Senin yerinde olsaydım
Of.
Hadi bir itiraf daha gelsin. Zaten buradaki yazılarım itiraf dolu. Açıp açıp okuyorum bazen bir gelişme olmuş mu bende itiraftan sonra diye.
Sonuç için “eh işte” diyebilirim.
Bu başlıktaki cümleyi çok kullanıyorum. Kullandıkça da kendime kızıyorum. Ancak ne yazık ki engel olamıyorum. Yine ciğerden çıkan, ezbere söylediğimiz cümlelerden biri.
- Senin yerinde olsaydım eşyalarını şuraya koyardım.
- Senin yerinde olsaydım annemle-babamla böyle konuşmazdım.
- Senin yerinde olsam domatesin bir kez tadına bakar, sonra karar verirdim.
- Senin yerinde olsam sabah giyeceklerimi akşamdan hazırlardım.
- Senin yerinde olsam şu an tablet izlemek yerine kitap okurdum.
- Senin yerinde olsam…
Offffff.
Sadece kızıma da değil.
- Senin yerinde olsam sabah değil akşam spor yapardım.
- Senin yerinde olsam karımla daha nazik konuşurdum.
- Senin yerinde olsam şu işi şöyle yapardım.
- Senin yerinde olsam dizi izlemek yerine başka bir şey yapardım.
- Senin yerinde olsam bu kadar burnumun dikine gitmez karımın düşüncelerine de önem verirdim.
- Senin yerinde olsam…
Yoo, tabii ki Arkın’la da sınırlı değil.
Arkadaşıma, anneme söylerken de buluyorum kendimi. Nasıl “yerinde olsam” diyebilirim ki! Değilim. Onun o an ne yaşadığını, ne düşündüğünü bilemem. O halde neden söylüyorum? Bir başkası bana bu cümleyi üst üste kurduğunda sinirleniyorsam, ben neden yapıyorum?
“Sus be kadın” diyor içimdeki ses ben böyle konuşmaya başlayınca.
Gelin görün ki etkili olamıyor. Kendime söz geçiremiyorum. Bir anda içimde beliren “cadı, kimseyi dinlemek istemeyen” kadına yani.
Hep “Dilimi eşek arısı soksun, bir daha söylemeyeceğim diyorum”, her seferinde çuvallıyorum. O cümle ağzımdan çıktıktan sonra iş işten geçmiş oluyor. Bir sonraki için söz vermekten başka bir şey gelmiyor elimden.
Çünkü bu kalıp da diğerleri gibi ezberden geliyor.
Hadi belki kızıma söyleyebilirim bazen diyelim, ben de sekiz yaşında bir kız çocuğu oldum… Da, Arkın’a neden söylüyorum o zaman?
Sadece bana anlattıklarıyla sınırlı bilgim varken onun yerinde olmayı düşünmem saçma değil mi?
Kızdığımız cümleleri söylemek de alışkanlık işte.
Sanırım ben de ileride sürekli yazdığım çocuk yetiştirmekten tutun da, aile ilişkilerine kadar her şeye karışan teyzelerden olacağım. Korkuyorum!
Hazır ezbere söylediğimi cümlelerden konu açılmışken.
Aklıma ilk gelenler:
- O öyle değil böyle yapılır.
- Aradım aradım açmadın, cep telefonu ne işe yarıyor o zaman?
- Bir şey olmaz, geçer.
- Korkacak ne var ki?
- Bak sen beni dinle, nasıl iyi olduğunu göreceksin.
- Çiğnemeden yutma.
- Ellerinle beraber yüzünü de yıkadın mı?
- Bu dağınıklıkta tabii bulamazsın aradığını.
- Nedense ben arayınca bulunuyor her şey.
Yazarken kendimden soğudum!
O yüzden.
Durdum.
YORUMLAR