükselen östrojen ve progesteron düzeyleri anne adayının hem fizyolojik hem de psikolojik ihtiyaçlarında önemli ölçüde hassasiyetler gelişmesine neden olur. Doğumun ardından annenin vücudunda tekrar bir değişim aşaması yaşanır. Bu kez progesteron seviyeleri düşer ve annenin bebeğine süt üretebilmesi için oksitosin ve prolaktin seviyeleri yükselmeye başlar. Bu ve bunun gibi çok çeşitli hormonal değişimler, kadının hem gebelik sürecinde hem de doğum ve doğum sonrası dönemde duygusal açıdan dalgalanmalar yaşamasına neden olur. Bu nedenle, özellikle gebelerin ve yeni annelerin yaşadıkları psikolojik süreçlere eşleri, yakınları ve sağlık uzmanları tarafından destek verilmesi son derece önemlidir.
Doğum anıyla birlikte ailede çok büyük bir heyecan yaşanır. Bebek dünyaya gelir ve bir anda tüm aile fertlerinin ilgisi bebeğe yoğunlaşır. Oysaki bu ilgi, hem anne hem de bebek olmak üzere iki odaklı oluşturulmalıdır. Dünyaya gelen her bebek, anne karnındayken annesiyle kurduğu güven ve sevgi ilişkisini, doğumdan sonra da sürdürmeye ihtiyaç duyar. Anne ve bebeği arasında çok güçlü bir ten bağı vardır. Bu nedenle bebek anneden ayrılmak istemez. Bir bebeğin kendini en mutlu ve güvende hissettiği yer annesinin koynudur.
Emzirmek, bir bebeğin zihinsel, fizyolojik ve anatomik gelişim ihtiyaçlarını karşıladığı gibi, aynı zamanda sevgi ve güven ihtiyacını da karşılar. Bu nedenle yeni doğan bir bebek sık emzirilmelidir.
Emzirmek sadece bebeğin sağlığı açısından değil annenin sağlığı açısından da eşsiz yararlar sağlar. Özellikle doğumdan sonraki ilk 6 hafta, annenin rahminin doğumdan önceki haline dönebilmesi için çeşitli hormonal dalgalanmaların olduğu, son derece hassas bir dönemdir. Lohusa dönemi dediğimiz bu dönemde anne, duygusal açıdan iniş çıkışlar yaşar. Hatta kimi anne duygusal açıdan kaygı ve korku düzeylerini yönetmekte zorlanabilir; depresif bir ruh haline girebilir. Bu nedenle halk arasında da, ilk 40 gün lohusa dönemi olarak özel bir anlama sahiptir. Emzirmek, anne vücudunda oksitosin hormonunun yükselmesine neden olur; bu hormon hem süt üretimini destekler, hem de annenin bebeğine duyduğu bağlılığı güçlendirir. Aynı zamanda oksitosin hormonu, rahim kasılmalarını artırır; doğum sonrası kan kaybını azaltır. Annenin periferik kan damarlarının genişlemesi ile birlikte meme sıcaklığı artar ve bebeğin ihtiyaç duyduğu ısı sağlanır; annede dinginlik ve duyarlılık sağlar. Memeli canlıların bir tür özelliği olan emzirme ile birlikte salgılanan oksitosin hormonunun annelik davranışlarını geliştirdiği düşünülmektedir. Bu nedenle, oksitosin hormonuna “bağlılık hormonu” da denmektedir. Yani, memeli canlıların yavrularıyla aralarındaki güçlü bağ ihtiyaçlarının karşılanması için önemli bir destekleyicidir ve bu bağın doğal olarak sürdürülmesine yardımcı olur. Öyleyse lohusa dönemine özgü hüzün, kaygı, korku ve depresif duyguların emzirme becerilerinin gelişmesi ile birlikte hafifleyebileceğini söylemek mümkündür.
