Kıyas yoooookkkk
Bizim zamanımızda “kıyas” vardı. Her konuda. Ama en çok da okulda…
-Seninki kaç aldı sınavdan?
-Hangi okulu kazandı?
-Sınıfta kaçıncı oldu?
-Deneme sınavlarına soktunuz mu?
Veliler bir araya gelince direkt bu konu açılırdı. Sinir olurdum. Hatta bir keresinde biri benim için “Aman o bir yeri kazanamaz” demişti benim de duyacağım şekilde. Annem gerekli cevabı vermiş olsa da kolej sınavları sonuçları geldiğinde ilk onu aramasını ve çocuğunun bir yeri kazanıp kazanmadığını sormasını istemiştim çocuk aklımla. Tabii aramamıştı annem. Asla kıyas yapan, kendi çocuklarını sürekli başkalarının yanında öven bir anne olmadı. Bizi överdi ama yalnızken. Diğerleri gibi oturup “benim kızım şöyle oğlum böyle” demezdi. Sinir olurum hâlâ yapanlara.
Irmak dördüncü sınıfta. Bu sene sınavlarla tanıştı. Önce tedirgin oldu, sonra da çok rahat girmeye başladı. Okullarında en sevdiğim şey, öğretmenin notları çocukları yanlarına çağırarak söylemesi. Sonra isteyen öğrenci arkadaşlarıyla paylaşıyor, isteyen söylemiyor. Ben de MEB’in sitesinden sınıf ortalamasını ve Irmak’ın notunu görüyorum. Benim için önemli olan ortalama ve Irmak’ın ortalamanın neresinde olduğu… Diğer çocukların notları değil.
Sınıftaki velilerden değil ancak sosyal medyadan “Notları nasıl?” soruları geliyor. Cevap vermiyorum. Gerek de görmüyorum. Çünkü kimsenin çocuğunu kıyaslamasını istemiyorum. Her okulun sistemi farklı, soruları farklı… Söylersem ne olacak ki?
Bu sene beraber çalıştık. Öyle saatlerce de değil. Ben kitabına defterlerine bakıyorum ve sanki öğretmen gibi soru hazırlıyorum. Sorumlu oldukları konulardan tabii… O da çözüyor bu soruları ve eğer hatası varsa o konuya çalışıyoruz. Sıkmadan, bunaltmadan ve sadece kendi istediği sürece. Zorlama yok, baskı yok… Neden soğutayım ki ders çalışmaktan? Eğer baskı yapsaydım gerilecekti. İçindeki “iyi olmalıyım” hırsını biliyorum her fırsatta “önemli olan hatalarını görmen ve çalışman” diyorum. Ne sınıf birincisi ol dedik, ne başka bir şey. Demedik. Demeyeceğiz.
Okulunu çok seviyor, çok seviyoruz. Değiştirmeyi de düşünmüyoruz. Ancak yine de sınav sistemini görsün diye bir okulun bursluluk sınavına soktum. Aslında bir okul daha vardı sınav sistemini görmek istediğim ancak zamanlarımız uymadı. Değiştirmek istediğimden değil test sistemini görsün diye istedim. Burs aldı evet, fakat dediğim gibi sınava sokma amacım farklıydı. O da kendisi de merak ettiği için. Gördüm sınavı, sordum, “A denerim” dedi. O kadar…
Bir yerlere sürüklemiyorum. Eğer okul değiştirmek gibi düşüncem olsaydı yapardım zaten. Şu an okul araştırıyor, tıpkı ilkokul ararken yaptığım gibi bol bol paylaşıyor olurdum. İşte yukarıda yazdığım gibi ortaokulda da aynı okula devam edeceği için araştırmıyorum. O sorulara da buradan cevap vermiş olayım.
Bir de beni üzen bir olay var, onu da aktarmak istiyorum. Sosyal medyada soru hazırladığımı paylaşınca o sorular isteniyor benden. Aslınca cevap net: İşledikleri konular farklı olabilir, lütfen kendiniz bakın. Diğer yandan da şunu söylemem gerek. Alsanız defterleri, kitabı. Siz soru çıkarsanız. Çocuğunuz sizin ilgilendiğinizi, önem verdiğinizi görse. Böyle yapmak benden istemekten daha güzel olmaz mı?
Zaten bence çalışmak için sınavları beklemeyin. Çarpma mı yapıyorlar? Hazırlayın birkaç soru. Bölme mi öğrendiler? Yine hazırlayın soruları, oturun yanına. Oyun oynarken de matematik yapabilir, pratiğini geliştirebilirsiniz. Fen konuları sosyal konuları… Hepsi belli nasıl olsa. Bunları oyunlarla yapabilirsiniz normal zamanda da… Türkçe dilbilgisini bile. Araba kullanırken bir cümle söylüyorum ve bağlaçları soruyorum mesela. Ya da yine bir cümle söyleyip noktalama işaretlerini… Birkaç kez sadece. O sırada görüyorsunuz neyi bilip bilmediğini. Masa başında bunaltıcı saatler geçirmeye hiç gerek kalmıyor.
Biz ilkokulda yarış atıydık, ortaokul liseyi zaten zor bir okulda okuduk. O yüzden Irmak bunalmasın istiyoruz. Diğer yandan da sınav sonuçlarını Arkın da ben de heyecanla bekliyoruz. Tabii ki cimciriğe belli etmeden. O içimize işleyen duygudan kurtulmamız zaman alacak. Aynı duyguları hissetmesini, sınav öncesi gerilmesini hiç istemiyorum. Bence her şeye rağmen biz anne baba olarak iyi gidiyoruz. Notunu kendi söylemesini bekleyerek, diğer arkadaşlarını sormayarak… Evet evet iyi gidiyoruz. O bizim gibi bunalmamalı. Çok mutlu okuduğu okulunda bizim yüzümüzden gerilmemeli.
Bu konuyu yazmazsam çatlardım. O yüzden hemen paylaşmak istedim. Kıyas yok, bunaltmak yok… Her şey eğlenerek de yapılabilir. Kıyaslandığını hissetmek gerçekten çok kötü bir duygu. Ki ben de iş hayatında hâlâ ve hâlâ zaman zaman yaşıyorum ne yazık ki!
YORUMLAR