Ol du ra mı yo rum

Ev, kâğıt dolu.


Her şeyi not alıyorum. Yazmadığım an unutuyorum. Ajandamı görseniz, yapılacak işlerle dolu. Bu işlere “su al” da dâhil, yazılacak e-posta’lar da, “evde sebze - meyve kalmadı” notları da. Çünkü cidden unutuyorum. Telefona yazmam hiçbir şeyi değiştirmiyor, mutlaka kâğıt kalem olacak, mutlaka not alınacak. Yazmadan hiçbir şeyi aklıma sokamıyorum.


Lisede ders çalışırken de yazardım. Kitaptan okumak yetmezdi. Özetler çıkarırdım, ezberlemem gerekenleri defalarca yazardım. Bu huyum aynen devam ediyor. Hatta artarak… O zaman telefon numaralarını da ezberlerdik, adresleri de. Şimdi kimlik numaramı zor ezberliyorum, kızımınkini karıştırıyorum, Arkın’ınki hakkında en ufak bir fikrim yok. Olmuyor, aklıma bir şey sokamıyorum.


Nedeni, benim. Bırakın çevremdekilerden çok etkilenmeyi, bazen kendimi moral olarak tepetaklak aşağı inerken buluyorum kendimi. Toparlamaya çalışıyorum, bir yerde tıkanıyorum.


Ol – du – ra – mı –yo- rum.


Özellikle de son zamanlarda.


Eskiden de var olan ancak çok gözüme batmayan şeyler şimdi gündemime oturabiliyor. Bu yaşımın gerektirdiği bir şey mi, enerjim düşük diye mi bilmiyorum ancak ağrıma gidiyor. Son dönemlerde fazlasıyla “salak yerine konduğumu” düşünüyorum mesela. Çok çirkin bir cümle farkındayım fakat tıpkı öyle oluyor. Yüzüme bakıp “yok öyle çalışmıyoruz” deyip arkamdan tam da o öyle çalışanlar, sadece ihtiyacı olduğunda ortaya çıkıp alacağını aldıktan sonra bir daha aramayanlar… Hele ki ihtiyacım varken.


Bunlar mı giderek artıyor ben mi eskisinden daha fazla etkileniyorum, emin değilim. Haksızlık yapıldığında bunu sakin sakin anlatmam lazım biliyorum fakat susuyorum artık. Eskiden açardım telefonu, yazardım e-posta’yı. “Bana böyle böyle demiştiniz ama şunu şunu yaptınız. Gerçek nedeni bilmeyi çok isterim doğrusu” derdim; yazardım. Şimdi susmakla yetiniyorum. Çünkü sesimi çıkardığım zaman “kadın haklı” demiyor kimse, tam tersi adım arızaya çıkıyor.


41 yaşımı bitiriyorum, gelecekte neler yapacağımı bilmiyorum, çok güzel bir eğitim alıp kullanamadığımın hatta harcandığımın endişesini yaşarken, iş konusunda yeni çıkış yolları ararken, aslında her şey tam da yerine oturması gerekirken üst üste yaşananlar canımı sıkıyor, mideme kramplar sokuyor. “Evden çalışmayı seçerek hata mı yaptım?” diye soruyorum kendi kendime. Hayatım boyunca hazıra konmadan, eşek gibi çalışarak kazandım, bunu hep de yapmam lazım. “Aman nasıl olsa kızımın eğitimi garantide, bu aralar çalışmasam da olur” diyemiyorum mesela. Tıpkı birçok insan gibi…


Belli ki hep en doğruyu yapmaya çalışmak hataymış. Çünkü bunun kimsenin gözünde bir kıymeti yokmuş. Bir yere kadarmış. Kimseler buna önem vermiyormuş. Hayal kırıklığı yaşıyorum. Daha önce de oldu ama bu kez ağır geçiyor. İnsanın kendi doğrusunu hep arkasında durduğu bir şeyi sorgulaması çok zor. Doğru yaptığına zaman zaman pişman olması daha da zor.


Konu unutmaktan nerelere geldi… İşte bunlar da unutkanlığımın nedenlerinin başında geliyor kafam hep dolu hep sorgulama halinde. Ben daha uzun süre ev anahtarıyla araba çalıştırmayı dener, televizyon kumandasını buzdolabında bulurum.


Arınmam lazım.

Bir an önce negatif düşüncelerden arınmam, kendime gelmem ve önüme bakmam lazım.

Kitabımı teslim ettim, ona heyecanlanmam lazım.


Bütün bu olanların hevesimi kırmasına, mutluluğumu bozmasına en çok da buna izin vermeme katlanamıyorum. Size yazdığım zaman kendime daha çok kızıyorum “neden tutamadın çeneni” diye. Ancak daha önce defalarca yazdığım gibi “rol yapamıyorum, - mış gibi davranamıyorum.” Bunları hissederken başka konulardan söz edemiyorum.


Böyle yazıların ardından “ben de aynısını yaşıyorum, iyi ki yazdınız” yorumları gelince de durup düşünüyorum: Başaracağız. Beraber başaracağız da işte demek ki biz bazı şeyleri zor elde edenlerdeniz…


Ha bir de sigara mı?

Pes etmek üzereyim.

Çok zorlanıyorum.

Çok zor oluyor.

Onunla ilgili gelişmeleri yazacağım.


Bu yazıyı gönderdikten sonra deli gibi pişman olacağıma, “Ooofff kadın yine ele verdin kendini, tutsaydın ağzını, sorguladığın her şeyi paylaşmak zorunda mısın? Bak yine yanlış düşünecek birçok insan” diyeceğime de adım gibi eminim.


Son olarak diyorum ki… Tabii ki önce sağlık. Önce sağlık olsun, çocuklar iyi olsun, biz iyi olalım, sevdiklerimiz iyi olsun… Geri kalan her şeyi hallederiz.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Mükemmel değil mi yazılanlar?(Okuduktan sonra:)) Çok yakın, sanki ben. Hayranım size. Samimiyetinize, dürüstlüğünüze, çabanıza.Örnekleriniz artsın inşallah. Sevgiler
    CEVAPLA
  • Misafir Daha çok yazarsın
    CEVAPLA
  • Misafir “ben de aynısını yaşıyorum, iyi ki yazdınız” :))
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.