Estetik dokunuşlar
Şimdi. Bu konu karışık. Fena karışık.
Eskiden “neden insan yaşlanmaktan korkar ki, neden dolgu botoks yaptırır ki” diyordum. Böyle bilmiş bilmiş konuşuyordum. Olayın öyle olmadığını her ikisiyle de yakından tanışınca anladım.
Güzel anladım.
Mesela yaşlanmak değil.
Mesele başka…
Çok başka…
Kendimi bildim biledi, gözaltlarım çöküktür.
Zamanla iyice çöktü.
İnanılmaz rahatsız oluyordum.
Yanaklarım, daha doğrusu ağız kenarlarımdaki çizgiler de giderek derinleşmeye başlamıştı. (Babama çok benziyorum, bu genleri de ondan almışım.)
Korkuyordum dolgudan. Hani “bir kez yaptırınca yaptırmak zorundasın”, “başladın mı duramazsın” sözleri var ya, işte o yüzden.
Kapatıcı kullanmaktan sıkılmıştım. Aynaya bakınca yorgun değil, dinç bir yüz görmek istiyordum.
Anneme, Arkın’a söylemedim. Çok rahatsız olduğum için her ikisinde de dolguya "tamam" dedim geçen yıl. Gittim, yaptırdım.
İşe yaradı da. Gerçekten sonuç şahane oldu. Instagram hesabımda (@sebnemseckiner) gerilere gidip (2017 Mart) bakabilirsiniz.
Çok karşı olan annemle Arkın bile “iyi ki yaptırdın” dediler.
Her iki dolgu da tahminimden fazla dayandı.
Bu sene doktor arkadaşım Sevil ile beraber yeniledik ikisini de.
Geçen hafta da botoks ile tanıştım. Dolgu yaptırırken “yok canım, bu yeterli, botoksa bulaşmam” diyen ben olarak… Kendi isteğimle…
Birden canım istedi ve gittim.
Yani bana “şurada ihtiyacın var”, “şunu yap şöyle olsun” diyen kimse olmadı.
Annem öğrenince “depresyonda mısın?” diye mesaj attı.
Arkın “Ben seni zaten çok beğeniyorum, neden bunlarla uğraşıyorsun” dedi. Bir de saçımı kestirince hepten konuşmaya başladı.
Ben de şunu anlattım:
“Evet, sen beni beğeniyorsun. Dile de getiriyorsun, teşekkür ederim. Beğendin ki evlendin zaten. Ama mesele senin değil, benim beğenmem. Bunları kimse beni güzel bulsun diye yapmadım. Kendim iyi hissetmek istiyorum. Kısa saç delisi ben, sen uzun seviyorsun diye yıllardır uzatmaya çalışıyorum. Gördüğün gibi de dayanamayıp kestiriyorum. Kısa saçla daha özgür, daha ben gibi hissederken sen istiyorsun diye beğenmediğim bir saçla dolaşamam ki… Beni değiştirmeye çalışmasan, olmayı istediğim gibi olduğumda kabul etsen, öyle daha çok beğensen…”
Durdu.
E haklıyım tabii duracak aslında.
Sonra bir soru daha patlattı: “Issız bir adada olsan, ayna olmasa, kimse olmasa, yine yapar mısın?”
“Ayyy” dedim, “Anlamamışsın. Evet yaptırırım. Açıkladığım gibi kimseye beğendirmek değil dileğim. Saçımı da kestiririm. Aynada görmeme gerek yok. Elimi başıma götürdüğümde hissetmek, kısa olduğunu bilmek bile yeterli.”
Ancak ısrarla bir sorun olduğunu, o yüzden tüm bunları yaptığımı düşünüyor.
Ya da yaşlanmaktan korktuğumu.
Yahu neden korkayım?
Sadece aynaya baktığımda daha dinç bir ben görmek istiyorum.
Farklı kremler kullanmaya başlayınca laf yok, estetik dokunuş olunca var.
Bu önyargı çok kötü… Bir değişim ihtiyacı duyan kadınlara bu şekilde yaklaşılması.
Özel hayatımda mutsuz olup mutluluğu aynada arıyorum gibi bir durum yok.
Dediğim gibi daha dinç bir ben görmek istiyorum.
Spor başlamaya karar vermem, bazı gıda takviyeleri kullanmam kimseyi korkutmuyor fakat dolgu – botoks olunca ailede bir endişe.
Yok… Bir kez yaptıran beni anlayacak zaten. Anlıyordur.
Neden açıklama ihtiyacı duydum, onu da bilmiyorum.
Sanki savunmaya geçmiş gibi, aslında öyleymiş de inkar ediyormuşum gibi görünüyor sanırım. İşin aslı öyle değil işte.
Yaptırdım.
Memnunum.
Mutluyum.
Hep de yaptıracağım.
Önemli olan da mutlu olmak değil mi zaten?
YORUMLAR