Anneliğin ilk haftalarında bir annenin desteklenmesi son derece önemlidir. Annelerden gelen geri bildirimlerin ve gözlemlerin sonucunda özellikle kent yaşamı içerisinde anne olan kadınların, kırsal yaşamdaki kadınlara kıyasla daha büyük bir yalnızlık duygusu yaşadıkları görülmektedir. Bunun en önemli nedeni kent yaşamının aile içi yardımlaşmalara sınırlı olanak tanıyor olmasıdır. Eğer bir de aile içi nüfus az ise, bu yardımlaşmanın sınırları daha da belirgin hale gelmektedir. Eskilere dayanan “Bir çocuk yetiştirmek bir köy dolusu insan ister” sözü, bu anlamda yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğunu açıkça ifade etmektedir. Bu nedenle de özellikle kent yaşamı içerisindeki anneyi destekleyebilecek en önemli kişinin baba olduğunu söyleyebiliriz.
Babalar, doğumdan sonra anneye nasıl destek olabilirler?
- Baba adaylarının, henüz gebelik dönemindeki anne adayına sergiledikleri tüm davranışlar (yardım, sevgi, ilgi, şefkat ... vb.) doğumdan sonra da anne açısından tebessümle hatırlanacaktır. Bu nedenle babanın desteğinin gebelik döneminde başlaması önemlidir.
- Babalar, bebek bakımı ile ilgili gerekli bir takım bilgileri bebek dünyaya gelmeden önce okuyabilir ve doğumdan sonraki sürece hazırlanabilirler.
- Doğumdan sonraki süreçte en azından bir süreliğine annenin üzerinden alınması gereken en önemli işler: yemek, temizlik vb. günlük işlerdir. Bu işleri, anne haricinde herhangi birinin yapması, annenin de bebeğiyle ilgilenmesini kolaylaştıracaktır. Dolayısıyla babanın bu konuda anneyi rahatlatabilmesi son derece önemli olacaktır.
- Yeni annelerin baş etmekte en çok zorlandıkları konulardan biri de gece uykularının sıklıkla bölünmesidir. Emziren bir annenin gece boyunca 2-3 saatte bir uyanıp bebeğini emzirmesi gerekir. Bu emzirme seanslarının en azından bir kaçında babanın da uyanarak anneye destek vermesi önemli olacaktır. Örneğin, bebeğin beşiğinden alınıp anneye verilmesi ya da annenin herhangi bir ihtiyacı olup olmadığının sorulması gibi...
- Bebekli yeni bir hayata adapte olma süreci hem anne hem de baba için ayrı ayrı zorluklar içerebilir. Bu sürecin tüm zorluklarının konuşulması her iki tarafı da rahatlatacaktır. Babaların dertleşmeye açık tavırları anneler açısından da olumlu karşılanacaktır. Aynı zamanda aile içi paylaşımlar, aile içi bağı güçlendirecektir.
- Babanın mümkün olduğunca hem fiziki ve hem de ruhsal olarak annenin yanında olması önemlidir. Günlük düzen içerisinde babanın eve vaktinde gelmesi ve anneye yardımcı olması, aynı zamanda baba ve bebek arasındaki bağı güçlendirecektir.
- Yardım etmek sadece rutin işlerin kolaylaştırılması anlamında anlaşılmamalıdır. Bazen babanın anneye gösterdiği ilgi ve sevgi en önemli destek olarak görülebilir. Bu nedenle anne ve baba birbirleriyle ilgilenmeyi ihmal etmemelidir.
Yararlanılan kaynaklar
- Dewey KG, Nommsen-Rivers LA, Heinig MJ, Cohen RJ. (2003) Risk factors for suboptimal infant breastfeeding behavior, delayed onset of lactation, and excess neonatal weight loss Pediatrics 112(3 Pt 1):607-19 http://pediatrics.aappublications.org/cgi/content/full/112/3/607
- Calais E, Dalbye R, Nyqvist Kh, Berg M. (2010) Skin-to-skin contact of fullterm infants: an explorative study of promoting and hindering factors in two Nordic childbirth settings. Acta Paediatr. 99(7):1080-90
- Jonas K, Johansson LM, Nissen E, et al. (2009) Effects of intrapartum oxytocin administration and epidural analgesia on the concentration of plasma oxytocin and prolactin, in response to suckling during the second day postpartum. Breastfeed Med. 4(2):71-82
- Hale TW, Hartmann PE. (2007) Textbook of Human Lactation Texas: Hale Publishing
- La Leche League International, Emzirme Sanatı, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2011, s: 57
YORUMLAR