Çocukluk dönemi korkularını anlamak

Belli dönemlerle ya da anılarla ilgili içimizdeki “baskın duyguyu” anlamak ve tarif etmek zihnin o yaşantıyı sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi adına önem taşır. Bu adlandırma bazen bir terapi süreciyle, bazen bir kitap ya da filmde karakterlerle kurulan özdeşimle bazen de yeni bir yaşantıdaki kavrayışla gelebilir. Her nasıl gelirse gelsin duyguların anlamlandırılması ruhsal yapı için önemlidir.


Çocukluk döneminde yaşantıları anlamlandırma süreci yetişkinlerde olduğundan farklı ilerler. Çocuk duygusal zorluklarını sıklıkla davranışları yoluyla dışa vurur ve anlaşılmayı bekler. Öncelikle güvendiği bir yetişkinin çocuğun duygusunu anlaması ve adlandırması, çocuk için anlamlandırmaya giden yolun başlangıcı olur. Özellikle erken dönemde “ilişki içinde ve ilişki ile büyüme ve anlamlandırma” çok belirgindir. Çocuğun davranış değişimleri ise çoğu zaman birer “yardım çağrısıdır”, çünkü çocuk ya daha çok ağlamaya, ya uyku, yeme güçlükleri yaşamaya ya da içe çekilme, ebeveyne yapışma, tırnak yeme, vurma davranışı gibi daha önceden olmayan yeni davranışlar göstererek aslında yaşadığı yoğun duyguları anlatmaya çalışır. Ebeveynleri harekete geçiren sıklıkla bu davranışlar, uzmanların irdelediği ise bu davranışların altında yatan olası travmatik olaylar, duygular ve ihtiyaçlardır. Çünkü bu davranışlar pek çok durumda çocuğun henüz konuşmaya hazır olmadığı, göstermeye zorlandığı daha soyut konular ve çatışmaların sembolik dışavurumu olabilir.

Bir çocuğun olumsuz duygularının ve tepkilerinin, gelişim dönemine özgü mü olduğu yoksa anlamlandıramadığı diğer bazı çatışma ya da sıkıntıların tezahürü mü olduğunu anlamak ise uzmanların işidir. Gelişime özgü durumlarda ebeveynlerin bilgilendirilmesi, aile sistemine ve çevreye yönelik yapılan düzenlemeler sıklıkla yeterli olurken, altta yatan çatışmalar söz konusu olduğunda daha kapsamlı çalışmalar ve terapi süreci faydalı olmaktadır.


Bu noktada ebeveynlerin çocuklarda görülen gelişime özgü korkular hakkında bilgi sahibi olmasını önemli görüyorum. Burada “gelişime özgü korkular” diyerek, çocuğun büyüme sürecinde hayatta kalma ve ihtiyaçlarını karşılama ile ilişkili bazı korkuları, belirli bir süre boyunca ve işlevselliğini etkilemeyecek düzeyde hissetmesinin adaptif olduğunu ve çocuğun bu duygu ile baş etmeyi öğrenmesinin bilişsel ve duygusal gelişimde önemli fonksiyonlara hizmet ettiğini söylüyoruz. Bu konuda gelişim üzerine çalışan psikolog E. Erikson da gelişimsel korkuların üstesinden gelmenin çocuklukta temel bir görev olduğunu, bu görevle uğraşmanın çocuğun sağlıklı baş etme mekanizmaları ve diğer sosyal, duygusal kaynakları geliştirmesindeki önemini vurgulamıştır. Ona göre gelişimsel korkuları keşfetme ve kabullenme, çocuğun dünyaya dair anlayışını genişletirken, hayatın zorlukları ile yüzleşmek için yeterlik hissini yavaş yavaş öğrenmesine de yardımcı olur. [1]


Çocukların gelişime özgü korkuları [2]


Bugüne kadar çocukluk dönemi korkuları üzerine yapılan araştırmalar yaşa ve olgunlaşmaya bağlı korkuların değişimine vurgu yaparlar. Buna göre;


