Kişisel gelişim kitapları

Ben de birçok insan gibi, sizin gibi yeni çıkan kişisel gelişim kitaplarını alıyorum, altını çize çize okuyorum sonra da duruyorum. Daha fazla devam edemiyorum. Olmuyor. Gerçi son başladığım çok iyi gidiyor da (Vazgeçebilmek) diğerleri için aynısını söyleyemeyeceğim.

Beni durduran nedir, onu da bilmiyorum. Korkuyor olabilirim bazen geçmişe gitmeye. Ya da geleceğe bakmaya. Ancak sanırım bu aralar kişisel gelişim kitabı okumadan kişisel gelişiyorum. Bu Eylül zor geçti. Kayıplar, hastalıklar, ani ve sarsıcı karşılaşmalar… Telefon her çaldığında hopladım. Yaşadığım duygularda kaçmak yerine, iki sene önce gittiğim terapide öğrendiklerimi uyguladım. Kendi kendime EMDR yaptım desem pek de yalan olmaz. (Blogumda yazmıştım o süreci.)

Son darbe, çocukluğumun, gençliğimin bir arada geçtiği, 365 günün 360’ını bir arada yaşadığım ancak üç-dört senedir görmediğim arkadaşımla buluşmak oldu. Keyifsiz bir nedenden dolayı İstanbul’a geldi, buluştuk, sarıldık, koklaştık. Sanki hiç ayrılmamış gibi. Kendi kendime Pazar gecesi neden kaç senedir görüşemediğimizi düşündüm. Tamam, çok uzakta ama görüntülü konuşmak diye bir şey var ve neden yapamadık? Kim, neye alındı? Kim, ne bekledi?

Oturdum, hepsini bir kağıda yazdım. Tüm o duyguları tek tek yaşadım ve hepsinin üstünü çizdim. Bana bol göz yaşı ve şiş gözlere mal oldu ancak sonuç öyle güzel ki, pişman değilim. Bazen göz yaşı da iyi geliyor. Bunu şu an çözemediğim tüm ilişkiler için yaptım. Kendi hatalarımı gözüme soktum, başkalarının hatalarını ve nasıl çözebileceğimizi not aldım. Hani affetmek gerek derler ya, yok, ona çok katılmıyorum. Herkesi affetmek istemiyorum, beni isteyen affetmesin de. O duyguyu yaşayıp “Bunun da böyle olması gerek” diye bitirmek iyi geldi.

Daha önce de iş için yapmıştım, terapi sürecinde. Nasıl yol alacağıma karar vermemi sağlamıştı. İnsanın yazarak görmesi daha farklı oluyor. Ya da kendi hatalarını fark etmesi, nasıl çocukluk yaptığına bir de kağıt üzerinde şahit olması. Evet, öyle güçlü bir bağımız varmış ki sanki hiç kopmamış gibiydik.

Acaba diyorum ben bazen çekilmeyi mi tercih ediyorum? Geçmişimde beni kötü hissettiren anıları silmek isterken insanlara haksızlık mı yapıyorum? Yeni bir yol çizmeyi denerken görmezden mi geliyorum bir sürü şeyi? Belki de böyle yapıyorumdur...

Zaten hayat öyle ki, biz saçma sapan hırslara boğulmuşken birkaç dakikada alt üst olabiliyor. Dediğim gibi kişisel gelişim kitabı okuyamıyorum ne zamandır, fakat yaşadıklarımla gelişiyorum. Tokat yiye yiye, ağlaya ağlaya, canım acıya acıya. Bildiğim, etkili olduğu. Bu Eylül beni çok değiştirdi mesela. Nedensiz kırgınlıklarıma son verdim, daha önce cesaret edemediğim işlere “Neden olmasın ki” diye kalkıştım, o kendine güvenmeyen, yolda dik bir yürüyemeyen ergen halimle barıştım. Bana sosyal medyada “Özgüveniniz şahane” yazan herkesi ergenliğime götürmek ve o kızı göstermek istiyorum. Konuşurken kimsenin gözünün içine bakamayan, kalabalıkta bir şey söylemek için parmak kaldıramayan o kızla tanıştırmak istiyorum. Ne zaman ki 1998 yılında gazetede çalışmaya başladım, o zaman geldi özgüvenim. Çok şükür geldi. Ya hiç uğramasaydı bana?

Mesela şu an yaptıklarımı o kızın yapması imkansız. Günlüklerimi okurken öyle kızıyorum ki 16 yaşındaki halime. “Ben yapamam, ben beceremem, yok beni beğenmezler, hiçbir şey bana yakışmıyor, kimse beni sevmiyor” yazdığım tüm sayfaları yırtmak geçse de aklımdan tekrar tekrar okuyorum. Aslında bütün genç kızlarla paylaşasım var ki aynı hataya düşmesinler. İnsanın en değerli yaşlarını öyle geçirmesi zor. İşte sonra birden kendin olunca o günleri unutmak isterken arkadaşlıklarına zarar veriyorsun.

Uzman değilim, birşey değilim ama şunu söyleyebilirim ki kendinizi sevin kızlar. Çok sevin. En güzeli de kendinize çok güvenin. Şimdi “başarılı”dan ziyade, mutlu ve özgüvenli bir çocuk yetiştirme çabam işte hep bu yüzden. Bu konuda yazmaktan da vazgeçmeyeceğim…



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Aferin size..samimi..doğal olduğu gibi görünmekten hiç çekinmeden özgüveni bol güzel bir yazı olmuş. Kutlarım Mıne Kavalalı -Psikoterapist-Spirituel Psikoloji
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.