Narin nerede?

Canımız Narin. Şimdi acaba neredesin? Rahatça nefes alıyor musun acaba şu anda? Korkuyor musun? Kimlerin yanında, ne durumdasın?


Narin Güran… Annen, baban, yakınların gözyaşları içinde ama gözyaşları sadece onlar akıtmıyor. "Narin nerede?", “Narin bulundu mu?” diye soran milyonlarca teyzen, amcan, ağabeyin, ablan var.


Narin…


Acıyla bekleyen anne babayı sorgulamak, yargılamak kimsenin haddine değil, olmamalı. Her coğrafyanın kendi koşulları var. Orada yaşamadan bilemeyiz. Şehirde sokak araları var, köprüler, büyüklü küçüklü binalar… Kırsalda ise geniş düzlükler, ormanlar, uçurumlar ve kuytular... Şehirlerin, kasabaların, köylerin koşulları bazen benzer, bazen bambaşka. Bazen gözümüzün önünde düşer çocuğumuz, hiçbir şey yapamayız. Bazen göz göre göre olur bazı kazalar. Peki, bu bir kaza mı? 8 yaşındaki bir kız çocuğunun Kuran kursuna tek başına yürüyerek gittiği yerde kaybolması kader mi? Başına ne geldi? Yüreklerimiz ne kadarını kaldırıyor?


“Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde kaybolan Narin Güran’dan 21 Ağustos’tan bu yana haber alınamıyor. Kur'an kursuna giden Narin Güran, kurs çıkışı evine dönmedi. Ailesi kendi imkânlarıyla arama yaptı. Arama çalışmalarından sonuç alınamayınca Narin'in babası Arif Güran akşam 20.15'te karakola giderek kızının kayıp olduğu ihbarında bulundu. İhbar üzerine bölgeye Bağlar İlçe Jandarma Komutanlığı, Bağlar Asayiş Komando Bölük Komutanlığı, Jandarma Özel Harekat Timleri, Jandarma Suç Araştırma Timleri(JASAT), İstihbarat Şube Müdürlüğü, Köpek İz Takip Timi ve Su Altı Arama Kurtarma Timi’nin yanı sıra sağlık, AFAD, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Su Altı Arama ekipleri ile ilçe belediyelerden de arama kurtarma ekipleri sevk edildi. Narin'in kaybolmadan önceki son görüntüleri de ortaya çıktı. Okulun 21 Ağustos tarihinde saat 15.15'teki görüntülerinde Narin'in 4 arkadaşıyla yürüdüğü ve ardından ayrılarak tepe yolunu kullanıp evine doğru gittiği yer aldı.”


Benim okuduğum haber özetle bu şekilde.


Narin 8 yaşında.


Aklımdan hiç çıkmayan gerçek işte bu…


Bu ülkede, bayram şekeri toplamak için evden çıkan çocuklar kayboldu. Akıbetleri aylar sonra öğrenildi. Yazması bile bir travma...


Bu ülkede genç bir kadın, bindiği minibüsün şoförü tarafından kaçırılarak acımasızca katledildi.


Benim için, her ne şekilde sonuçlanacak olursa olsun konunun Özgecan Arslan’ın yaşadıklarından çok büyük bir farkı yok. Çünkü konu, can güvenliği…


En kötü ihtimal gerçekleşmişse, burada yazmaktan imtina ederim, herhangi bir saldırı veya kaçırma olayına maruz kalmamış şekilde bile en kötü son gerçeklemişse, bu olaya sadece kaza olarak bakamıyorum, bunu bir türlü yapamıyorum. Kalbim ve zihnim, bir kız çocuğunun her ne şekilde olursa olsun bu şekilde kaybolması konusunu benim için tek bir başlık altına topluyor. Çünkü bir kız çocuğunun güvende olması, aslında tüm toplumun görevi. Ailenin içinde doğduğu, yetiştiği toplum, ülke koşulları, her şey ama her şey Narin’lerin can sağlığından dolaylı olarak sorumludur. Bir olay, bir anda gerçekleşmiş gibi görünse de koşullar çok önceden gerçekleşmeye başlar. Bir çocuk, kendi canını koruyamaz. Fakat ne yazık ki bir diğer gerçek de şu ki bu ülkede kadın olarak tek başına yürümenin güvenli olmaması için belli bir yaş sınırı yok. Ben, sade bir vatandaşım. Böyle düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.


Sağlıklı ve güvende olduğunu, ailenle birbirinize en kısa zamanda kavuşacağınızı umarak, dualarımı sana gönderiyorum Narin…



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.