  • Bebeklikte; ani hareketler, yüksek sesler, yabancılar ve ebeveynlerden ayrılmaktan korkma,
  • Erken çocuklukta; fiziksel acıdan (yaralanmaktan), korkunç varlıklardan (canavarlar gibi), karanlık yerlerden, gece gelen seslerden, büyük ve tüylü hayvanlardan, ebeveynlerden ayrılmaktan, “kötü” insanlardan korkma
  • İlkokul yıllarında; yalnız kalmaktan, kaçırılmaktan, hırsızlardan, karanlık yerlerden, korkunç varlıklardan, silahlardan korkma,
  • Ergenlikte; yetişkinlerin korkularını paylaşarak şiddetten, çetelerden, silahlardan ve savaştan korkma yaygındır. Özellikle terör olayları, deprem vb. yaşantıların artması ile deneyime bağlı olarak bu korkular da artık erken yaşlarda görülmeye başlamıştır.

Çocukların korkularını davranış yoluyla ifade şekilleri2

- 3 yaştan küçük çocuklar; bebekler ve küçük çocuklar çevrelerinde olan bitenin güçlü bir şekilde farkındadırlar. Korktuklarında yaşadıkları sıkıntıyı davranış yoluyla gösterirler; yeme, uyuma, tuvalet yapma güçlükleri, ebeveyne yapışma, huysuzlanma, ağlama gibi davranışlar bu dönemde belirgin tepkilerdir.


- 3-6 yaş arası çocuklar; okulöncesi dönem çocuklarında hayali düşünme yaygındır ve sıklıkla fantezi ve gerçeklik, zaman ve mekan, neden ve sonuç arasında kafa karışıklığı yaşarlar. Canavarlar, felaketler ve kabuslar günlük hayatlarına çoktan yerleşmiştir. 3-6 yaş aralığındaki çocuklar insanların gelip gittiğinin farkındadır ve terkedilmekten korkabilir. Ayrıca kendilerine ya da onlara bakan kişiye zarar gelebileceğinden endişelenirler. Korkular bu yaşta hala davranışlar yoluyla gösterilir. Çocuklar gece yataklarını ıslatabilir ya da gün içinde tuvalet kazaları yaşayabilir ya da giderek daha çok korkan, yapışan ve sınır deneyen davranışlar gösterebilir. İştahı azalabilir, kabusları artabilir ya da yardım için ağlama ve çığlık atma görülebilir. Bazı durumlarda konuşma güçlükleri (kelimeleri yutma, kekeleme gibi) ya da yabancılardan ve yalnız kalmaktan korkma ortaya çıkabilir.


- İlkokul dönemi çocukları; bu dönemde çocuklar neyin gerçek ve sürekli olduğunu anlayabilirler ancak bakış açısı eksiklikleri vardır. Onlar bu dönemde hala olayların nasıl oluştuğunu, nasıl birbiriyle ilişki içinde olduğunu ve olmalarını neyin etkilediğini anlamaya, öğrenmeye çalışırlar. Bu nedenle pek çok soru sorarlar ve onlar için önemli olan detaylarla ilgili dürüst cevaplar isterler. Kaybı anlayabilirler ve bu nedenle kendilerine ya da ebeveynlerine korkunç şeyler olması ihtimaline odaklanabilirler. Dünyalarındaki yetişkinlerin nasıl davrandıkları üzerine düşünürler. Akranları düşünme şekillerini, duygularını ve tepkilerini şekillendirebilir. Yoğun duyguları nedeniyle okul performanslarında düşüş, arkadaş ilişkilerinde sorunlar yaşama, içe çekilme, psikosomatik yakınmalar, aynı olay hakkında tekrarlayan konuşmalar görülebilir.


Peki ebeveynler çocuklarının gelişime özgü korkularıyla baş etmesine nasıl destek olabilirler?


