Yuva yıkanın yuvası olur mu?
Hemen soruya cevap vereyim; gayet de oluyor valla gördüğümüz üzere. Hatta yuvanın yıkılmasına da gerek yok, ayrı bir yuva ile de mutlu mesut, geniş geniş hayatlar sürebiliyorsunuz.
Yeterince paranız varsa, erkek tarafı yeterince güçlüyse, istediğiniz her şeyi yapabilme özgürlüğünüz var bu ülkede. Fakirseniz dayağı yiyip oturuyorsunuz, aldatıldığınızla, onurunuzun aşağılandığıyla kalıyorsunuz. Yok imkanlar almış başını gitmişse adı "anlaşmalı boşanma" oluyor.
Günlerdir manşetlerden inmeyen Acun Ilıcılalı ve eşinin boşanmasının detaylarını her medyatik boşanma gibi zevkle takip ediyoruz. Ortada uzun bir süredir evlilik adına bir şey olmadığı aşikar, neden boşanmak için bugüne kadar beklenilmiş merak konusu…
"Amaaan bize ne?" deyip geçmek isterdim ama ülkenin en zengin ve güçlü adamlarından birinden ama evlilik dışı çocuk yapan manken gibi bir kız, Miami'de evler, yatlar katlar ortalıktayken insan kayıtsız kalamıyor.
Aylık ödenecek nafaka miktarı birçoğumuzun hayatı boyunca bir arada göremeyeceği fazlalıkta bir para. Çocuklar için 75, eşi için 75 olmak üzere totalde her ay 150 bin TL ödeyecekmiş beyefendi. Serveti hesaplamak isterdim lakin çarpım tablosunda 6'lardan ötesini bilmediğim için beynim error verdi. Büyük ihtimal onun için çerez parası falandır. Biz 8 saat özet, 8 saat yarışma, 8 saat panaroma olmak üzere günde 24 saat Survivor izleriz canım, n’olcak. Yeter ki çoluk çocuk aç kalmasın...
Instagram'ın en hızlı kötü yorum silen kovboyu Şeyma Subaşı'nın attığı söylenen, gerçek olup olmadığını bilmediğim snap hakkında ne desek boş... Tek dileğim gerçek olmaması, bir kadının bu kadar umarsız olabileceğini düşünmek istemiyorum. Büyük ihtimal gelen yorumları anında temizlemesi, ihtişamlarla dolu hayatını gözümüze soktuğu Instagram sayfasını tertemiz tutmak için birini bile işe almıştır.
Şeyma ile gezip tozulacaksa, bütün gün elimde telefon kötü yorum silme işine ben talibim vallahi. Bir gün Beyonce konserinde, diğer gün NBA finalinde, bir bakıyorsun Dominik'te Survior çekiminde, hoop ertesi gün Santa Monica sahillerinde... Bir para ancak bu kadar güzel yenebilirdi, tebrik ediyorum.
Tüm ülkenin gözü bu kadar üstündeyken, medeni ve magazinsel durumlar bu kadar almış başını gitmişken bu neyin rahatlığı, bu kime neyin hava atması gerçekten anlamlandıramıyorum. Sonra gelen kötü yorumu salisede silme savaşı. Yorum daha yayınlanmadan, uzay boşluğundayken silsen neye yarar, bütün ülkenin hakkında düşündüğü şey ortada. Kimsenin zihnini, beynini değiştiremezsin.
Gerçi bu ülke koyun, milli gelin diye koynumuza da basarız iki gün sonra. Muhteşem düğün, inanılmaz gelinlik, göktaşı kadar tektaş vs. gibi haberleri şimdiden görebiliyorum. Eşinden boşatmak ilk zaferdi, şimdi gelinliği giyerek hükümdarlığını ilan edecek. Bir şehzade doğuraydı iyiydi ama olmadı, kısmet değilmiş.
İç huzuru nasıl yakalayabiliyor bu kadar göz göre göre birini incitmekten asla çekinmeyen insanlar merak ediyorum. Kadının kadına ettiğini kimse etmiyor diyeceğim de, bunun olmasına izin veren erkeğin hiç mi suçu yok diye de düşünmek lazım.
Söz konusu durum içinde o kadar çiğ davranışlar, sözler var ki, dış kapının dış mandalı olarak ben utanıyorum. En kızdığım ise bu paralı adamların her şeylerine göz yuman, durumu normalleştiren medya.
Ali Ağaoğlu'nun ortanca hanım lafları, ülkenin official metresinin tutumu... Hiiç kimsenin de gıkı çıkmıyor. O sabahları masa etrafına toplaşan magazin cadıları güçlü erkek görünce ağızlarını açamıyorlar. Ama gazeteyi aç imalı imalı "Bir erkek arkadaşıyla mekanda eğlenen Tuba Ünsal..." diye başlayan haberler her yerde. Kocası olmayan bir erkekle sohbet ettiği için bile aşağılık imalarda bulunabiliyorsunuz ama özel jetlerle bir gün karınızı, ertesi gün sevgilinizi gezdirip çarşaf çarşaf da yayınlayabiliyorsunuz sosyal medyadan.
Allah gecinden versin, bir ölüm durumunda gör sen asıl şenliği. Miras kavgaları, DNA testleri... Daha önce binlerce kere gördüğümüz, başımıza gelmediği için sıradan ve fakir hayatlarımıza şükrettiğimiz türlü türlü çirkinlikler…
Pabucumun anlaşmalı boşanması... O anlaşmaya gelene kadar kaç gurur kırıldı, ne gözyaşları döküldü, ne kalpler parçalandı, bilmiyor muyuz sanki?
YORUMLAR