Niçin az oyuncak?

Çünkü az oyuncak = çok oyun demektir.


Çok hızlı büyüyen ve maalesef çoğu çok da çevre duyarlılığı olmayan rengarenk oyuncak sektörü içerisinde, anne-babaların pek de farkında olmadan kendilerini içinde buldukları bir sorun aslında fazla oyuncak alımı. Siz almasanız akrabalar, arkadaşlar alıyor. Olmadı çocuk bir arkadaşında görüp istiyor. Derken derken okul öncesi dönemde bir çocuğun evinde çoktan kutularca oyuncak yerini almış, kimi evler oyuncaklarca istila edilmiş ve hemen her evde oyuncakların toplanması bir probleme dönüşmüş oluyor. Bir araştırmada sosyo-ekonomik durumu oyuncak alımı için yeterli olan tipik bir ailede çocuğun yaklaşık 238 oyuncağının olduğu fakat ebeveynlerin çocuklarının gün içinde sadece 12 “favori” oyuncağı ile oynadığını düşündüğünü ki bunun % 5’e karşılık geldiği görülmüştür (akt. Knapton, 2017).


Bu noktada üç soru üzerinde düşünmeliyiz.


Çocuk gelişimi için çocuğun ne kadar oyuncağa ihtiyacı vardır?


Buna cevap olarak araştırmaların ve teorilerin söylediği ne kadar az oyuncak o kadar çok yaratıcı, sosyal oyun ve uzun dikkat aralığı. Örneğin; Toledo Üniversitesi’nde çocuğun çevresindeki oyuncak sayısının çocuğun oyununun kalitesini etkileyip etkilemediğini araştırmak üzere yapılan bir çalışmada, 36 yürüme çağındaki çocuk yarım saat için oyun odasına davet edilmiş, odada ya 4 ya da 16 oyuncak bulundurulmuş ve çocukların oyunları izlenmiş. Sonuç olarak daha az oyuncak olduğunda çocukların çok daha yaratıcı oldukları, her bir oyuncak ile iki kat daha fazla oynadıkları ve oyunlarını çeşitlendirdikleri görülmüş. Yine 1990’larda Alman araştırmacılar Schubert ve Strick’in yaptığı bir deneyde Münih’te bir anaokulundaki oyuncaklar üç ay boyunca ortadan kaldırılmış ve çocukların tepkileri ve oyunları izlenmiş. Sadece birkaç hafta içerisinde çocukların bu yeni duruma adapte oldukları ve oyunlarının çok daha yaratıcı ve sosyal olmaya başladığı görülmüştür (Bu deneyin sonuçları Oyuncaksız Anaokulu ‘The Toy-free Nursery’ kitabında yayınlanmıştır) (akt. Knapton, 2017).


Çocukları mutlu etmenin yolu onlara oyuncak almak mı yoksa onlarla oynamak mıdır?


Pek çok anne-babanın yoğun çalışma temposu içinde zaman ve enerji azlığı nedeniyle çocuklarına yönelik sevgi ve ilgilerini onlara bir şeyler (özellikle de oyuncak ya da abur cubur yiyecek) alarak karşılamaya çalıştıkları iyi niyetli fakat yetersiz bir çabanın içindeyiz. Ancak çocukların gelişimsel ihtiyaçları arasında hiçbir dönemde daha çok “oyuncak sahibi olmak” olmadığı gibi, “oyun oynamak, sevilmek, ilgi görmek” her zaman olmuştur. Çocuklar her zaman kendileri ile ilgiyle ve istekle, keyif alarak oyun oynayan, vakit geçiren birini oyuncaklara tercih etmişlerdir. Çünkü insan yavrusunun büyüme sürecinde ona en iyi gelen, onu iyileştiren tek şey ilişkidir; bir oyuncak değil.


Acaba aldığımız bir oyuncak bizim kendi içimizdeki çocuğun karşılanmamış bir ihtiyacını karşılamak için olabilir mi?