Yetişkinlerin bu korkuları ciddiye alması, “yok bir şey”, “bunda korkacak ne var” gibi ifadeler kullanmaması, aksine çocuğa bu duygusunda yalnız olmadığını, onun yaşındaki çocukların bu tür korkulara sahip olabildiğini söylemesi, çocuğa kendini ifade edebileceği ortamlar yaratması ve çevreyi düzenlemesi (maruz kalınan uyaranlar, çocuğun ihtiyaçlarını karşılayan ortam vb.) son derece önemlidir. Bununla birlikte ebeveynin süreci yönetmekte zorlandığı, travmatik bir duruma bağlı gelişen ya da işlevselliğin bozulduğu durumlarda ise mutlaka uzman desteği almak düşünülmelidir.


Gelişime özgü korkular söz konusu olduğunda yaş grubuna göre aşağıdaki düzenlemelerin2 yapılması ise çocukların sağlıklı baş etme stratejileri geliştirmelerini destekleyecektir.


3 yaştan küçük çocuklar için;

  • düzenli rutinler,
  • huzurlu bir atmosfer,
  • medya ve korku veren konularla ilgili yetişkin konuşmalarına maruz kalmama,
  • güven veren, rahatlatan yetişkinlerle sakin, sevgi dolu zaman geçirme.

3-5 yaş arası çocuklar için (yukarıdaki maddelere ek olarak);

  • en çok sevilen ritüeller,
  • çocukların ve yetişkinlerin güvende olduğuna dair sözel ve fiziksel güvence verme,
  • çocuğa herhangi bir zamanda yetişkinin nerede olduğuna dair bilgi verme,
  • yumuşak ve nazik sohbetler için fırsat yaratma,
  • resim yapma ve kil, çamur, hamurla uğraşma için fırsat yaratma,
  • duyulan, görülen, hayal edilen her ne ise onunla ilgili oyun oynanmasının kabul edildiği fırsatlar yaratma,
  • uyku öncesi güven veren ve özel zamanlar geçirme.

İlkokul çağı çocukları için (yukarıdaki maddelere ek olarak);

  • zihinlerinde olanı anlayan ve sorularına dürüstçe onları ilgilendiren detayları içeren cevaplar veren yetişkinlerin olması,
  • medya ve yetişkin konuşmalarına rehberlik edilerek maruz kalmaları,
  • akranları ile konuşma ve oynama fırsatları,
  • yetişkinlerle oynama fırsatları,
  • korku içeren deneyim ile ilgili dramatik oyunun ve konuşmanın kabulü.

Çünkü diğer pek çok kazanım için olduğu gibi ruhsal yapının sağlıklı gelişimi için de çocukluk dönemi oldukça önemlidir. Çocuk olumsuz duyguların varlığını güvenli ortamda kabul etme ve baş edebildiğini deneyimleme yoluyla hayat boyu kendi içinde güç alacağı kaynaklar oluşturmuş olur. Dolayısıyla biz yetişkinlerin çocukların gelişime özgü korkularını, bu korkuların gelişime özgü ifade şekillerini tanımamız ve onlara uygun desteği vererek eşlik etme ve rehberlik sorumluluğunu sürdürmemiz son derece önemlidir.


M. Montessori’nin dediği gibi “Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği dönemdir. Sadece zeka değil, insanın bütün mümkün becerileri bu dönemde oluşur. Hiçbir yaşta çocuk zekice bir yardıma bu dönemde olduğu kadar ihtiyaç duymaz “




Kaynaklar

1. Lyness-Richard, D. (1997). Play therapy for children with fears and phobias. In H. Kaduson & D. Cangelosi (Eds), The playing cure: Individualized play therapy for specific childhood problems. Child therapy series (pp. 29-59). Northvale, NJ: Jason Aronson, Inc.

2. Mercurio, M. L. & McNamee, A. (2008). Monsters That Eat People—Oh My! Selecting Literature to Ease Children’s Fears. Dimensions of Early Childhood, Volume 36, Number 2.



















YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.