Ebeveynler için okula hazırlık rehberi

Bu yaz, bu topraklarda yaşayan kimse için kolay geçmedi. Hem çocuklar hem de yetişkinler ayrı ayrı karmaşık duygular yaşadık. Şimdi yaz yerini usulca sonbahara bırakırken bu zor günler geride kalsın, tek derdimiz okula yeni başlayacak çocukların kolayca alışması, daha büyüklerin de okulunu çok özleyip koşarak gitmesi olsun diye bir hayal kurup, bir küçük okula hazırlık öz değerlendirme rehberi paylaşmak istiyorum sizinle.


Yetişkinlerle çocuklar arasındaki en önemli farklardan biri enerji haznesinin büyüklüğü. Dolayısıyla biz tatil için “ah bir ayaklarımı uzatsam, şezlonga uzansam, bir toprağa bassam negatif enerjimi atsam” gibi pasif eylem hayalleri kurarken, çocuklar “denizde bir amuda kalksam, sahilde en büyük kaleyi yapsam, bisikletle tüm mahalleyi turlasam” gibi aktif eylem hayalleri kuruyorlar. Durum böyle olunca da yazın bol bol koşmuş, oynamış çocuk bunu yapamamış çocuğa göre okula daha avantajlı başlıyor. Oyun ve hareket çocukluk döneminde, zihinsel, ruhsal ve fiziksel olarak daha dingin bir bünye ile okulla buluşmanın ve devam etmenin temel motivasyon kaynağını oluşturuyor.


Bununla birlikte yazı her nasıl geçirirse geçirsin, uzun bir tatil olması nedeniyle tüm okul yaşındaki çocuklar için en çok zorluk yaşanan konu sıklıkla yeniden “rutine alışmak” ile ilgili oluyor. Erken kalkmakla uykuda beliren düzensizlikler, evden ve anne-babadan yeniden uzak kalınması ile yaşanabilecek özlem ve tabii ki tatil vesilesiyle biraz bilinçli biraz da mecburi zayıflayan kurallar gibi nedenler çocukların okula gitmek konusunda zorluklar yaşamasına neden olabiliyor.


İlk kez okula başlamak

İlk kez okula başlamak, erken çocukluk olarak adlandırılan 0-6 yaş arasındaki dönemin en önemli gelişim adımlarından biri ve birçok aile için ebeveyn ve çocuğun gerçek anlamda ilk ayrılığıdır. Çocuklar bu dönemde pek çok gelişim göreviyle başa çıkmaya çalışırlar. Gelişimin bu dönemde çok hızlı ilerliyor olması ve yaşam boyu bizimle olacak bazı özellikleri, tutum ve davranışları da kazandığımız bir dönem olması nedeniyle bu yaş aralığında yaşadıklarımız oldukça önemlidir. Bu noktada okula başlama ile sosyal etkileşim ağını genişletmeye, kendisine bakım veren yetişkinlerden ayrı olduğu bir ortamda istek ve ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan çocukların, bu yeni ortamda biraz kaygı duymaları, davranış değişiklikleri göstermeleri oldukça doğaldır. Yeni ve onun için bir miktar belirsiz olan bu yaşantı tanıdık ve belirgin, dahası rutin hale geldikçe, çocuk bu yeni yaşantı içerisindeki yeni nesnelerle bağ kurdukça rahatlayacak ve bu durum onun keyif aldığı bir yaşantıya dönüşecektir.

Ancak bu geçiş sürecinin sağlıklı bir şekilde atlatılması ve çocuğu okula hazırlamanın tek bir doğru yolu ya da yöntemi olmadığı, her çocuğun ve ailenin kendi biricik sürecini yaşayacağı unutulmamalıdır. Dahası bu tür dönemlerin nasıl geçirileceği pek çok faktörden etkilenmektedir. Araştırmalar özellikle anne-baba tutumlarına ve 0-3 yaş arasında çocuğun bağlanma sürecinin etkilerine vurgu yapmakla birlikte; çocuğa sunulan çevre, ailedeki iletişim şekli, aile içi dinamikler ve çocuğun mizaç özellikleri de oldukça önemlidir. Sonuç olarak dikkat edilecek değişken sayısı oldukça fazladır.


Okula devam etmek

Okula ilk kez gitme deneyimini daha önce yaşamış ve tatil sonrası tekrar okula dönecek olmak ise iki şekilde gündeme gelir. İlkinde çocuk daha önce gittiği okula devam edecektir ve bu nedenle mekanın, yetişkinlerin ve arkadaşlarının tanıdıklığı adaptasyonu kolaylaştırır, geçiş zorlukları sıklıkla rutine alışmak açısından yaşanır. İkincisinde ise çocuk bir okul dönemini sonlandırıp yeni bir okul sürecine başlayacaktır (örneğin anaokulundan ilkokula ya da ilkokuldan ortaokula geçmek gibi) ve yeni okula dair bir takım belirsizlikler, bir önceki okul deneyiminin olumlu ve olumsuz anılar dosyası ve çocuğun mizaç özellikleri doğrultusunda zorluklar yaşanabilir. Bu durumda yeni duruma adaptasyon kapasitesi ve baş etme becerileri en önemli kaynaklardır.


