Hamilelik ve doğumda psikolojik destek
Psikologlar halk tarafından belki de en yanlış anlaşılan meslek gruplarından biri. Bunda hem alandaki boşlukların, hem de alan dışı kişilerin mesleği yeterince iyi tanımamasının etkisi büyük. Dolayısıyla hem bu alanda yıllarca eğitimler alarak uzmanlık kriterlerini karşılamak için çaba gösteren meslektaşlarım, hem de en nitelikli desteği alması gereken danışanlar için alana ve mesleğe dair zaman zaman bilgi vermenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu kapsamda psikologların eğitimlerini aldıkları uzmanlık alanında çalışmasının, danışanların da yetkin kişilere ulaşmak konusunda daha çok gayret etmesinin ise mesleğe dair yanlış anlaşılmaların giderilmesinde önemli bir adım olacağı kanaatindeyim.
Bu sefer ekim ayının “hamilelik kayıpları farkındalık ayı” olması sebebiyle hamilelik ve doğum sürecine özgü psikolojik desteğin niteliğinden, uluslararası düzeyde doğum psikolojisi (birth psychology) ya da prenatal & perinatal psikoloji olarak bilinen meslek alanımızdan, bu alanda çalışan psikologların neler yaptığından bahsedeceğim.
Hamilelik sürecinde psikolojik destek
Bu dönem çocuğun, anne ve babanın zihnine düştüğü andan doğum anına kadar geçen süreyi kapsamaktadır. Hamilelik, doğum ve doğum sonrasına özgü konuların çalışılması amacıyla sıklıkla anne adayının, hamilelik ve doğum konularında eğitimi olan bir psikoterapist ile yaptığı psikoterapötik görüşmeleri içerir. Bu görüşmelerde anne adayının anneliğe, kendi annesiyle kurduğu ilişkiye, evliliğe, doğuma ve doğum sonrasına yönelik duyguları, kendi doğum öyküsüne dair kayıtları ve eğer varsa daha önceki düşük, kürtaj ve kayıpları çalışılır. Anne ve bebek bağlanmasının hamilelik sürecinde başlaması desteklenir. Anne adayının bebeğine kendi içinde zihinsel ve duygusal bir oda açması ve hayatındaki değişim sürecine kendisini hazırlaması önceliklidir. Bununla birlikte rahat ve keşkesiz bir doğum yaşaması, doğum ve doğum sonrası bebek bakımı konusunda bilgi ve becerilerini arttırmanın yollarının araştırılması da sürecin parçasıdır. Ayrıca baba adayı ve çiftin annelerinin de hazırlık sürecinde nasıl destek olabileceği, kaygıları ile nasıl başa çıkabilecekleri ve doğum anında ve sonrasında anne adayının rahatını ve mahremiyetini nasıl sağlayabilecekleri konusunda görüşmeler yapılması da önemli bir çalışma alanıdır.
Doğumdan önce çocukla kurulan duygusal bağ, annenin çocukla gelecekte kuracağı ilişki ve çocuğun mizacı üzerinde; kadının anneliğe psikolojik hazırlığı doğum sonrası duygusal ve fiziksel sıkıntıların azalmasında, ve çiftin hamilelik sürecindeki paylaşımları çocuk sonrası mutlu bir evlilik ilişkisinin devamında son derece büyük etki sahibidir. Ve bunun daha sağlıklı nesiller için ne anlama geldiğini düşünmek hiç de zor olmayacaktır. Prenatal ve Perinatal Psikoloji ve Sağlık Derneği’nin de dediği gibi “Rahim ekolojisi dünya ekolojisine dönüşür”.
Doğum anında psikolojik destek
Doğum fiziksel, duygusal, zihinsel ve kültürel bileşenleri ile disiplinlerarası bir deneyimdir. Tıp, biyoloji, sosyoloji, antropoloji, psikoloji gibi bilim dalları doğum deneyimini iyileştirmek ve daha sağlıklı nesiller için el ele çalışmaya devam etmektedir. Perinatal dönem olarak adlandırdığımız bu süreç doğum dalgalarının başladığı andan, ilk emzirmenin gerçekleştiği ana kadar geçen süreyi kapsamaktadır.
Bugün doğumla ilgili düşüncelerimiz sıklıkla üç temel kaynaktan gelmektedir. Bunlar:
- Yazılı ve görsel medya; özellikle de izlediğimiz dizi ya da filmlerdeki aksiyonu ya da dramatizasyonu arttırmak amacıyla tariflenen doğum sahnelerinden,
- Daha önce doğum yapmış kadınların doğum hikayelerinden,
- Kendi doğum hikayemizden.
Ve maalesef bu kaynaklardan daha çok negatif bilgi ya da imajlar geldiği için “doğum anı” belleğimizde daha çok olumsuz bir deneyim olarak yer etmektedir. Doğum psikoterapistleri bugün en çok doğum anına yönelik korku ve kaygıları ve “kendini, bedenini bırakamamaya, rahatlatamamaya” yönelik zorlukların kaynaklarını çalışıyorlar. Çünkü kanıta dayalı çalışmalar tüm diğer memelilerde olduğu gibi korku duyan annelerin, doğumu erteleyen veya engelleyen hormonlar salgılamaya eğilimli olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte korkmayanların ve gevşeyebilenlerin doğumu daha kolay ve az ağrılı, hatta bazen zevkli hale getiren hormonları bolca salgılamaya eğilimli olduğunu gösteriyor (Gaskin, 2015).
