Hiç de geç değil…
Boğaziçi Üniversitesi’nde muhasebe dersini sevgili Arman Manukyan’dan almıştım… Sınıfa koşarak gittiğimizi hatırlıyorum. Her ders “borçlu”, “alacaklı” kavramlarının yanı sıra hayata dair öğütlerle eğitirdi bizi… Ondan hepimiz çok şey öğrendik.
Üstelik ben iş hayatıma da T cetvellerinin yoğun kullanıldığı bir sektörde başladım. Yevmiye kayıtları, defter-i kebirler, bilânçolar, kar zarar tabloları…
Tüm bunları hatırlamamın nedeni senenin son yazısını yazıyor olmam sanırım. Pek çok şirketin olduğu gibi hepimizin mali, manevi resmi takviminin son günü 31 Aralık…
Türkçedeki kelimelerin anlam zenginliği, çoklu kullanımları bence çok etkileyici… Bu işin muhasebesi, bu yılın bilânçosu dediğimizde kast edeceğimiz ne çok anlam var aslında…
Arman Hocamız, emekli olduğu gün tam 40 senedir, meraklı bakışlar altında, kimseye göstermeden her sabah kilidini açıp kapattığı çekmecelerin anahtarlarını çalışma arkadaşlarına teslim eden çok iyi bir muhasebecinin hikâyesini anlatmıştı bize. Arkadaşları o gittikten sonra açtıkları çekmecelerde, sol taraftakinde borç, sağ taraftakinde alacak yazdığını görmüşler… 40 senedir her sabah adamcağız, T cetvelinin çalışma mantığını doğru hatırlamak için çekmecelerine bakmış... Şaşıracaksınız ama ben bunu dinlediğimde bu muhasebeciye hayran kalmıştım.
Neden mi? 40 senedir her zaman birebir tutmak zorunda olan bir bilânço yaratmak için kayıt tutan bu adam, kendi hayatının muhasebesini es geçerek, aynı azimle ve işine saygıyla her gün sanki yeniden başlarcasına çalışmış da ondan… Çok iyi bildiğimizi zannettiğimiz pek çok şeye aslında yabancıyızdır. Erdem bunun farkında olmaktır…
Hayata dair bilânçolar her zaman tutulmak zorunda değildir. Günler şüphesiz peşi sıra biri birini kovalar ama her sabah yenilenmiş gibi uyanmak, dünün hesabını dünde bırakmak, geleceğin bilenmezinin bugünden tedirginliğini yaşamamak ve her nerede ve nasılsak gülümseyebilmek bizim en büyük karımız olacaktır.
Duyguların ve sevginin muhasebesi olmaz. Kimin kimi daha çok sevdiği de aslında hiç belli olmaz. Yardımlaşmanın, fedakârlığın hesabı da tutulmaz.
Bazen kayıtsız kalmak gerekir kötü anılara karşı, bu kayıtsızlığın yaptırımı da yoktur üstelik cezanız olmaz…
Yılın son günü, geçirdiğim 365 günden hoşuma gitmeyen bir kayıt var mı diye düşünmeden edemiyorum. Hayat bilânçosunda silmek de serbest! Olan bir kaç taneyle de hiç de geç değil diyerek, acımayarak ve korkmayarak vedalaşıyorum. Seneler geçtikçe düzeltme kayıtları beni yormasın diye…
Tavsiye ederim… Pek bir keyifli oluyor…
Not: Yılbaşı yemeğinizi evde geçirecekler için ve hala mönüde kararsız kalanlar için de hiç de geç değil… Bütün Hindi gözünüzü korkutuyorsa, hindi but tarifime bakmanızı tavsiye ederim. 31 Aralık Cumartesi saat 10:00’da A Haber kanalında, Yaşasın Hafta sonu programında olacağım. Malzemelerinizi alırsanız, ben ekranda, siz evde beraberce yılbaşı sofrasına hazırlanabiliriz.
>> Fırında hindi but tarifi için lütfen tıklayın...
YORUMLAR