Artık… Hala
Eskisine kıyasla birçok açıdan farklıyım. Anneliğime, kadınlığıma, evliliğime, ailemle olan ilişkilerime, iş hayatıma bakış açım iki sene öncesinden çok farklı. Sürekli kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Geliştirmek derken çoğu zaman yeni bir şey öğrenmek değil, hislerimi kontrol etmekten bahsediyorum. Çünkü o hisler beni ele geçirdiğinde o zaman bambaşka bir insana dönüşüyorum ve sonuç pek de güzel olmuyor. Bazı şeyler çok değişti, bazılarını ise yıkamıyorum.
Mesela…
Artık
Kırıldığım zaman karşımdakine hemen söylüyorum. İçimde tutarsam konunun uzayacağını biliyorum.
Her zaman en sona bıraktığım kendi meselelerimi, ikinci, üçüncü sıraya alabiliyorum.
Yorgunum deyip bir köşeye çekilebiliyorum, eskisi gibi canım çıkana kadar koşturmuyorum.
Kendimi eskisi kadar kıyaslamıyorum. “Bu haksızlık biliyorum” deyip beynimde bir kenara atıyorum, gündem meselesi yapmıyorum.
Birçok durumda daha sakin davranabiliyorum.
“Ne istersin” sorusuna daha net cevaplar veriyorum. Aman söylemeyeyim moduna girmiyorum.
Beni kırandan daha çabuk uzaklaşıyorum. Kırdıklarımdan da daha rahat özür dileyebiliyorum.
Annelik değil de diğer durumlarda “benmerkezci” düşünebiliyorum.
Bazı şeyleri çevremdekilere yüksek sesle söylemekten çekinmiyorum.
Daha az “yapamam” diyor, “yapabilirim” kelimesini daha fazla kullanıyorum.
Daha çok hayal kuruyorum.
Ama hâlâ…
Elimde olmayan nedenden dolayı ters giden şeyleri kafama takmamayı öğrenemedim.
Tek bir cümleyle alt üst olmamayı da başaramıyorum.
Hayallerime çok uzak olduğumu fark edince moralimin bozulmasını engelleyemiyorum.
Çok uğraşıp çok didinip duvara toslayınca kendimi yıkılmaktan alı koyamıyorum.
Kızımla ilişkimde sorun olduğunda kendimi suçlamaktan vazgeçemiyorum.
Kocamla tartıştığımızda genellikle ilk adımı ondan bekliyorum.
Kaygılarımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
Bazı konularda geçmişi kurcalamaktan da vazgeçemiyorum. “Ama şöyle yapmıştı” demesem daha iyi olacak farkındayım da her zaman bunu başarmak mümkün olamıyor.
Dediğim gibi çabalıyorum. 40 yaşımı bitirmeme bir ay kala hızlandı sanırım bu çabam. “Neyi, nasıl daha iyi yapabilirim”in peşinde koşarken tökezlediğim anlar olsa da bu çabadan vazgeçmeye niyetim yok. Hayal kurmaktan vazgeçmeye de…
Çünkü başka türlüsü mümkün değil.
Ne zamandır kırgınım, biraz da yorgunum. Bundan iki sene önceki ben olsam, bu kırgınlıkları düşünüp, onlarla baş edemeyip battaniyenin altına sığınırdım. Çıkmazdım oradan. Şimdi başka bakıyorum. O geçti, sırada daha iyileri var diye düşünmeye çalışıyorum.
Sanırım yaş almak, büyümek de böyle bir şey. İnsan sanki bu yaşta bazı insanları değiştiremeyeceğini daha kesin anlıyor. Daha net hayatından uzaklaştırabiliyor. Daha kesin kararlar alabiliyor. Bazı kırgınlıkların hiç geçmeyeceğini de daha iyi benimsiyor, ona göre adımlar atıyor. Bu aralar hep böyle şeyler yazdığımın farkındayım da işte ne hissediyorsam aynen onu aktarmak istiyorum.
Haftaya komik bir yazı geliyor, söz. Konusu bile belli. İpucu vereyim, #arkinnaber diyeyim siz anlayın.
YORUMLAR