Dolayısıyla doğum psikoterapistleri doğumun başladığı andan itibaren doğum odasında ya da doğumhanede (tabii ki önceden anne ile kurduğu güven ilişkisi ile ve doğum ekibinin bilgisi dahilinde) öncelikle annenin tüm süreç boyunca sakin ve huzurlu kalmasını, gevşemesini, odaklanmasını desteklemeye yönelik çalışmaktadır. Bununla birlikte doğuma katılan tüm ekibin de sakin kalması, iyi bir iletişim ve işbirliği kuruyor olmasını destekler. Tıbbi olarak bir problem olmamasına rağmen “doğumun tıkanması” olarak tarif edilen ve sıklıkla annenin yorulması, endişelenmesi ya da ortama özgü bir etkenle ilişkili olarak anne ve bebeğin strese girmesi sonucu doğumun ilerlememesi ile sonuçlanan durumlarda sorunu anlayıp, çözülmesine, doğumun olağan akışına devam etmesine destek olur. Bu sırada babayı eşine nasıl destek olabileceği konusunda yönlendirir ve dışarıda bekleyen aile üyeleri ile iletişimde kalarak onların kaygılarını giderir. Yine doğumun hemen ardından bebeğin öncelikle anne, mümkün olmadığında ise baba ile ten teması kurmasının sağlanması ve sürecin mümkün olduğunca doğal akışında ilerlemesi konusunda destek verir. Bununla birlikte bazen hamilelik bazen de doğum sürecinde bebeğin kaybı söz konusu olur. Bu hem aile hem de doğum ekibi için kolay olmayan bir süreçtir. Doğum psikoterapistleri çok daha hassas olan bu tür durumlarda da süreç boyunca profesyonel destek verirler.
Bu çalışma şekli ile doğum psikoterapistleri doğum ekibinin (doktor, ebe, doula) bir parçasıdır, ekibin tüm üyeleri ile önceden tanışmıştır. Ayrıca bir odada gerçekleşen psikoterapi uygulamasından çok daha farklı bir çerçeve ve uzmanlık dahilinde çalışmaktadır. Doğum psikoterapistliği adıyla anılan, psikologların doğum anında bulunarak gerçekleştirdiği bu psikoterapötik desteğe yönelik eğitim dünyada ilk kez Türkiye’de oluşturulmuş, doğum anında çalışma pratiği de yine ilk kez bu eğitimi almış Türk psikologlar tarafından gerçekleştirilmiştir (Karabekir & Çoker, 2014).
Pozitif bir doğum deneyiminin anne-bebek bağlanması, bebeğin doğum sonrası uyum süreci, emzirme ve annenin psikolojik ve fiziksel sağlığı üzerinde önemli düzeyde etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle bir “insan hakları meselesi” olarak doğumun psikolojik ve duygusal yapısı konusunda halk arasında farkındalık uyandırmaya, daha nazik, saygılı, keşkesiz doğumlar için yapılacak ekip çalışmalarının desteklenmesine yönelik bireysel, kurumsal ve sivil toplum düzeyinde çalışmaların arttırılmasına gayret etmektedir.
Hamilelik, doğum ve doğum sonrası sürece dair ihtiyaçların giderek artması ve bu konuda psikoloji alanında kanıta dayalı çalışmaların da ihtiyacı karşılamaya yetecek düzeyde alana bilgi ve beceri sağlamış olması nedeniyle bu alanda verilen psikolojik desteğin kapsamının ve niteliğinin daha iyi anlaşılması gerekliliği doğmuştur.
Ve madem bilmek öğrenmenin yarısıdır, aktarmak istediğim en önemli bilgi biz bugün tüm kültürlerde bazı kadınların ağrısız doğum yaptığını, hamilelik dönemlerinden başlayarak bebekleri ile bağ kurduklarını ve kendi duyguları ve bedenini çok iyi tanıyan bu kadınların annelik deneyimini daha pozitif yaşadığını biliyoruz. Dahası insanın biricik hikayesinin doğumla değil, anne-babanın zihnine düşmekle başladığını, nesiller arası aktarılanlarla şekillendiğini, doğum öncesinden başlayan duyu kayıtlarının hayat boyu taşınacak zihinsel temsillerin temelini oluşturduğunu biliyoruz. Dolayısıyla kadının, hamilelik süreci ve doğum anında gerçek kapasitesini kullanması yönünde yapılacak psikolojik çalışmaların ve bu alanda uzmanlaşmış psikologların hayatın bu ilk anında son derece önemli bir rol üstlendiklerini söylemek mübalağa olmayacaktır.
Devam edecek...
Kaynaklar
- Gaskin, I. M. (2015). Ina May’in Doğuma Hazırlık Rehberi. Sinek Sekiz Yayınevi, İstanbul.
- Karabekir, N. & Çoker, H. (2014). Doğuma Hazırlık Eğiticiliği, Doğum Psikoterapisi ve Doula Eğitimi Eğitim Notları. İstanbul Doğum Akademisi
- Verny, T. & Kelly, J. (2014). Doğmamış Çocuğun Gizli Yaşamı. Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul.
YORUMLAR