Biz ebeveyn olduğumuzda kendi çocukluğumuza sık sık yolculuk yapıyoruz. Özellikle karşılanmamış ya da fazlaca karşılanmış ihtiyaçlarımız bizi aldığımız kararlarda, verdiğimiz tepkilerde yönlendirebiliyor. Dolayısıyla kumandalı bir arabayı gördüğünüzde heyecanlanıyorsanız, öncelikle duygunuzun izini sürebilir ve bu sizi kendi çocukluğunuzun bir ihtiyacına götürüyorsa bunu kendiniz için alabilir ya da bu ihtiyacı bugün bir yetişkin olarak daha farklı nasıl karşılayabileceğinizin yollarını arayabilirsiniz. Kendi çocukluğu ile barışmış yetişkinler, çocuklarını ayrı bir birey olarak görüp onlarla daha sağlıklı bağ kuran ebeveynlerdir.


Çok oyuncak sorunsalının içine girmeden çok önce, daha bebeğiniz yeni doğduğu andan itibaren çevreyi düzenlerken ve bebeğinizin/çocuğunuzun oyun ihtiyacını karşılarken sunacağınız materyalleri seçmede aşağıdaki özellikler size yardımcı olabilir:


  • Öncelik her zaman oyun oynayabilmek olmalıdır, oyuncak değil. Ve bir bebek ancak kendi elleriyle hareket ettirebildiği (manipüle edebildiği) bir nesne ile oyun oynayabilir, dolayısıyla manipüle edebileceği herhangi bir şey oyuncak olabilir (örneğin bir süzgeç, kutu, tahta kaşık vb.)

  • En önemli özellik her zaman güvenliktir. Bir bebek için düşündüğümüzde yutulamayacak kadar büyük, küçük parçalara ayrılmayan, kırılmayan ve sivri yerleri olmayan materyaller seçilmelidir. Bu noktada balon ve kumaş parçaları ya da yapıştırma gözleri, burnu vb. olan pelüş hayvanlar tehlikeli olabilir.

  • Basitlik, sağlamlık ve temizlenebilirlik bir diğer önemli özelliktir. Tutabileceği, ağzına sokabileceği, kavrayabileceği nesneler olması onu tatmin edecektir.

  • Doğal malzeme ve farklı dokular, sesler, tatlar, kokular bebeğin duyularını geliştirmesi için son derece kritiktir. Duyular ve beyin gelişimi arasındaki bağ unutulmamalıdır.

  • Yukarıda sayılan özellikleri içeren herhangi bir materyal bir bebeğin oynamasını sağlayacak yeterliliğe sahiptir. Bu materyallerin diğer bir ortak özelliği ise “hiçbir şey yapmaması” olmalıdır, yani bebeğiniz onunla aktif bir şey yapmadan o kendi başına son derece pasif durmalıdır. Tam tersi çocuğu eğlendiren hareketler yapan, sesler çıkaran oyuncaklar aktif bir oyuncağı izleyen pasif bir bebeğe neden olur. Bu çocukta eğlendirilme ve oyalanma ihtiyacını pekiştirir. İleride yoğun TV izlemeye zemin hazırlar.

  • Çocuk büyüdükçe çocuğun keşfedebileceği, özgür senaryo oluşturabileceği, kafasını karıştıracak şekilde komplike olmayan ve ona dünyayı, çevresini ve kendisini anlamasında yardımcı olacak oyun nesneleri düşünülmelidir.

  • Çocukların oyun oynamak için hareket edebilecekleri kadar alana ve serbest kesintisiz/bölünmeyen oyun zamanına ihtiyaçları vardır.

Bu noktada uzmanların önerisi evde bir oyuncak depo alanının oluşturulması ve her seferinde az sayıda oyun materyalinin sunularak, zaman içinde değiştirilmesi ve böylece çocukların daha yaratıcı olmalarının ve dikkat aralıklarını geliştirmelerinin desteklenmesi olmaktadır.


Maria Montessori de “gerçek, çoğunlukla ahşaptan ve çok sayıda olmayan” oyun materyalini önerir. Çocuğun yeni becerileri öğrenmesini ve dünyayı bir macera gibi keşfetmesini sağlayacak şekilde iyi seçilmiş (basit, zarif, doğal) oyun materyallerinin bir çocuğa, tıpkı çok güzel bir parkta ya da orman içerisinde yürürken hissettiklerinizi hissettireceğini söyler. Böyle bir ortamda nefes alabilirsiniz, düşünebilirsiniz ve her andaki spontan akış ve enerjiden keyif alabilirsiniz.


Kaynaklar

  1. Knapton, S. (2017). Too many toys are bad for children, study suggests. http://www.telegraph.co.uk/
  2. www.montessoritoys.com

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir agulerk@gmail.com
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.