Adamın mutfakta ne işi var?
“Erkek dediğin çalışır, karısına bakar. Kadın dediğin oturur erkeğine hizmet eder.” Yıl 2018. Bu yorumlar bitmiyor, bitemiyor, insanı hayrete sürüklüyor.
Bizim evde mutfak herkesin alanı. Ben de pişiririm, Arkın da. Hatta tam zamanlı çalışmayı denediğim bir süre boyunca da Irmak’a bakan yardımcımız yapıyordu. “İlle şu pişirecek” kuralı olmadığı gibi her “ben yemek yapayım size” diyene de açığız. Son zamanlarda Arkın pek bir çıkmaz oldu küçücük mutfaktan.
Ben de komedisine sosyal medyada fotoğraf paylaşıyorum. Bir yandan gülümsetmek, yemek yapmaktan hoşlanmayan kadınlara “yalnız değilsiniz” mesajını vermek, diğer yandan da belki başka erkekler gaza gelir diye düşünmek… Paylaşma amacım bu yazdıklarım. Bir tarif defteri var Arkın’ın, yazıyor da yazıyor, sonra pişiriyor. Benim yaptığım enginarı sevmez, kendi yapıyor (Efendim sadece soğan olacakmış, ben bezelye patates de ekliyormuşum.) Pilavımı sevmez. Eti ve balığı kuruttuğumu düşünür. Kendi yapmayı tercih ediyor bu nedenle.
Ne yalan söyleyeyim. Mutfağı pek sevmeyen biri olarak da bu durum işime geliyor. Hem yeni lezzetler de deniyor. İşte ben böyle paylaşırken gelen yorumların yüzde 95’i şahane. Ancak özelden kadınlığım, anneliğim sorgulanıyor. Ve beni takip etmeyen kişiler tarafından yapılıyor. Çünkü takip etmeyen yorum yapamıyor Instagram hesabımda, kapadım o özelliği. Ve beni hiç tanımayanlar yazıyorlar özelden o mesajları… Çünkü onlara göre her kadın kocasına hizmet etmeli, mutfağa bir girdiğinde en az dört çeşit yemek yapmalı… Çünkü kadın olmak demek mutfakta becerikli olmak demek. Hatta kadın olmak yemek yaptığı gibi sofrayı da kusursuz kurmak demek. Ben ya da benim gibi mutfakla arası iyi olmayanlar da kimmiş ki? Bir de annelikten açılıyor konu. Çocuklarımızı beslememekten.
Söyler misiniz? Hangi anne sırf yemek yapmayı sevmediği için çocuğunu aç bırakır? Sevmemek demek, yapmamak demek mi? Bir insan bir mesajı yazarken neden düşünmez? Evet, evet, en çok merak ettiğim bu. Düşünmeden yazmak. Şimdi sadece beni, sizi düşünmeyin. Gazetelerin web sitelerinde haberlerin altındaki yorumları okuyor musunuz hiç? Kanım donuyor benim düşünülmeden yazılan mesajlar yüzünden. Önyargılar yüzünden…
Devir değişse de anlayış göstermek ve önyargıdan kurtulmak ne yazık ki aynı hızda ilerlemiyor, demek. İşte, kadın olmak harika yemek yapmakla değerlendiriliyor Üretmekle, çalışmakla, eşiyle çocuğuyla kaliteli zaman geçirmekle değil. Oysa burada başka şeyler konuşabilirdik. Bizden sonraki neslin evde ne güzel iş bölümü yaptığını, kadına bakış açısının değiştiğini, artık kadınların iş hayatında daha aktif olduklarını, evde olsalar dahi teknoloji sayesinde evden yapacak bir iş sahibi olmanın kolaylaştığını…
Aslında bunları konuşmak istiyorum. Ancak gerek benim hesabımdaki gerek internette haberlerin altında ya da diğer sosyal medya hesaplarındaki yorumları gördükçe kendimi yine aynı konuyu yazarken buluyorum. Şikayet değil benimki, şaşkınlık sadece. Çok seviyorum sosyal medyayı. Beni şaşırttığı zamanlarda bile!
Hani bazen bir süper model gördüğümüzde ya da incecik topukluların üzerinde koşar adım ilerleyen bir kadın görünce espri yaparız ya “O kadınsa ben neyim?” diye. Durum ona benzemeye başladı. Artık insanlar birbirlerini kadın olmamakla suçluyor. Ah, bir de çocuklara kötü örnek olmakla… Oysa bizim gibi iş bölümü yapılan evlerdeki çocuklar bunu görüyor, ileride bunu uyguluyor. Ne güzel, değil mi?
Psikolog olsam, girer bakardım yorumlara. Sonra yorumu yapan kişinin hesabına. Neden düşünmeden yazdığını anlamaya çalışırdım. Ne yazık ki değilim. Böyle yaza yaza bir şeyleri değiştirmeye çalışmaya devam edeyim o zaman…
Eee, akşama ne var? Ben bugün (6 Ağustos Pazartesi) zeytinyağlı taze fasulye pişireceğim baba kıza. Kendime de kabak haşlayacağım. Ailece kilo aldık. Zayıflamaya çalışıyoruz. ????
YORUMLAR