Dayanamıyorum
Sitem edilmesine dayanamıyorum.
Eskiden ben de sitem ederdim, uzun zaman önce bıraktım. Çok fena bir duygu çünkü. Çok. Nasıl yapmışım bilmiyorum. Cidden çok pişmanım.
Karşındakini bunaltan bir his…
Özellikle son bir senedir bana sitem edenlere farklı tepkiler veriyorum. Hele ki hayatımızda olup biten her şeyi bilip de ona rağmen sitem ediliyorsa bende ipler kopuyor. O an cidden ben ben olamıyorum. Çok ender başarıyorum sakin kalmayı.
Sakin kalırken de cevap veriyorum.
Bir insan zorlu bir dönemden geçiyorsa, yakınları bunu biliyorsa, ona rağmen sitem ediyorsa sanırım söyleyecek çok şey kalmıyor.
Biliyor musunuz uzun zaman önce “beni şu aradı, bu aradı” demeyi bıraktım. O an zor bir dönemdeysem belki o da öyledir diye düşünüyorum. Arayamamıştır. Olmamıştır. Duymamıştır. O da karışık bir dönemdedir. (Bildiği halde yapmıyorsa da sitem etmek yerine sessizce kenara çekilmek gerek belki de…)
Ya da aynısı benim için geçerli. Haberim olmamıştır. Fırsat bulamamışımdır. Belki öyle şeyler uğraşmışımdır ki arayamamışımdır işte. Uzun uzun hesap sorulması cidden kalbimi sıkıştırıyor. Yaşım ilerledikçe bu konuya tahammülüm giderek azalıyor.
Anne olduğumdan bu yana zaten duygularımı farklı yaşamaya başladım. Bazen battaniyenin altından günlerce çıkmak istemesem de topluyorum kendimi, kızımla zaman geçiriyorum. Hatta geçen hafta yazdığım gibi İstanbul dışına kaçıyoruz, düşünceleri uzaklaştırıyorum kafamdan. Çünkü onu kendi sorunlarımla mutsuz etmeye hakkım yok. Üzgünsem sinirliysem söylüyorum, ancak uzatmadan.
Bir de şu gerçek var ki evde morali bozuk olan bensem, herkes bozuluyor. Ancak Arkın ise ben toparlıyorum. Bu nedenle hep bir motivasyon buluyorum kendime iyi olmak için.
Bırakın sosyal medyayı en yakınlarının dahi hislerini anlamadığı zamanlar oluyor. Sonra mesajlar başlıyor. Aramadın. Gelmedin. Sormadın…
Annemle bile geçen gün bu konu gündeme geldi. Ki biliyorsunuz bizim ilişkimiz çok başka. “Anne” dedim. “Sen en son ne zaman bana nasılsın dedin. Hep sorunları konuşuyoruz. Hep çare bulamadığım şeyleri anlatıyorsun bana. Hepsi içimde birikiyor, bendekilere ekleniyor ve sonra dibe çöküyorum. En son kim bana nelerle uğraştığımı, kendimi enerjik tutmak için neler yaptığımı sordu? Gel başka şeyler konuşalım gel bugün bazı şeyleri devre dışı bırakalım, birlikte güzel zaman geçirelim.” Düşünün yani dünyanın en anlayışlı annesine kurduğum cümlelere bakın. Ama beni anladı. Hak da verdi. Bazı sorunlara o kadar dalmıştı ki unutmuştu bazı şeyleri. Ya da benim onların yanında bir de başka şeylerle de uğraştığımı… Buluştuk, resmen havadan sudan konuştuk. Ne oldu? İkimize de ilaç gibi geldi. Değiştiremeyeceğimiz şeyleri birkaç saatliğine rafa kaldırdık, kaba olacak belki ama “geyik muhabbeti” yaptık. (Yukarıdaki cümleleri tabii ki kalbini kırmadan söyledim. Hatta aynısını annem de yapmaya başladı şimdi. Ben birden değiştiremeyeceklerimden söz ettiğimde, dır dırlandığımda karalar bağladığımda “Hadi Şebnem kendine gel” diyor.)
Zaman zaman sosyal medyada gelen özel mesajlarda bile sitemi sonuna kadar hissediyorum. Bazen tatlı tatlı cevap yazıyorum, hatta sürekli yazmaktan sıkılıp sesli mesajla cevap gönderiyorum bazen de cevap vermiyorum. Veresim gelmiyor. Anlaşılamayacağımı hissettikçe susuyorum. Bazen sanki 24 saat mesajları görmek ve cevaplamak zorundaymışım gibi davranılıyor.
İşte zamanla gördüm ki özel hayatımda da susmaya başladım.
Susuyorum.
Kendimi kapatıyorum.
Geri çekiliyorum.
Sadece kötü zamanlardan söz etmiyorum. Hani en çok ihtiyacın olduğu zamanda aranmamaktan değil. İyi bir şey paylaştığında, heyecan verici bir haber verdiğinde sessiz kalınmasına, tek kelimelik bile bir şey duymadığında içerliyor insan. Fakat direkt söylemek yerine belki de yukarıda yazdığım gibi sessizce geri vitese almak daha doğru.
Yine bir günlük misali iç dökme yazısı oldu. Aslında kitabımdan bahsedecektim. Yeni kitabım Yaz ve Sakla #büyüyünceokursun kısa süre sonra raflarda yerini alacak. Öyle heyecanlıyım ki… Öyle duygulanıyorum ki... Acaba bu heyecan ve duygusal günler yüzünden mi alıngan oldum diye düşünmüyor değilim. Yok yok vazgeçtim. Nedeni bu olamaz.
Sitem başka… Sitem bambaşka…
Haftaya da kitabımı anlatmak istiyorum. Konusunu, yazmaya nasıl karar verdiğimi. Benim için öyle özel ki. Ve eminim siz de nedenini öğrendiğinizde duygulanacaksınız. Hadi yeni yazı zamanı gelsin.
Sitemi yazmadan duramadım. Kusura bakmayın. Ah bu hissettiklerimi paylaşma isteği… Ah ah…
YORUMLAR