Çocuk nasıl sevilir?
Bunu defalarca yazdım, bıkmadan usanmadan da yazmaya, haykırmaya devam edeceğim.
Siz, tanıdığınız ya da tanımadığınız bir çocuğu nasıl seviyorsunuz? Kusur gördüğünüzde söylüyor musunuz? (Çocukta ne kusuru olur ki gerçi? O da ayrı!)
Fiziksel özellikleriyle ilgili mi konuşuyorsunuz?
-Nasılsın tombiş?
-Nasılsın sıska?
-Kıvırcık n’aber?
-Tavşan diş, bugün nasılsın?
Böyle cümleler kuruyor musunuz?
Bunu kimse sorsak, “Yok canım, öyle yapmam ben” der. Ancak yapılıyor. Birileri yapıyor işte. Sorduğunda “hayır” dese de sussa da yapıyor. Çünkü bünyesini tutamıyor. Konuşmak zorunda hissediyor herhalde kendini.
Irmak’la bir yere gittiğimizde kıvırcık denmesinden hoşlanmıyor. Çocuk çünkü. Düz saça özeniyor. Belki çok basit bir şey ancak bozuluyor işte.
Siz kilo aldığınızda birinin söylemesinden hoşlanır mısınız? Çocuklar da hoşlanmaz.
-Annesi, kilo almış. (Bu sırada çocuğun yanaklarını sıkıyor mesela.)
Tam tersi de olabilir.
-Ay, annesi, kilo vermiş, amma zayıf. Yemek vermiyor musunuz bu çocuğa?
Benim böyle durumlarda kurduğum cümle genellikle “sizi ilgilendirmez” oluyordu. Artık Irmak kendisi cevap veriyor.
Geçenlerde yine bir yerde “kıvırcık” dediler; bozuldu. Ben de kadının duyacağı şekilde “Bak kızım teyzenin saçı şekle giremeyecek kadar düz. Saçına özendiği için öyle söyledi sana” dedim. Kadın durdu. Baktı. Nihayet anladı ve yaptı açıklamayı benim cümlelerimle. Bana da bozuldu biliyorum. Hak etti, üzgünüm!
Neden ille fiziksel özellikler ön planda?
Ya da anlamadığım, tanımadığınız bir çocukla konuşmak zorunda mısınız? Dişleri ilk dökülmeye başladığında, biri “Ay, yazık, en çirkin zamanında çocuk” demişti. Ne dil dökmüştüm kızımı sakinleştirmek için. Çocuk aklı çünkü, alıyor “çirkin” kelimesini, onun üzerine kuruyor. “Anne ben çirkin miyim?” diye defalarca soruyor. Haksız mı? Sonuna kadar haklı. Her açıklamada o cümleyi çocuğun duyacağı şekilde kuranı andım. Her açıklamamda!
Şimdi kızanlar olacak “amma abartıyorsun” diye. Hayır, abartmıyorum. Bu konuda ekstra hassas da değilim. Böyle konuşanlardan farkım, empati yapabilmek!
Bütün annelerin hem fikir olduğuna eminim. Çocuklara yapılan ayrı, bize yapılan ayrı. Uzun zamandır görüşmediğimiz birileri direkt “kilo almışsın, kilo vermişsin” diyebiliyor. 1. Sorduk mu? 2. Dış görünüşüm dışında nasıl olduğumu merak etsen de hatır sorsan keşke… 3. Sana ne!
Sadece kusur görüyorsan da kendine saklasan görüşlerini. Hadi biz tolere ediyoruz da çocuklar ne yapıyor?
Küçükken bana kıvırcık dendiği zaman çok sinirlenirdim. “N’aber kıvırcık?” demek başka, “Saçların ne güzel kıvır kıvır?” demek başka. Biz laf edince geliyor açıklamalar. “Ay, ben kötü niyetle söylemedim. Çocuğu üzmek istemedim.” O zaman konuşmadan önce düşüneceksin, o cümle ağzından çıkmadan önce tartacaksın.
Bazen gerçekten gereksiz konuştuğumuza inanıyorum. Kendini ille bir şey söylemek zorunda hissetmek nasıl bir duygu acaba?
Tutun ki kilo aldı, annesine çaktırmadan söyleyebiliriz. Direkt suratına baka baka bağırmaya ne gerek var? Tutun ki dişlerinde sorun var, annesiyle yakınsak eğer söyleyebiliriz. Ki bu bile saçma. Gayet farkındadır çünkü. Gerekeni de yapmıştır kesin.
Biz güzellik-çirkinlik kavramlarından uzak büyütmeye, kimsenin dış görünüşünün önemli olmadığını anlatmaya, bir insanı dış görünüşü nedeniyle yargılamanın ne kadar yanlış olduğunu öğretmeye çalışırken, 10 adım attıysak eğer araya giren böyle insanlar yüzünden dört adım geri gidiyoruz.
Böyle konuşup sonra da cevap – tepki verdiğimiz için bizi terbiyesiz ilan edenleri anlamıyorum, anlamayacağım, anlamak da istemiyorum. Terbiyesiz olduğumu da düşünmüyorum.
YORUMLAR