O pitipiti skandal sepeti

Bu haftaki yazım için birkaç konu vardı aklımda. Seçemiyordum içlerinden birini...

Ülkemiz sakinlerinin Halloween kutlama coşkusundan bahsedip, ötekileştirdikçe ötekileştirecek, kınadıkça kınayacaktım eğlenmeye çalışan insancıkları. Ben hastayım, keyfim yok, katılasım yok ya, hıncımı giyinip kuşanıp boyanan, 135T ile Halloween kutlamaya giden, gece sonunda ıslak hamburger gömen göbekli Spiderman'ler ile dalga geçecektim.

Şeyma'nın skandal "Hap var mı?" videosu ayrı bir gündem konumdu. Şaşıranlara kızacak, "Siz bu insanları Burningman'de çay mı içiyorlar?" sanıyorsunuz diye çıkışıp, belli bir yaşam tarzını Acun'un kabul ettiğini, bizim bok yememiz gerektiğini yazacaktım. Başka yoldan çıkmış yokmuş gibi sürekli aynı insanlardan bahsetmekten sıkıldığım için bu konuyu da eledim.

Elon Musk'ın Los Angeles'ın altına döşediği kilometrelerce uzunluktaki tünel de bi başka başlığımdı. Şimdi bu konularla ne alaka demeyin, Elon Musk uzun süredir radarımda. Yakışıklı ve trilyon milyon dolar zenginlikte olmasının yanı sıra adam dünyayı harbi başka bir levela taşıyacak. Paypal'ın, elektrikli araba Tesla'nın mucidi şimdi de LA'daki inanılmaz trafik sorunu için devasa tüneller döşüyor şehrin altına. Yapay zeka girişimleri, uzaya gitme sevdası, gelecek için attığı adımlarla dev bi Black Mirror olan bu abimizi anlatıp, "Bakın ne herifler var" diye genç kızlarımıza yol gösterecektim.

Deniz Seki'nin kendisini hapisteyken bekleyen, destekleyen sevgilisini terk edip Umre'ye arınmak üzere çıktığı yolculuktan bahsetmek bir diğer hedefimdi. Kendisinin özgürlüğünü, bize yeni şarkılarını kavuşturmasını sabırsızlıkla bekleyenlerdendim. Bi tık korkum da vardı içeri yolladığımız o neşeli kadının yerine oyunu kurallarına göre oynayan biri gelecek diye, nitekim öyle de oldu. Sevenleri onun her şeyini affetmişken o bambaşka bir role bürünmek istedi ve başka bir yolu seçti. Sevgi, fedakarlık, vefa, göstermelik inanç gibi konulara değinip "Allah önce içinizi ıslah etsin!" diye sinirlenip, beylik laflarla yazıyı bitirirdim herhalde.

Kevin Spacey Skandalı vardı sonra. 30 sene önce, o zamanlar 14 yaşındaki bir çocuğa "yürümüş" Kevin bey. Harvey Weinstein skandalı sonrası herkesin cesaretlenip tacizcilerini ifşa etmesi sonucu 30 yıl önce Spacey'nin tacizine uğradığını söyleyen aktöre karşılık, "Sarhoştum, hatırlamıyorum" gibi bir açıklama yapmış Kevin bey. Üstüne bi de eşcinsel olduğunu açıklamış. Tabii manşetler "Kevin Spacey eşcinsel olduğunu açıkladı!" Ulan adam tacizci tacizci! Gey olduğunu bi bizim kapıcı bilmiyordu herhalde, zora girince eşcinsellik bayrağının altına sığınmaya çalışıp "cesaretinden" dolayı alkışlayacağımızı mı sandı? Tabii ki ters tepti bu açıklama da. Ama yine de eşcinsellikten medet umması bile bir medeniyet. Bizde ünlüler kendisine eşcinsel iması bile yapıldığı an davalar açıp, tehditler savururken, onlarda kurtarıcı bir liman olarak görünüyor. Sonra Deniz Seki'nin tribünlere oynaması ile kıyaslayacaktım. Baktım tansiyonum fırlıyor o konuyu da geçtim.

Siyasi, ekonomik, çevresel sorunlara girmiyorum bile. Endişelenecek, üzülecek o kadar çok konu var ki, değil haftalık köşe yazısı cilt cilt ansiklopedi olur 2 günlük sıkıntım...

Bu dünyayı ve gündemi takip etmek genç yaşımda dert, elem, keder sahibi etti beni. Kendimi battaniye altına zaptedip Yaprak Dökümü 330920. tekrar izlemek istiyorum sadece.