Telefon trafiği

Biz çocukken, haliyle o zamanlar cep telefonu yokken, hatta telsiz telefonlar yeni yeni başlarken bir telefon listesi vardı annemin.


56 kişiydik ilkokulda sınıfta. Büyük bir şema vardı. Mesela sınıfa bir şey lazım olduğun o listeyi açardı Herkesin araması gereken kişiler belliydi. İki – üç telefonla söylenmesi gereken anlatılır çözülürdü.


Kısa süre öncesine kadar saklıyordum o listeyi. Hatta belki annemlerde duruyordur hâlâ.

Şimdi nasıl oluyor? Hepimizin bildiği üzere her şey WhatsApp grupları üzerinden ilerliyor. Ertesi günkü dersle ilgili bir soru olduğunda, anlatılması gereken bir şey olduğunda oraya yazıyoruz. Ve bence iş çok daha karmaşık bir hale geliyor.


Diyelim ki: “Yarın serbest kıyafet mi?” yazdık. Cevaptan çok başka sorular geliyor, cevaplar arada kaynıyor, konu uzadıkça uzuyor, bir bakmışım telefon elime yapışmış.


Aynısı iş yazışmaları, buluşmalar için de geçerli. Bir iş yazışmasında yine konu başka yönlere gidiyor. Eskiden mesai saatleri içinde yapılan yazışmalar şimdi günün her saatine yayılıyor. Bunu eleştiriyorum fakat aynı zamanda da itiraf ediyorum ki ben de yapıyorum. Çalıştığım bir markaya gece 10’da mesaj atabiliyorum. Sabırsız davranıyor sabahı bekleyemiyorum. Hata yaptığımı biliyorum çünkü sonra kendime fazlasıyla kızıyorum.


Kendimi eleştirdiğim şeyi yaparken bulunca çok sinirleniyorum. Benim yapmam demek, bana da yapılması demek. Madem yapıyorum, o zaman aynısı ile karşılaştığımda sinirlenmeye hakkım yok demektir. Ancak öyle bir alışmışız ki bu teknoloji kolaylığına, tutamıyoruz kendimizi.


Bu neye sebep oluyor? Mesai asla bitmiyor. Hafta içi akşam, hafta sonu her saat iş ile yatıp işle kalkıyoruz. Sonrasında da “unutkanım, konsantre olamıyorum” diye söylenmeye başlıyoruz.


Uyguladığım bir kural var işte onu çok seviyorum. Irmak eve gelince telefonlara (acil olmadığı sürece) bir süre cevap vermiyorum. Yazışmalara da… Kaldırıyorum. Hem de sesini ve titreşimini kapatarak. Akşam yemeğine kadar elime almamaya gayret ediyorum. Tabii eğer önemli bir durum varsa bunu açıklıyorum da genelde dediğim gibi yapıyorum.


Önceleri birçok kişi garipsedi ancak şimdi gerçekten bilenler beni o saatlerde aramıyor.


Bu kuralların artması gerek.

Mesela bence kendime koymam gereken kurallar şunlar. Aşağıda yazdıklarımı kendime söylüyorum. Size de faydası olursa ne mutlu bana.

  • Akşam iş düşünme.
  • Film izlerken telefonu elinden bırak.
  • Telefon yatak odasına girmesin. Çalar saat al!
  • Gece uykun kaçınca telefona sarılma, bilgisayarı açma.
  • Sürekli e-mail kontrol etme.
  • Sosyal medyadan gelen mesajlara cevap ver evet de bunu anında yapmak zorunda değilsin.
  • Diğer bütün bildirimlere yaptığın gibi WhatsApp bildirimlerini de kapat.
  • Sınıf grubuna bir şey yazacaksan sorunu sor, cevap aldığında hemen bırak telefonu. Her konuya atlama.
  • Müzik dinlemek için müzik setini kullan, telefonu değil.
  • Arabada interneti kapatmaya devam. (Aksi takdirde konsantrasyonum bozuluyor.)

Bir gün şunu denemek istiyorum. Hepimiz şarj aletimiz, power bank’imizle geziyoruz ya hani. İşte ikisini de yanıma almayacağım. Peki bu neye yarayacak? “Şarjım biter, acil durumlarda kimse ulaşamaz” korkusuyla gerekmediği sürece telefona elimi sürmeyeceğim. Bunu birkaç kez yaptıktan sonra da alışacağım.


Zaten dışarıdayken, bir arkadaşımla buluştuğumda çok fazla elim gitmese de telefona, sürekli göz ucuyla “mesaj var mı” diye baktığım doğru. Bundan da çok rahatsız oluyorum.


Sizin de huzurunuzda bu kuralları koyuyorum ki, beni yakaladığınızda “Hey hani söz vermiştin” deyin de kızın bana…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.