Bununla birlikte yapılan araştırmalar ve deneyimlerimden yola çıkarak okula başlama ve devam etme sürecinde çocuklar için destekleyici/kolaylaştırıcı ve zorlayıcı olabilecek faktörleri sizinle paylaşmak istiyorum. Sizde böylece okul başlamadan bir öz değerlendirme yapabilirsiniz.


Zorlayıcı faktörler:

  • Çocuğun erken çocukluk dediğimiz 0-6 yaş arasındaki dönemde anne ve babadan (ya da temel bakım veren kişiden) ayrı kalmada güçlük yaşıyor olması (ayrı uyuyamama, ebeveynler işe gidince ağlama vb.),
  • Ebeveynlerin kaygı eşiklerinin düşük olması (kaygıya yatkınlık),
  • Anne-babanın çocukla çocuğun istediği şekilde yeterince vakit geçirmiyor olması,
  • Çocuğun diğer çocuklarla etkileşime girme olanaklarının kısıtlı olup, daha çok yetişkinlerle birlikte olması,
  • Çocuğun özbakımının yetişkinler tarafından yapılıyor olması,
  • Anne-baba arasında ya da ev içinde yaşanan süreğen gerginlikler olması,
  • Aile içinde yaşanan önemli yaşamsal değişimler olması (kardeş doğumu, boşanma, taşınma, hastalık, bakıcı değişimi, anne-babanın iş yoğunluğu vb.),
  • Okula başlama ile eş zamanlı çocuğun diğer gelişim görevleri ile baş etmeye çalışması (tuvalet eğitimi, yalnız yatma vb.),
  • Anne-babanın ve diğer aile üyelerinin okula gidilmesi konusunda aynı fikirde ve tutarlılıkta olmaması,
  • Anne-babanın çocuktan ayrılmak konusunda hissettiği olumsuz duygularla başa çıkamıyor olması (tedirgin, üzgün, sabırsız olmak gibi).

Destekleyici/Kolaylaştırıcı Faktörler:

  • Çocuğun daha önceden olumlu bir oyun grubu/okul deneyiminin olması,
  • Çocuğun okul arkadaşları ile okul dışında da vakit geçirme olanağının olması,
  • Çocuğun hayatında anne-baba ile birlikte çocuğa bakım veren, çocuğun güven duyduğu başka yetişkinler olması (büyükanne, büyükbaba, bakıcı vb.),
  • Ebeveynlerin kaygı ve stresle baş etme becerilerinin olması,
  • Çocuğu okula bırakmaya ve çocuktan ayrılmaya yönelik anne-babanın kendilerini hazırlamış olması (güven veren, sabırlı, kararlı tutumla kısa vedalaşma rutini ya da okula bırakma görevinin çocuğun daha rahat ayrıldığı bir yetişkine devredilmesi),
  • Okul sonrası anne-babanın çocuğu karşılaması ve birlikte vakit geçiriyor olmaları (tercihen oyun oynamaları),
  • Çocuğun bağımsızlığının aile tarafından destekleniyor olması (kendi yemeğini yemesi, giyeceğini seçmesi ve giyinmesi, kendi odasında yatması vb.),
  • Evde çocuğa sorumluluklar verilmesi,
  • Evde rutinlerin oluşturulması (yemek saati, yatma saat, vb.),
  • Sabah okula hazırlık için çocuğun ihtiyaç duyduğu zamana göre bir kalkma saati belirlenmesi ve hazırlık rutininin oluşturulması,
  • Anne-babanın okula ve eğitimcilere güven duyması,
  • Anne-baba ve öğretmenin iletişim halinde olması, işbirliği geliştirmesi,
  • Evde okulla ilgili konuşulabiliyor olması,
  • Çocuğun okuldan her gün söz verilen saatte ve söz verilen şekilde alınması.

Dolayısıyla okula yeni başlayan ya da okula devam edecek bir çocuğunuz varsa öncelikle öncül koşullarla ilgili bir durum değerlendirmesi yapmak faydalı olacaktır. Onu zorlayacak etkenler mi daha fazla yoksa destekleyecek etkenler mi? Zorlayıcı etkenleri gidermek adına destekleyici etkenleri uygulamaya başlayabilirsiniz. Bununla birlikte çocuğunuzu en iyi tanıyan kişiler olarak onu neyin tedirgin ettiğini bulmaya çalışarak güvende hissetmesi için yardımcı olmanız, onu diğer çocuklarla kıyaslamadan anlamaya çalışmanız, ses tonunuzla, beden duruşunuzla ve sözlerinizle bu yeni ortama olan güveninizi ona ifade etmeniz, sakin ve sabırlı kalmanız ve bağımsızlığını destekleyerek onu sosyal hayata hazırlamanız bu süreci kolaylaştıracaktır. Ve burada bir de ister istemez aklıma Carl G. Jung’un bir sözü geliyor: “Eğer çocukta değişmesini istediğimiz herhangi bir şey varsa, öncelikle bir kendimize bakmalıyız ki bu biz de değişmesi daha iyi olacak bir özellik olmasın!”


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.